2.BÖLÜM: YABANCININ YARASI 2.KISIM

171 42 14
                                    

Herkese selaaam😇 bölüm yazma perilerim çok çalışınca sizin için bir bölüm daha ekledim. Henüz keşfedilmemiş bu hikayeye desteklerinizi bekliyorum👩🏻‍💻 yazması benden okuması sizden:)

Ek olarak Kurguhane.com ile yaptığımız röportaja bir göz atabilirsiniz:)

İlk bölümün ikinci kısmı hakkında ve hikayenin geneli hakkında yorumlarda konuşalım😇
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Gecenin sessizliğini yırtan sesi tehditvâri değildi ama istediği şey için aynısını söyleyemezdim. Kızımın saçlarını okşarken gözlerimi gözlerinden çekmedim.

"Bunu benden istemeye hakkınız yok. Kızımı korkutuyorsunuz!" olabildiğince sakin konuşmaya, konuşurken de sesimin titremesine mâni olmaya çalıştım.

Kara kaşlarından tekini hayretle kaldırdığında bana bu tavrı anlamsız gelmişti. "Hangi kızın? Yanındaki kıvırcıktan mı bahsediyoruz, içindeki ürkek kız çocuğundan mı?"

Benimle oynamaktan keyif alıyordu demek! Oynayalım öyleyse! "Kıvırcığımdan bahsediyorum! İçimdeki kız çocuğuna gelecek olursak; dikkat edin başınızı belaya sokmasın! Kibarlıkla uyardım daha bugün sizi! Anlaşılan bu dilden anlamıyorsunuz..." cebime koyduğum telefonu çıkarıp polisi aramaya yeltendiğimde, ne ara arkama geçtiğini anlamadığım adamı elimden telefonu bir çırpıda aldı. Öfkeyle ona döndüğümde bana gerek kalmamıştı. Arkamdan gelen sarsıcı bir homurtu sesiyle tekrar geri döndüm.

İki koca adımla yanımdaydı, aynı hizada benim tam tersime, arkama doğru dönüktü yüzü. Yüz ifadesi haddinden fazla keskinleşmişti. Omzumun üzerinden uzun boyundan dolayı ancak başımı kaldırarak yan profilden bakabilmiştim. Üzerinde ceketi yoktu, giydiği gömlek gündüz üzerinde olan değildi. Açık buz mavisi ütülü ve kalite gömleği, içinde öfkeyle şişen kaslarını zapt edemedi, öylesine belirginlerdi ki gözlerim koluna kaymıştı.

Her şey sadece bir anda olmuştu. O kaslı kolları hareketlenip telefonumu alan adamın yakasına yapışıp bir yumruk geçirdi. Ani bir refleksle kızımı kucaklayıp görmesin diye başını göğsüme gömdüm ve bir iki adımda esen yele karışarak ondan uzaklaştım. Hala adamın yakasında olan eli ve havada asılı kalan ikinci yumruğu bizim uzaklaşmamızla sakince indi. Sinirden çenesi kasılmıştı. Kısık bir sesle "Bir daha dokunmayacaksın Firuze Hanıma!" Adam eciş bücüş olan yakasını düzeltirken "Affedersiniz Alaz Bey, tekrarlanmayacak, bağışlayın!" dedi. Adının Alaz olduğunu böylelikle öğrenmiştim. Korumalar, lüks bir yaşam, karanlık bir yanı da vardı üstelik... mafyayla bağlantılı bu adama yardım ettiğim o günü sağlam küfürlerle yad ettim.

Üzerimde bebek mavisi minik çiçekleri olan ekru rengi şifon elbisem uçuşmaya başlamıştı. Rüzgar bu korkunç farkındalıkla sanki daha korkutucu esmeye başlamıştı. Savurduğu açık sarı saçlarım gözlerimi perdeledi. Kızımı tek kolumla desteklerken diğer elimle saçlarımı arkaya çekmeye çalıştım. Bu adam ne zaman karşıma çıksa aksi bir ihtiyarın huysuzluğuyla bezenmiş bir rüzgar beni zora sokuyordu.

Usulca yaklaştı ve kocaman eliyle kızımın siyah kıvırcıklarını okşadı. Ondan hiç duymadığım bir ses tonuyla konuştu. Böyle bir şefkatin sahibi az önce adam yumruklayan Alaz Bey olamazdı. "Korkma küçüğüm... kötü biri değilim," az önce hırpaladığı adamı muzip bir ifadeyle gösterip "Kötü olan oydu. Anneni ondan korudum. Hepsi bu!" sığ nefesleri ve titreyişleri bir nebze hafifleyen kızım, siyah incilerini bana dikti. Onay bekleyen bir hali vardı. Hemen dibimde kızımın saçlarını okşayan adam da bana bakıyordu. Gözlerimiz kesiştiğinde usulca indirdi göz kapaklarını ve açtı.

"E- evet kızım... kötü olan oydu..." derken az önce telefonumu alan adamı başımla işaret ettim. Tam arkamda kalmıştı. Alaz ona bir baş işareti yaparak arabaya geçmesini söyledi. O da ikiletmeden uzaklaştı. Bakışları bana dönen Alaz, "Hadi gel benimle, sizi evinize bırakayım. " dedi. İtiraz etmeye yeltenerek başımı iki yana salladığımda, ani bir hamleyle kızımı kucağımdan söktü aldı. Bu beni delirtti. Bu adamın sınırları bilmekle ilgili sorunu vardı.

Kararlı bir ses tonuyla "Kızımı hemen bana ver!" dedim. Aynı kararlı ton onun gözlerine taht kurdu. "O zaman benimle gelmezsin..." daha cümlesini tamamlayamadan bacak arasına geçirdiğim diz darbesiyle şok olmuş bir ifade ve kızarmış yüzüyle iki büklüm olduğunda kızımı da yere bırakabilmişti nihayet. Hemen onun boyunduruğundan kurtulan kızımı kucakladım ve "Beni kızımla tehdit etme bir daha, seni öldürürüm!" Dedim fısıltıyla ve telefonumu elinden alarak, onu o halde bırakıp uzaklaştım.

EKRU: Kan KoyusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin