V. Kendini Bulmak. Biz aslında kimiz?

61 4 9
                                    

Tarih: 06.05.2022

Uzun zamandır yazamıyordum. Galiba kendimi bir noktada günlük hayatın içinde kaybetmiştim. Daha önce yazmak istedim hatta ilhamım da vardı, yine bu başlıkla alakalıydı. Yazdıklarıma tekrar bir göz ucuyla baktım, tarihlere göz gezdirdim. Kaç ay olmuş ilk yazmaya başladığımdan beri. Bu notları düzenli olarak tutmak istiyorum ama hayatım boyunca iyi bir düzen kurucu olmama rağmen düzenlere ayak uyduramadım. Belki de iyi bir kurucu değilimdir ki ayak uyduramıyorum. Her zaman içimde olan bir iç güdü beni harekete geçirmiştir. Defalarca kendi kendime,

"Artık düzenli yaşamalıyım daha çok şey yapmalıyım, zamanımı boşa harcıyorum"

gibi şeyler demişimdir. Kendi kendimin ateşleyicisi oldum ama bu ateşi canlı tutmak çok zor. İçimde sürekli bir ileri gitme ihtiyacı var. Bulunduğum yerden çıkmak, yukarı doğru emeklemek istiyorum ama yer çekimi beni hep aynı noktaya itiyor. Yine de çabalıyorum. Kim bilir belki bir gün istediğim şeyi başarırım. Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki bazen benden on tane daha olsaydı işim kolaylaşırdı diyorum. Şimdi yazarken fark ettim tek çare sorumluluğu üstlenmek. Evet bir şeyler yapacağım, bakalım n'olcak.

İşte kısaca kendi kendime yapmak istediğim, neden bir aydan fazladır yazmadığımın iç dökmesiydi. Sonuçta tekrar doğmak için yanmak gerekiyor. Ateşten, acıdan korkmamak lazım.

Peki, kendimizi nasıl bulacağız? Biz kimiz ve bizi tanımlayan şey nedir? Bugün sormak istediğim sorular bunlar.

Dünyaca ünlü üç soru vardır:

"Ben kimim?"

"Nerden geliyorum, nereye gidiyorum?"

"Amacım ne?"

Eminim siz de düşünmüşsünüzdür bu soruları. Bir cevap bulabildiniz mi, yoksa kelimelerle kendinizi mi kandırdınız? Geçici çözümler faydalı mıdır, yoksa hiçbir zaman bir çözümü yok mu? Belki sorun da değildir ki çözümü olsun? İşte kafamda dönen sorular.

Bizi tanımlayan kavramlar nedir? Bize bu kimliği veren kişiler kim? Kendinizi kendinizden mi yoksa dışardan mı öğreniyorsunuz? Gözünüzü kapatıp hayal mi kurarsınız yoksa aynaya mı bakarsınız?

Tamam tamam bu kafa karıştırıcı sorular-bilmecelerle sizi oyalamak istemiyorum, o yüzden kısaca düşünelim.

Bir zamanlar küçücük ve daha emeklemeyi, konuşmayı bilmeyen bir bebektiniz. Kısacası doğdunuz ve dünyaya geldiniz. O zamanlar şu anki sizde olan özellikler vardı. Hem doğuştan gelen ve insanların "yetenek" dediği yatkınlıklarınız vardı. Beyniniz de oluşurken atalarınızdan nasibini aldı sonuçta. Sonra büyümeye ve dış "etkenlerden", "etkilenmeye" başladınız. Hayatınızın bu andan, yani "büyümeye" başladığı kısımdan beri dış dünyadan etkileniyorsunuz ve etkileneceksiniz takii...

Size sizi katan diğer şeyler de dışardan geliyor kısacası. Büyüdüğünüz ortam, izlediğiniz filmler, çocukken oynadığınız oyunlar bile bir süreklilik içinde. Siz fark etmiyorsunuz belki ama unuttuğunuz bir anıda dinlediğiniz şarkıyı özlüyorsunuz içten içe. Sonra bu şarkının bir benzerini duyunca hoşunuza gidiyor ve o şarkı da "sizden" oluyor sizin bir parçanız. Hayatımızda çoğu şey tekrar ediyor sadece.

Benlik kavramını sadece içerde arayamayız, bu kadar dışardan etkilenirken.

"Ben bunları şunları severim, benim huylarım bunlar bunlardır. Gibi tanımlar da çok yüzeysel kalıyor, insan olan 'kendimizi' açıklarken"

Sonuçta sizden belli bir sözlük tanımı istemiyorum. Bir hissiyat istiyorum ben. İşte o zaman gerçekten siz sizsinizdir. Kendinizi en çok ne zaman kendiniz gibi hissettiniz?

Veya vaz geçtim diğer türlü anlatmak istiyorum: Daha önce hiç başınıza sanki kendinizi uzaktan izliyormuş ve bulunduğunuz bedene ait olmama hissi oldu mu? Yani kısacası kendinize en uzak olduğunuz an? Biraz dehşet verici bir histir. Bu arada kalabalıkta yalnız hissetmekten bahsetmiyorum, o ayrı bir şey veya yapmak istemediğiniz şeyleri zorla yaparken. Ben aniden gelen ve kendinizden uzaklaştığınız histen bahsediyorum.

Neyse işte bu his neden oluyor acaba diye kendime sorarken faklı şeylerin cevaplarını verdim kendimce. Özgürlük nedir gibi sorular ama konumuz şu an bu değil. Yine de bağlantılı. Dedim ki kendime:

"İnsan kendisi gibi özgürse olabilir. Özgürlük ise durgun bir suda bulunmaktır. Ne aşağı ne yukarı ne ileri ne geri."

Aslında bu tanım biraz hatalı. Özgür olmasak ve bir şeylere kendi isteğimiz dışında şartlansak bile özümüzde biz kendimiziz. Diğer insanlar bizden kendimizi almak "çalmak" isteseler bile, biz kendimiziz. Bunun için savunma mekanizmalarımız bile var. Bize kendimizi unutturmaya çalışın, bu mekanizmayı göreceksiniz.

Sevdiğim diğer bir söz var, enim sözüm değil anonim galiba:

"İnsan hatıralardan oluşur."

Sonra kendime sordum "Acaba beni oluşturan hatırlarım neler?" yanıtı hepsiydi. Ya hafızam kaybolsaydı ve dış dünyadan öğrendiklerim benden alınsaydı. O zaman doğuştan gelen özelliklerimle baş başa kalırdım ve reflekslerimle. Yine biz kendimiz oluruz ama deneyimsiz versiyonumuz. Diğer versiyonlarımıza yine "ben" diyebilir miyim? Yanıtım, evet.

Düşünsenize hayatımız süreğen bir şey. Zaman akıyor ve biz de bu akışta ilerliyoruz. Bu akışın kendisi biziz. Üç yaşındayken de sen sendin, şu anki ve gelecekteki potansiyelin de sensin. Önceden bunu "Ölmeden önceki son anında sen sensindir, çünkü ileriye gidecek yer yoktur artık değişemezsin." Diye düşünürdüm. Şimdi her şeyin bir bütün olduğunu ve birbirini tamamladığını düşünüyorum o yüzden her versiyonumuz biziz.

Son sormak istediğim şey ise: Biz dış görünüşten, vücuttan, sinir sisteminden ve beyinden meydana gelen varlıklar mıyız? Yoksa bu vücutlara bu özelliklere bu hafızaya hapsolmuş benlikler miyiz? Ben ikinci şıkka kendimi daha yakın hissediyorum. Benlikler meselesine. Ama bu işlere kafam tam olarak basmadığı için bu günlük bir şey demeyeceğim.

Aksi olsa kendimizden neden bu kadar uzak hisler yaşayalım?

Sonuç olarak bu sorulara verebileceğim kesin bir cevap yok. Kimse size bir tanım getiremez. Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin ve diğer insanlara kendinizi bulabilmek için bağımlı olmayın. Süreci ve akışı kabullenin. Belki benim vücut-hafıza-benlik teorim gerçektir. O zaman hepimiz bir yalanı yaşıyoruz. En azından en mükemmel bir şekilde yaşayın, tadını çıkarın. Bu dünyaya değer verin, aradığınız her neyse bu dünyanın içinde olmasa bile.

Umarım gelecekteki potansiyel ben geri gelip bu yazdıklarıma gülmez. Sana da merhaba, sana da elveda. Şimdi daha farkı bir versiyona doğru yolculuğa gidiyorum. Nihayetinde hepsi benim veya hiçbiri ben değilim. Nedendir ki iki olasılık da bana aynı şeymiş gibi geliyor. 

Yeraltından NotlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin