Bu sabah içimde ne olduğunu anlayamadığım garip bir his yüzünden uyandım. Kahvaltıya indiğimde herkesin her zaman ki gibi çoktan kalkmış olduğunu gördüm. Saat on ikiyi geçmişti, neyse ki bugün bir işimiz yoktu. Zeynep "Sonunda kalkabildiniz Tanem Hanım, çok tatlı uyuduğunuz için uyandıramadım." diye dalga geçti benimle. Zeynep'e gözlerimi devirdikten sonra gülümseyerek masaya oturdum. Çok fazla konuşmadan kahvaltıyı bitirdik.
Kahvaltıdan sonra görevi daha planlamadığımız için istediğimizi yapabilirdik, biz Zeynep ile odada kalıp konuşmayı tercih ettik. Zeynep konuyu dolandıra dolandıra Kış'a çevirdi. "Tanem, biliyor musun Kış ile çok yakışıyorsunuz. Uçakta ki o anınızı unutamıyorum." Ya bu kızın derdi ne? Ne Kışmış arkadaş. Ona sertçe cevap verdim. "Kış ile "çok" yakıştığımızı binlerce kez söyledin, ve her seferinde reddettim. Biz sadece görevimiz için beraberiz. Ayrıca onunla böyle bir an yaşamamız hemen yakıştığımızı göstermez, herkese olabilecek bir durum. Hem o an tamamen senin sululuğun nedeniydi." Tamam kabul çocuk yakışıklıydı ama çok sinir bozucuydu belki gelecekte bir kaç gün takılır geçerdim daha fazla tahammül gösterebileceğim biri değildi.
Zeynep gözlerini devirdiği anda kapıya birisi tıkladı. Kalbime iniyordu o an. Tam bu konuşmada, kapıya birisinin gelmesi... Ne güzel tesadüf. Ben Kış olmasın diye hayal ederken kapı yavaşça açıldı. Tahmin edin, kimdi bu. Kış. Hoşgeldiniz baklagil hazretleri keşke Allah'ınızdan bulsaydınız da gelmeseydiniz. Konuşmaya başladı. "Konuşmanızı bölmek istemem, fakat size bir teklifim var. Eğer siz de kabul ederseniz Emir, ben ve Ateş çok yakınlarda olan bir restorana gitmeyi düşündük. Çok güzel bir mekan, içinde bir sürü oturulacak yer ve büyük bir kütüphane var."
Kütüphane lafını duyduğum anda gitmek istediğime emindim. Onu bozmak için her ne kadar can atsam da teklifi asla geri çeviremeyeceğim türdendi. Zeynep'e sorduğumda da "Evet" cevabını aldıktan sonra az önceki ciddi havalarına atıfta bulunarak "Kış'a teklifini kabul ettiğimizi" ilettim. Yaklaşık yirmi dakika sonra çıkacaktık evden, yolculuk kısa sürecekti. Benim aklımda ise hâlâ Kış'ın bunları duymuş olma ihtimali dolaşıyordu.
Biraz sonra çıktık. Restorana geldiğimizde bu restoranın cidden büyük olduğunu fark ettim, ayrıca epey lüks görünüyordu. Heyecanlı adımlarla restorana yürüdük. İçerisi mükemmel kokuyordu. Zeynep buranın ne kadar güzel olduğunu mırıldanırken ben kocaman olan kütüphaneye yöneldim. Kitaplar üzerinde gözlerimi gezdirirken Kış'ın yanıma geldiğini fark etmiştim, fark etmemiş gibi davranmayı seçtim. Kitaplarla arama insanların girmesinden hoşlanmıyordum. Kış konuşmaya başladı. "Kitap okumayı sever misin?" Çok saçma bir soruydu bu, yoksa kitaplara bakmazdım. Bir an önce başımdan gitmesi için kısaca "Evet." diye yanıtladım. Kış devam etti. "Ben de severim, özellikle cinayet konulu olanları." Bu konuda benzerliğimiz olması beni şaşırtmıştı, hiç kitap okuyan biri olduğunu düşünmemiştim. "Ben de." dedim gözlerin bakmadan. Gerçi ben her türlü kitabı seviyordum o yüzden önemsizdi. Bir süre sessiz kaldık. Zeynep'in bağırmasıyla gözlerimi kitaplardan ayırmak zorunda kaldım, yemekleri sipariş etmemiz gerekiyordu.
Siparişler için menüyü açtığımda fiyatların beklediğim gibi çok pahalı olduğunu gördüm. Zeynep yüzümün hâlini görmüştü, kulağıma fısıldadı. "En iyisi biz aperatif alıp kalkalım buradan." Güldüm, menüdeki en ucuz yemeği bulmaya çalışıyordum. O anda bütün bunları fark etmiş olan Kış beklenmeyecek bir cümle kurdu: "Tüm yemekleri ben öderim, benim fikrim." Zeynep'le birbirimize baktık. Zeynep'in yüzüne belirsiz bir gülümseme yayılmıştı.
Hepimiz tesisten aynı maaşı alıyorduk, üstelik maaş oldukça yüklüydü. İstesem şuana kadar öldürdüğüm insanların paralarını hesabıma da geçirebilirdim. Bu tesisin bize sunduğu küçük bir ayrıcalıktı. Yani aslında gelirim çok iyi olsa da paramı olabildiğince kitaplar dışındaki şeylere harcamayıp diğer ihtiyaçlarımı beleşe çıkarmaya çalışıyordum. Ama şuan bir istisna yapmak istiyordum. Özellikle bu çocuktan gelen böyle bir şey gereksiz bir şekilde guruma gelen bir hakaret olduğunu hissettiriyordu. Ne kadar saçma olduğunu bilsem de ben o an canım ne istiyorsa onu yapardım.
"Ben kendi yemeğimi öderim teşekkürler" dedim. Zeynep beleş her şeyi nasıl sevdiğimi bildiği için şok içinde bana bakarken Kış beni süzdü ve çok fazla üstelemeden "Peki nasıl istersen" dedi.
Yemek güzel ve sakin geçmişti. Ucuz bir şey seçmekten vazgeçip nerdeyse tüm menüyü söylemiştim. Yiyebileceğimi bilmesem tabii ki yapmazdım ama hepsi sevdiğim şeyler olduğu için hiç zorlanmadan hepsini karnıma gömmüştüm. Eve döndüğümüzde tok ama yorgun hissediyordum, ilk kez bu kadar yemek yemiştim. Kış sayesinde güzel bir yemek yemiştik. Ona "Nerden buldun burayı?" dediğimde sessiz kaldı. Öff.. Ne sıkıcı cevaplamazsan cevaplama ama ben yapacağımı bilirdim her acıktığımda seni beni buraya getirmen için zorlamazsam bende Tanem değilim. Saat daha çok geç değildi, daha takılacak zamanımız vardı. Bu sefer salonda kutu oyunu oynamayı tercih ettik. Her zamanki gibi ben yeniyordum. Zeynep ise herzaman ki gibi çok hırslı oynuyordu, beni yenip Ateş'e hava atmak istediği belliydi. Kıkırdadım. Ona inat yenilmeyeceğim işte ne var sanki bu çocukta.
Ben tam kazanmak üzereyken garip sesler duymaya başladım. Sezgilerim de genelde iyiydim. En uzaktan gelen sesleri algılayabiliyordum. Bu yüzden böyle sesleri çok duyuyordum, çok fazla takmadığım için bir şey söylemedim. Kimse bir şey duymuyordu zaten. Son kartı attıktan sonra Zeynep'e dil çıkardım. Zeynep hırsından yenik düşmüş, Kış son kartı atmak üzere tetikte, Ateş umursamaz bir tavırla hamlenin ona gelmesini bekliyor, Emir ise hemen oyunun bitmesini ve uyumayı bekliyordu.
Bir süre sonra bu sesler arttı, Zeynep'te fark etmeye başladı. Korkarak sordu. "Bu sesler nereden geliyor?" Zeynep'in de sesleri duyduğunu anladığımda seslerden şüphelenmeye başladım. Ateş Zeynep'in sorusundan sonra sesin geldiği tarafa yöneldi. Hepimiz haber bekliyorduk. Ateş beş saniye sonra yanımıza geldi. Yüzü hem endişeli, hem de huzursuz gibi görünüyordu. Hızlıca hepimizin aklından geçen o cümleyi oyalanmadan söyledi: " Sanırım evde bizden başka biri var."
OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER(:
OYLAMAYI UNUTMAYIN<3
Beyaz Melek
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cidden, Ajan mısın?
Teen FictionYıllardır aldığı eğitimlere bir numara Tanem sonunda kendi ekibiyle bir göreve atanacaktır. Ansızın grubuna katılan üç oğlanı hesaba katmayı unutmasaydı tabii.. Tesisin en iyi ajanı Tanem ve patronun gizemli göz bebeği Kış... İlk görevde oluşan beli...