VII. Tuhaf Olaylar

26 2 9
                                    


Tarih: 03.07.2022

Bugün beni yazmaya iten şey dün başıma birçok olay geldi ve sadece dün de değil hayatım boyunca bu tarz tuhaf şeylerle karşılaşıyorum ve bunlardan neden bahsetmiyorum ki diye düşündüm. Arkadaşlarım sürekli bana, hep benimle dışarı çıktıklarında başlımıza tuhaf şeylerin geldiğini söylüyor. Aslında önceden de yazmak istemiştim ama tembelliğim tuttu. Dün ise tuhaflık bombardımanına tutuldum ve unutmadan yazayım dedim bakalım nasıl bir iş çıkaracağım.

Her şey sabah dış fırçamı yere düşürmemle başladı. Sabah dokuz gibi uyandım. Ondan sonra her zamanki gibi kahvaltımı yaptım, kahvaltımdan arta kalanları çantama koyup hazırlandım ve dışarı çıktım. Yukarda da bahsettiğim gibi iki haftadır falan sabahları yürüyüş yapıyorum. Biraz yürüdüm, favori kitap okuma yerimin -ağacın altındaki basit bir bank- yakınında başka bir aile oturmuştu. Bende yürümeye devam ettim ve baya ileride başka bir yer bulup oraya oturdum. Genellikle etrafımda kimse yoktu ama arada önümden geçenler oluyordu. Onun dışında sessizdi, serçe sesleri vardı. Serçelere geçen günden kalma yemeğimi attım ve birazcık kitap okudum. Sonra saat bire yaklaştığı için eve doğru gitmeye başladım.

Evimin yakınlarında bir yokuş var. Orda birkaç karavan gördüm. Dizi ekibi çekimler için gelmişti. Karavanlara yakından bir göz gezdirdim. Bir tanesinin içinde sadece set kıyafetleri vardı.

Set ekibinin yanından geçip eve gittim. Birazcık oyalandım. Saat üç gibi ilkokuldan arkadaşım aradı. Geçen haftadan anlaşmıştık cumartesi günü kiliseye gidip bakacaktık çünkü ikimiz de daha önce hiç kilise görmemiştik ve ikimiz de içini merak ediyorduk. Kilise Ulus'taydı ve bende ulusun insani ortamına birazcık ters düşen bir kılıkla dışarı çıktım. Arkadaşımla buluştuk, biraz sohbet ettik ve otobüse bindik. Otobüsteyken yanımızdaki kadın bir cüzdan buldu ve bize ait olup olmadığını sordu. Arkadaşım da hayır dedi. Benim aklımdan acaba evet desek ne olurdu diye geçiyordu. Kadın sonra cüzdanı şoföre verdi. Daha ineceğimiz yere varmamıştık, otobüs hala ilerliyordu. Bir süre sonra arkadan küçük bir çocuk gelip yerlere bakmaya başladı. Meğerse cüzdan onunmuş. Kadın cüzdanı şoföre verdiğini söyledi, çocuk da gidip cüzdanını aldı. Benim ise aklımdan bu tarz durumlarda hep dikkatli olunması gerektiği geçti. Ya ben evet deseydim ve cüzdanı alsaydım. Çocuk da gelip cüzdanı isteseydi. O zaman kendimi kimseye açıklayamazdım. Belki en iyisi cüzdanı alıp hemen bir sonraki durakta inip ortadan kaybolmaktı ama kameralar vardı. Sonuçta hırsızlık yapmamak en iyisi.

Otobüsten indik arkadaşımın canı tatlı çekti. Tatlı aldı benim canım istemedi. Sonra kiliseye doğru yürümeye başladık. Hava o kadar sıcaktı ki. Ayrıca yıkık dökük evlerin yanındaki yokuşlardan çıkmak da yorucuydu. Neyse ki kiliseyi bulmamız fazla uzun sürmedi. İçini gezdik, ben biraz fotoğraf çektim sonra tekrar çıktık. Bu sefer ne yapalım diye düşündük. İkimizin de karnı acıkmıştı o yüzden yemek yiyecek bir yerler aradık. Uzun süre yürüdük. Bir restoran bulup iki tavuk döner aldık. Restoran kalabalık olduğu için dışarıda parkta bir yerde yemeyi teklif ettim, arkadaşım da olur dedi. Tekrar çıkıp yürümeye başladık. Oturup yemeklerimizi yiyebileceğimiz bir park arıyorduk. Hacı Bayram Veli Camii'nin oraya kadar gittik ve otura bilinecek gölge bir yer bulduk. Camii'nin çevresi çok kalabalıktı, galiba cumartesi olduğu içindi.

Neyse işte yemeklerimizi yemeye başladık. Daha sonra ben bir ses duydum bir adam kendi kendine konuşuyor gibiydi. Sağ tarafa doğru bakınca yokuştan çıkmakta olan yaklaşık elli-atmış yaşlarında bir adam gördüm. Kendi kendine bir şeyler diyordu.

Yeraltından NotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin