Bu bölümü en başından beri kurgunun destekçisi olan gulkuyusuu 'na ithaf ediyorum ❤️
***
(10 Yıl Sonra)
Zamanın ona getirdikleri insana bağlıdır. Mutlu olacak şeyler arasa ve olumlu düşünürse hayatın iyi yanını görür. Bir resim tek bir sahneden ibaret değildir mantığı. Görecek güzel şeyler aramalı insan.
İsmail tam da bu fikirdeydi. Kaybettikleri yüzünden hayata küsmemişti. Sımsıkı tutunmuştu onu hayata bağlayan umutlara.
Şu on yılda çok şey değişmişti. Artık korkmuyordu kimseden. Ne ailesinden ne de çevresinden. Hayat onun değil miydi sonuçta. Yaşayacak olan oydu ve korkarak geçiremezdi.
Liseyi bitirdikten sonra istediği bölümü kazanmıştı. Üniversite okurken çalışmaya başlamış ve ailesi ile olabildiğince alakasını kesmişti. Üniversite bitince ve bir iş bulunca ise tamamen bağlarını koparmıştı onlarla. Arkadaşlarına gelecek olursak Murat ve Süleyman hariç herkesle ilgisini alakasını kesmişti. İnsanın arkadaşlarını iyi seçmesi gerekiyordu ciddi manada.
Şimdiyse eczacılık yapıyor ve kendi halinde yaşıyordu. Yakında manevî amca olacaktı ve bu durum mutluluğunu ikiye katlamıştı. Murat evlenmiş ve şimdiyse baba olmayı bekliyordu. Karısı iyi biriydi ve komşuluk ediyorlardı. Karşı apartmanında oturuyorlardı ve sık görüşüyorlardı. Murat'ın iyi bir baba olacağına ve eşi Selvi'nin de iyi bir anne olacağına emindi. Güzel bir ailede büyüyecekti.
Murat ücretli öğretmenlik yapıyordu. Selvi ise evinde el işi yapıp satıyordu.Süleyman'a gelecek olursak onların aşşağı mahallesine taşınmıştı. Alman dili ve Edebiyatı okumuş bir şirkette tercüman olarak çalışıyordu. Nişanlıydı ve onunda iyi bir eşi vardı. Nişanlısı Nurgül Hanım çalıştığı şirkette muhasebe müdürüydü. Nasıl tanıştıklarını İsmail'de bilmiyordu.
Onunla görüşmemişti bu on yıl boyunca. Yapmak istemişti ama onun ailesi büyük bir engel oluşturmuştu. Haber alamıyordu ama mutlu olduğunu umuyordu. Ondan sonra hayatında kimse olmamıştı. İçini yakan bir özlem vardı hâlâ. Biliyordu, hissediyordu hikayesi yarım kalmayacaktı.
Ne kadar da özlemişti yeşil gözlerini.
Son kez dış kapının önündeki boy aynasından baktı kendine. Üç numara saçları, yeni tıraşlanmış yüzü ile iyi görünüyordu. Çalan kapı ile ayakkabılarını yarım yamalak giyerek kendini dışarı attı. Kapıyı iki kez kilitledi ve merdivenleri inmeye başladı. Zaten ilk katta oturuyordu. Dış kapıyı açarken ayakkabılarını doğru düzgün giymeye uğraşıyordu. Murat onu izledi uzaktan. Sonunda ayakkabılarını giyip yanına gidince yokuş aşağı yürümeye başladılar.
"Naber?" dedi Murat kolunu kendinden kısa esmerin omzuna atarak. "Nidim, aynı. Sen?"
"Bende iyiyim." biraz durdu. Sanki aklına birşey gelmiş gibi hızla İsmail'e döndü ve omzunu sarstı. "İso ne diyecem sana!"
"Hm."
"Lisedekiler buluşma ayarlamışlar bu akşama. Gidelim mi beraber? Sen, ben, Sülo."
İsmail dudaklarını yaladı. Bir anda heycanlanmıştı. Belki Nart gelirdi. Belki tekrar görürdü onu. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken atladı hemen. "Gidelim. Sen gel beni al akşam."
Murat kıkırdayarak kafasını salladı onaylayarak. Bir araba yanlarından geçti ve durdu. Süleyman gelmişti. Hızla arabanın yanına gittiler.
Açık camdan gülümseyerek baktı Süleyman. Güneş gözlüklerini çıkardı ve yayvan yayvan sırıtmaya başladı.
"Gelin gencolar gideceğiniz yere bırakayım sizi." dediğinde İsmail ön koltuğa, Murat arka koltuğa bindi.
Murat sürücü koltuğuna tutundu ve onlara yaklaştı. "Sülo bu akşam sende gelcen dimi?" dedi.Süleyman kafasını aşşağı yukarı salladı. "Bende onu soracaktım size." araba biraz daha hızlanırken güldü. "Lesss goooo!"
Arabadan kahkaha sesleri yükselirken İsmail heycanını bastırmak için derin bir nefes aldı.
***
Güzel koktuğunu düşündüğü parfümü sıktı yakalarına. Elindekini yan taraftaki komadine bıraktı ve gömleğinin yakalarını düzeltti.
Siyah gömlek altına yine siyah kumaş pantolon giymişti. Gömleğin kollarını dirseklerine kadar kıvırmış gümüş renkte bir saat takmıştı. Son olarak yuvarlak gözlüklerini taktı ve ceketini eline alarak çıktı evden.
Onunla aynı anda kendi apartmanından çıkan kızıl oğlanın yanına gitti hızlı adımlarla. Murat siyah boyunlu bir kazak, krem rengi kumaş pantolon ve yine aynı renklerde bir kaban giymişti.
"Off yakıyon heeee." dedi sırtına vurarak. İkiside kıkırdadı. Çok geçmeden Süleyman geldi arabasıyla. O da iyi görünüyordu.
Yol çabucak bitmişti. Bir restoranın önünde durdular. Arabadan indi ve derin bir nefes aldı. Üzerini düzeltti ve onu beklemeden giden arkadaşlarının peşine takıldı.
Büyük bir masada sohbet eden kalabalık ve bir kaç tanıdık yüzün olduğu masaya yöneldiler. Hep bir ağızdan iyi akşamlar dileyerek boş yerlere oturdular. Masanın uçlarına doğru Murat yanına İsmail ve Murat'ın karşısına Süleyman oturmuştu. Karşısındaki sandalye ise boştu.
Gözlerini masada gezdirdi ama yoktu. Gelmemişti belkide. Gülümsemeye çalıştı esmer. O sırada tanıdık bir yüz yaklaştı onlara.
Ahmet.
Onun sırıtan suratını görünce gözlerini devirdi.
"Oo kimleri görüyorum. Süleyman, İsmail?" gözleri ikisi arasında gidip geldi. "Nasılsınız görüşmedik?" dedi."Ya ya." dedi esmer oğlan ve masadaki şişeye uzandı. Bir kaç yudumun ardından sertçe bıraktı masaya.Ahmet boğazını temizledi ve veda ederek gitti.
İç geçirdi. Gelmiyecekti işte. Önüne koyulan tabak ile uğraşmaya odaklandı.
"Oo Kardeşim?" dedi Murat ama İsmail takmadı. Daha sonra Süleyman da neşeli bir ses ile konuştu. "At hırsızı gelmiş hoş gelmiş."
Duyduğu kelime ile kaldırdı kafasını. Karşısına oturan sarı oğlan ile kalbi deli gibi atmaya başlayınca elini kalbine götürdü. Şaşkınca oğlana baktı.
Yeşil gözler onu fark edince yüzündeki gülümseme dondu. Tıpkı İsmail gibi baktı o da. İsmail dolan gözlerine rağmen gülümsedi. Karşısındaki oğlanda gülümseyince biraz daha büyüdü sırıtışı.
Tek kelime etmeden birbirlerine baktılar. Yılların hasreti vardı ikisinin üzerindede. Onlara seslenen arkadaşlarına bakmadılar.
"Bize sesleniyorlar." dedi İsmail yeşillerden kopamayarak.
"Duyuyorum." dedi Nart kahvelerden kopamayarak.
Son
![](https://img.wattpad.com/cover/331404649-288-k954866.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya'm (BxB)
Novela Juvenil{ TAMAMLANDI } Yavaşça ayrıldı bedenleri ikisininde gözleri dolmuştu. Kırmızı dudaklarını araladı İsmail. Şivesini bir kenara atarak konuştu. "Sana gitme demeyeceğim" Nart yutkundu. "Ama gitme manolya'm" Böyle derse nasıl kopardı ondan? "İsmini gi...