Bugünün dördüncü bölümü :D
İyi okumalar 😌
Geldikleri kahvede içtiği bir bardak çay ile mayışırken ikinci bir çay için elini kaldırdı. Önündeki boş bardak yerine tavşan kanı bir çay geldiğinde şeker atmadan bir yudum aldı. Midesine inen sıcak sıvı tüm vücudunu ısıtırken başını kaldırıp sohbet eden arkadaşlarına baktı. Süleyman ve Ahmet yine bir konu hakkında tartışırken Efe onları pür dikkat dinliyor ve arada kendi fikirlerini belirtiyordu. Diğer taraftan Volkan ve İsmail sohbet ediyorlardı. Onlara dudak büzerek diğerlerini dinlemeye başladı. Kısaca Fenerbahçe-Galatasaray maç özeti.
Pek anlamazdı futboldan. Fanatik olmasada galatasaraylıydı. Neden o da bilmiyordu ama öyleydi işte.İsmail yerinden kalkınca ona bakmadan edemedi. Yan masada okey'e 4. arayan dayıların masasına ilerledi ve selam vererek yanlarına oturdu. Sandalyeye oturduğu zaman üzerinde hissettiği bakışlar ile kısaca arkasına bakınca yeşil gözlerin sahibini gördü. Saniyesinde önüne dönerken ne olduğuna anlam vermediği bir his kapladı içini.
Nart çayından bir yudum daha aldı. "Ohh!" Efe ona sırıtarak bakınca o da sırıtarak göz kırptı.
"Bize çay getir!" diye bağırarak içeri giren üçlüye döndü bakışları. Elinde tesbih gömlek ve kumaş pantolon giyen bıyıklı ve onun farklı versiyonları gibi duran bu üçlünün ülkücü olduğuna yemin edebilirdi.
Baktığı adamın gözleri onu bulunca dikizlediği için utanarak önüne döndü.
Ahmet masadaki herkese şöyle bir baktı. "Maşallah, maşallah." dedi. Süleyman ona dönerek "Bize mi sulanıyon oğlum hayırdır?" alayla sorduğu soruya kıkırdadı. Ahmet söylenen şey üzerine göz devirdi. "Yok oğlum. Maşallah yani bizim masada Türk'ü Bulgar'ı Avşar'ı Çerkes'i Kürt'ü hepsinden var."
Nart gülümsedi. Harbi bulmuşlardı birbirlerini.Gülüşmeler yan masadan gelen ses ile son bulurken hepsi elini yumruk yapıp masaya vuran ülkücüye döndü.
Adam yüzünde ki pis sırıtışla Kürt'ler hakkında aptal, ırkıcı şakalar yapmaya başladı bağırarak.Nart sinirle onlara dönüp, "Ne sikim konuşuyorsun sen lan!?" Dediğinde, adam burnundan soluyarak sandalyeyi ittirdi ve ayağa kalktı.
Gözleri Efe'ye döndüğünde çenesinin kasıldığını gördü. Efe Kürt'tü ve vatan haini olarak adlandırılmaktan nefret ederdi. Ekmeğini yediği ona yuva olan bu devlet için canını verirdi. Babasının yaptığı gibi...
Bağıran ülkücü Nart'ın yakasını kavrayarak onu çekiştirince bir an ne yapacağını bilemedi sarı oğlan. Yakasını tutan adamın kolunu kavrayarak kendini kurtarmaya çalıştı ama işe yaradığı söylenemezdi. Yakasındaki elin sahibi, yüzüne yumruk atılmasıyla yakasında ki el ayrılırken sinirden kahve gözleri kırmızıya boyanmış esmere baktı.
Yutkundu. Yumruk yiyen adam o sinirle elini İsmail'e kaldırınca bu sefer Nart koluna bir tekme geçirince acı ile inledi. Bunu üzerine adamın arkadaşları onlara karşı yürümeye başlayınca Efe bir tanesinin karnına bir yumruk geçirdi. Süleyman ise diğerinin burnuna vurduğunda kahvehanede başlayan kavgayı izleyen meraklı gözler sadece oturmak ile yetindi.
***
Sızlayan yüzünü sıvazladı esmer oğlan. Evet bir iki yumruk yemişlerdi ama bir de karşı tarafı görmek lazımdı. Nasıl dövüştükleri ile övünen arkadaşlarına baktı. Onlar kendilerini överken onları tebessüm ile dinleyen sarışına değdi gözleri.
Ona dokundukları için bir anda gelen öfke ile dalmıştı adamalara. Bu anlam vermediği duygu karmaşası onu boşluğa sürüklerken önüne döndü. Son zamanlarda kafası karışıktı o kadar. Sadece haksızlığa uğradığı için sinirlenmişti.
Ya da bunun için değil miydi? ;)
Düşündüğü şey ile kafasını iki yana salladı. "Ulan İsmail ne güzel çaktın adamın kafaya. Kırıldı lan burnu!" diyen Ahmet'e gülümseyerek baktı. "Tabi olum neciyim ben burda." göğsünü kabartarak söylediği şeye güldü Nart. Gülünce kısılan yeşil gözlere hayranlıkla baktı.
Bu oğlana bayılıyordu...
Ne?
'Yaw ne düşünüyom ben! Dellendim iyice.' diye geçirdi içinden.
Nart ise bir anda kaşları çatılan oğlana baktı bir süre. Sonra yürümeye devam etti sadece. Buraya okumaya gelmişti ama kendisi kavga ediyordu. Bir daha olmaz diyerek kendini avuturken yol ne zaman bitti de geldiler yurda gerçekten farkında değildi.
Yurt odasına geçtikleri zaman kendini yatağa atarak homurdandı. "İki üç tane vurdular anca ya niye bu kadar ağrıyor?!" dedi isyan edercesine. "Onların vurduğundan değil de art arta yumruk savurduğundan yorulmuşsundur." diyen Efe ile 'doğru' diyerek kafasını yukarı aşşağı salladı.
"Tamam lan haydi! Kalkın hele çalışak ıccık. Göya sınava girecez." diyen ses ile yerlerinden kalkıp yorgun vücutlarına rağmen kalkıp ders çalıştılar.
***
Ahmet her on dakikada bir yaptığı gibi yeniden söylenmeye başladığında bilmem kaçıncı kez ensesine inen el ile sustu. "Iccık çalşıca ölmezsinkinem Ahmet. Bu inat neci!?" diyerek onu azarladı. Ders çalışmayı sevmese bile mecburdu bu sene sınava gireceklerdi.
"Küçücük dünyam da bir bilsen seni,
Görünmez yazıyla yazdım kalbime~" şarkı söyleyen Süleyman ile dudaklarını dişledi."Türkü çığıracana ders çalışsanem ders." dedi onu da uyararak. Delirteceklerdi onu ya da onun da dediği gibi dellendireceklerdi.
"Of yeter ya beynime yazık!" diyerek isyan eden Efe'ye dişledini sıkarak baktı. Efe öfke sıçan gözleri görünce "Ay ders çalışmayı çok seviyorum! Hadi arkadaşlar daha gayretli çalışın!" diyerek kitabına döndü. Buna gülen sarı oğlana kaydı bakışları.
"At hırkızı ıccık da tarih çözsanem!" dedi uyarır bir tonda. Bunun üzerine sözlerine dil çıkaran fıstık gözlü oğlana göz devirdi. Neydi bu his onu konuşamayacak duruma getiren. Karşısındaki basit biriydi işte arkadaş bile değillerdi.
Ya da öyleler miydi? Bilmiyordu...
Soruya odaklanmaya çalışarak susturmak istedi tüm bu düşünceleri.
***
İsmail'in neler hissettiği ve düşündüğüne dair daha çok fikir sahibi olduk.
✨Oy ve yorum bırakmayı unutmayın✨
800 kelime lesssssgooooo!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya'm (BxB)
Teen Fiction{ TAMAMLANDI } Yavaşça ayrıldı bedenleri ikisininde gözleri dolmuştu. Kırmızı dudaklarını araladı İsmail. Şivesini bir kenara atarak konuştu. "Sana gitme demeyeceğim" Nart yutkundu. "Ama gitme manolya'm" Böyle derse nasıl kopardı ondan? "İsmini gi...