Bölüm 9

55 8 2
                                    

Yatağımda yorganıma sarılmış bir şekilde 1 saat önce olanları düşünüyordum. 

Ateş evde biri olabileceğini söylediğinde hızlıca basit bir plan yaptık.  Emir ve Ateş kapıda nöbet tutacak, Kış mutfak ve banyoyu kontrol edecek, ben yatak odalarına bakacaktım. Zeynep ise salonda kalacaktı. 

Yatak odalarının olduğu koridora doğru ilerledim. Hırsız olabilir mi Tanem? Belki.. Hırsız olma ihtimali yüksekti ama içimde sabah ki gibi  garip bir his vardı. Düşünürken Zeynep ve benim odamdan gelen adım seslerini duydum. 

Herkes başka bir odada olduğu için kesinlikle evde başka biri vardı. Biraz daha bekleyebilirdim yada diğerlerini çağırabilirdim.  Ama oda küçük olduğundan kaçacak bir yeri yoktu.  Bu yüzden direkt odaya girdim.

 Oda da kimse yoktu.

Aniden iki el arkamdan sertçe ağzımı kapadı. Ağzımı kapayan elleri aynı sertlikte bileğinden kavrayıp yüzümden ayırdım. Bu hareketimle beni bırakmak zorunda kalmıştı ve benim arkamı dönmem için fırsat vermişti.  Karşımda duran kişiyi daha önce hiç görmediğime emindim. 

Esmer ve çok iri bir adamdı. Hırsız falan olmadığı her halinden belli. Çarpık bir gülüşle "Bu seferki görevin bu kadar güzel olacağını düşünmemiştim" dediğinde gülümsedim. Aptal bir adam.. En sevdiklerimden.

Yavaşça adama yaklaştım. Beni şaşırtmadan istekle bakan gözlerini üzerimde gezdirdi ve bana yaklaştı. İstediğini vermek için göğsümü göğsüne dayadım. Herkes gibi yemi yuttu. Hızla belindeki bıçağa uzandım. Bıçağı aldığımda adam ne olduğunu kavrayamamıştı. Bu kadar güzel bir görevden şüphelenmemişti. Sertçe bıçağı karnına soktum. Adam dizlerinin üstüne çöktüğünde kibirle gülümsedim. Karnındaki bıçağı çıkarmadan çevirdim. Gözlerinde gördüğüm boşlukla tatmin oldum. "Bu seferki görevin bu kadar basit olacağını düşünmemiştim."  İsteyen acımasızca isteyen taş kalpli desin. Eğer acımasız yada taş kalpli olmasaydım ölen ben olurdum.

Adamın öldüğünden emin olduktan sonra diğerlerine "BURAYA GELİNNN!!" diye bağırdım.

İlk gelen Kış oldu. Yerde ki adamı gördüğünde belli belirsiz bir şekilde gülümsediğini gördüm. Daha sonra Zeynep telaşla odaya girdi. "Ne ol.." Kana bulanmış beyaz halıyı ve adamı görünce şok içinde bakmaya başladı. Mahcup bir şekilde "Yenisini alırım söz. Kandan tedirgin olduysan içeriye geçebilirsin." dedim. 

Zeynep salona geçerken Ateş ve Emir kapıda belirdi. Ateş donup kaldı.

 Emir ise "Kan görüyorum hocam, vahşet görüyorum." dediğinde güldüm.

Bu bizim işimiz olduğu için kimse durumu fazla yadırgamamıştı. Zaten yadırgamaları şüphe duymama sebep olurdu.

Yine de kısa bir açıklama yapmam gerektiğinden "Hırsıza benzemiyordu, ilk görevimizde görülmüş olabiliriz.." dedim. Kış dikkatle "Yani Özgür Vural'ın adamı diyorsun?" dedi. "Sanırım"  Gerçekten Özgür Vural'ın adamı olabilir mi?  

Ben düşünürken Ateş'in "Telefonunu buldum." dediğini duydum. Ateş yerde yatan iri adamın yanına eğilmiş elinde adamın olduğu belli olan bir telefonu tutuyordu. "Ama şifreli."  

"Tamam, bunu birazdan Zeynep'e veririz." diyerek yanıtladım. "Önce bu adamdan kurtulsak?"

Bir süre düşündükten sonra adamı bir ceset torbasına koyup yarın Özgür Vural'ı izlediğimiz yere bırakmaya karar verdik. 

Muhtemelen adam sadece Özgür Vural'ın acemi bir casusuydu. Ama bana "Bu seferki görev" diye hitap ettiği için kesinlikle bir hırsız değildi. 

Cidden, Ajan mısın?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin