Yeni bölüm çok geç geldi ama bi kaç gündür oruç tutuyorum ve hiç halim yok :/
Neyse Kandiliniz mübarek olsun 💕
İyi okumalar 💕
Arkadaş, etrafında zorunlu olarak bulunan insanlar ile kendi rızan ile konuşup muhattap olduğun kişiydi ona göre. İsmail onun için bir tanıdıktı sadece çevresinde bulunuyordu ama elinden geldiği sürece konuşmamaya hatta göz teması kurmamaya özen gösteriyordu. İsmail onun arkadaşı olduğunu söylediği zaman şaşırmadan edememişti. Tanıdıkça sevmek dedikleri şeyden miydi bilmiyordu ama sevdiği konusunda kafası karışıktı.
'Sadece sen' kısmına gelmek gerekirse Nart'ın sorduğu 'seviyor musun?' sorusunda ki sevmek kısmını pek dikkate almadığı olasılığı terazide onun için ağır basıyordu. Sonuç olarak büyüdüğü çevrede Avşar ve Çerkeslerin hiç anlaşamadığı ve birbirlerini kan düşmanı olarak gördüklerini öğrenmişti. Pek sevmezdi insanları ırkına göre yargılamayı ama İsmail'den sonra zaten çevresi yüzünden oluşan önyargı artmıştı. Elinde değildi o da bir insandı ve insanların yapısı böyleydi.
En sonunda bir yılını beraber geçireceği bir insan ile - özellikle aynı yerde sürekli bulunduğu bir insan ile - kavga etmek ve kavgalı olmak istemediğinden dolayı olduğuna kanaat getirdi ve bu konuyu daha fazla bulandırmamaya karar verdi.
Dudaklarını yalayarak üstüne rastgele karalamalar yaptığı test kitabından kaldırdı kafasını. Gözleri onu izleyen esmerin gözleri ile buluştuğunda hafifçe gülümsedi.
"Resim çizerek mi kazanacan sınavı?" dedi esmer Özellikle kibar çıkarmaya çalıştığı ses ile. Utanarak gözlerini kaçırdı. Haklı olması canını sıkıyordu ama haklıydı işte ve bunu inkar edemezdi.
"Yapamıyorum amına koyayım!" kalemi kitabın üstüne fırlatarak oflayan Süleyman'a kaydı gözleri. Yanında oturan İsmail ensesine hafif bir şekilde vurdu. "Böyle demeylen heç bişey çözülmüyo Sülo." Süleyman ona masum bakışlar atarken hiç kendini bozmadı. "Haydi dönsane önüne." Süleyman dudak büzerek tekrara kalemi eline aldığında o da test çözmeye döndü. En azından test çözmek bir süre düşüncelerinden ve stresten kaçmaya yardımcı oluyordu.
***
Elleri ile gözlerini ovdu. Gözleri acıyordu. Yatma saatine kadar aralıksız ders çalışmış kafasını bir an bile kaldırsa İsmail'den azar yemiş ve tekrar ders çalışmaya devam etmişti. Son zamanlarda günlük rutinleri olmuştu.
Yarın cumartesi günüydü ve tatil günün yarısında kursa gitmek ona eziyet gibi gelsede 'geleceğim için' diyerek kendini avutmuştu. Belkide hiç birşey yapamayacaktı kim bilir?
"Pazar günü kurs yok en azından." diye kendini ve arkadaşlarını avutan Efe ile 'çok şükür' dedi içinden. Belki dışarı çıkarlardı. "Pavyona gidelim." kendi söylediğine gülen Ahmet'e bakma gereği duymadan yatağına oturdu. Kendi kendine huysuzlanırken ağlar gibi iniltiler çıktı ağzından. Şu an Ahmet'e dalan İsmail pek umurunda değildi ama biraz daha sessiz olsalar fena olmazdı.
"Hadi yatıp uyuyalım."
Kimse fikrine karşı çıkmazken lambalar söndü ve geriye sadece perdeden geçerek odaya sızan ışık ile sessizlik ile birlikte dışarıdan duyulan rüzgar sesi kaldı. Gözlerine çöken ağırlığa engel olamadı. Olmakta istemedi. Yavaş yavaş kendini uykunun sıcak kolları arasınada buldu. Bilinci yavaşça kapanırken bir uğultu şeklinde 'çok güzelsin' gibi birşeyler duydu ama uykulu olmasından kaynaklı bir şeyleri yanlış duyduğunu düşündü. Çok zaman geçmeden çoktan dalmıştı uykuya.
Sabah kalktığında üstünde bir yorgunluk yoktu ve uykusu da yoktu yine de kalkmak istemedi. Gerçekten ders çalışmak istemiyordu. Ders kelimesini duymak bile istemiyordu ya. Onu hafifçe sarsan kişiye hiç takılmadan sadece uyumaya devam etti. Sonra birden deprem olmuşçasına sarsıldı. Gözleri kocaman açılırken çarşafı sıkıca kavradı. Bir an ne olduğunu düşündü. Zihni yeni yeni gelirken onu dürten Efe'ye gözlerini kısarak baktı.
"Salak mısın?" dedi. Yataktan doğruldu ve ayaklarını sarkıttı. "Kalk oğlum geç kalacağız. Aç mı kalmak istersin?" Duydukları hoşuna gitmese bile kalktı yerinden ve çoktan hazırlanmış olan arkadaşlarına baktı dolaptan giysilerini çıkardı. Kırmızı kapıya ilerlediğinde Süleyman arkasından seslendi. Dönüp ona baktı. "O kadar uğraşacağına burada giyinsene. Yemeyiz seni merak etme." yutkundu. Farkındaydı ama elinde değildi utanıyordu.
Yenilmiş gibi omuzları düştü. Yatağının yanına ilerledi. Tişörtünün eteklerinden tutarak yukarı kaldırdı. Atlet giymediği için bin pişman olurken kendi kendine bir küfür savurdu. Hızla üstünü değiştirdi. Kıyafetlerini dolaba fırlattı.
"Lan İso hasta mısın?" konuşan Ahmet'e ve yanında kulakları ve boynu kızarmış esmere baktı. "Yok." dedi İsmail ellerini ona doğru sallarken.
Yüzünü yıkadıktan sonra kahvaltıya indiler. Sonra kurs, ders yine aynı şeyler...
***
Güzel bir bölüm oldu gibi pek emin değilim...
Neyse diğer kurgularıma da bakabilirsiniz ✨
👑Yorum ve oy bırakmayı unutmayın 👑
![](https://img.wattpad.com/cover/331404649-288-k954866.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya'm (BxB)
Fiksi Remaja{ TAMAMLANDI } Yavaşça ayrıldı bedenleri ikisininde gözleri dolmuştu. Kırmızı dudaklarını araladı İsmail. Şivesini bir kenara atarak konuştu. "Sana gitme demeyeceğim" Nart yutkundu. "Ama gitme manolya'm" Böyle derse nasıl kopardı ondan? "İsmini gi...