Manolyalar

119 13 0
                                    

Son ders kimya olunca kendiliğinden gelen uyuma isteğini bastırmaya çalışarak kapanmaya yüz bulmuş gözlerini açık kalmaya zorladı.

Öyle ya yanında derse odaklanmış esmer'e 'aşk itirafı' yapmıştı. Kendiden ve İsmail'den emin olmuştu fakat hemen sonra esmer oğlan kaçarak uzaklaşmış ve yanlız kalma fırsatlarını her defasında yok etmeyi başarmıştı. Utanıyor muydu yoksa bunu yanlış olduğu için yapmak mı istemiyordu? Bilmiyordu Nart. Bir türlü anlayamıyorudu onu. Tamam belki daha önce ondan hoşlanan herkes kız olduğu için İsmail'in duygu halini anlamak biraz zordu ama kendiside erkekti ve onu kızlardan daha iyi anlayabilmesi gerekirdi.

Pes ederek kafasını sıraya koydu ve önünde ki manzarayı izlemeye başladı. Hafifçe çatılmış kaşlar, siyah gözler ve gözlerin önüne düşen siyah tutamlar. Kırmızı dudaklar ve şekilli düz bir burun. İzlemeye doyum olmayan o yüz, her hattında yapış yapış güzellik bulunan o mükemmel yüz...

İsmail'in bakışları sarı oğlana deydiğinde fark etti kendisini izlediğini. Heycanla kalbi çarparken elinde olmadan yutkundu. Sarı oğlan'ın gözleri bu sefer adem elmasına takıldığında ilk günden beri onu heycanlandıran bu görüntüye kendine engel olmadan baktı. Uzun uzun izledi.

"İsmail." dedi fısıldayarak. Esmer ona döndü ama bakmadı gözlerine, bakamadı. "Bana bak." dedi tekrar. İsmail'in gözleri kararsızca onun yeşillerini bulunca devam etti sözlerine "Şimdi biz neyiz?"

"Ne?" dudaklarından kaçan cümle tamamen şaşkınlıktan olsa gerek sessiz ve güçsüz çıkmıştı. Hiçbirşey söyleyemedi. Kelimeler boğazına durdu. En iyi yaptığı şeyi yaparak kaçırdı gözlerini.

Nart çekmedi bakışlarını ondan. Biraz öncesinin aksine hüzünle bakıyordu. Ne bekliyordu ki? Yaşadıkları yerde, büyüdükleri ailede, arkadaş guruplarında onları kabul edecek kimse yoktu. Bencil olamazdı, ailesini kaybedemezdi ama bencil olmak istiyordu bir tarafı. Öyle çok istiyordu ki İsmail'e ait olmak herşeyi bırakırdı onun için. Kalbi her defasında aşk, tutku ve büyük bir korkuyla çarpıyordu. Bu korkunun aşkına galip gelmesini istemiyordu. Esmerin ona hissetirdiklerini kaybetmek istemiyordu.

İsmail, sarı oğlanın bu dalgın halini görerek derince iç çekti. Onu böyle görmek, üzmek istemiyordu ama utanıyordu. Utanmak da değildi sadece. 'Seni seviyorum' diyerek geçiştirmek istemiyordu. Ona olan hislerini kalbinde yaşadığı gibi anlatmak istiyordu. Yüzüne bakıp söylemeye cesareti yoktu fakat bir yandan ona anlatmayı o kadar istiyordu ki evrenlere sahip olacak olsa yine de vazgeçmezdi bu istekten. Son kez baktı Nart'ın yeşil gözlerine. Pişman olmak istemiyordu, sonuna kadar gidecekti.

***

Sabah uyandığında da, kahvaltıda da, okula gelirken de hatta edebiyat dersi olmasına rağmen ilk derste de etrafa mutluluk ışıkları saçan esmerin haline gülümsedi Nart. Dünden bu yana ne değişmiş olabilirdi de bu kadar mutluydu? Ne önemi vardı ki sonuçta mutlu değil miydi?
İsmail'in heycanlı, kıpır kıpır haline gülümsedi bir kez daha. 

"Hayırdır yavrum ne bu halin?" dedi gözleri kıvrılmış dudaklardan ayrılmazken. "Neci benim halim?" diye sordu esmer onu anlamadığını belli ederek. Kurumuş dudaklarını yaladı. "Yani bugün çok mutlusun diyorum." kendini tekrar eder gibi. Esmer gözüne düşen tutamları geri itti. "Po olmim mi mutlu?" kaşları hafif çatıldı ve 'hıh' gibi bir ses çıkararak önüne döndü.

Kıkırdadı sarı oğlan. Her zaman ki sevdiğiydi.

"İsmail sıra sende." dedi hoca. İsmini duyar duymaz ayağa kalktı esmer oğlan. Tüm gün bunu beklemişti işte. Bu yüzden bu kadar mutluydu ya.

Tahtanın önünde durdu elindeki kağıda son bir bakış atıp boğazını temizledi. Nart onu dikkatle izliyor her hareketini aklına kazıyordu. Tok sesi tüm sınıfta duyulduğunda herkes anlaşmış gibi sustu.

"Gözlerinin yeşilene ölürüm manolya'm."

Son kelime ile Nart'ın dikkatini iyice topladı. Nart ise merak ve heycanla dinliyordu onu. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki uyuştuğunu hissetti.

"Sadece bana ait olsunlar isterim."

İsmail gözlerini yeşillere kilitledi. Sadece onun içindi sözcükleri ve bunu sadece ikisi biliyordu.

"Kokunu içime çekmek isterim."

Güzel koktuğunu söylememiş miydi ona? O kokuyu her duyduğunda esmer kendini buluyordu. Huzurun kucağında, ait olduğu yerde buluyordu.

"Ciğerlerim kokunla zehirlensin isterim."

Her zerresi öldürüyordu sarı oğlanın İsmail'i.

"Benden başkası saçlarını okşamasın,"

Her gün dokunmak istediği sarı tutamlarda dolaştı gözleri. Bakışlarıyla sevdi onları.

"Elleri ellerine değmesin isterim."

Nart'ın birbirine kenetlenmiş elleri gevşedi.

"Senin hakkında herşey delirtir beni manolya'm."

Onu tüm benliği ile istiyor, arzuluyordu esmer.

"Dünyalara bedel olsa bile isterim seni,
İstedikçe ölürüm."

Nart'ın dudakları yavaşça yukarıya kıvrıldı.

"Mezarımı sen kaz, toprağıma manolyalar dik."

İsmail de gülümsedi.

"Gözyaşları dökme, ıslanmasın kirpiklerin."

Derin bir nefes aldı İsmail. Bu nefes ona güç verecekmiş gibi.

"Son isteğim, bırakma beni manolya'm."

Tüm sınıf onu alkışlarken o yüzünde belli belirsiz bir gülümseme ile yeşil gözlere bakıyordu. İkiside biliyorlardı bundan sonrasını. Birbirlerine aitlerdi artık.

Son nefeslerine kadar.

***

Yorum ve oy bırakmayı unutmayın 💜

Diğer kurgularıma da bakabilirsiniz 💕

Manolya'm (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin