Jisung neşeli bir şekilde okula ilerlerken bir anda gördüğü Hyunjin ile direk oraya ilerledi.
"Günaydın!"
"Günaydın Jisung~ie."
"Günaydın hyung!"
"Günaydın."
"Ay Jeong nasılsın? Dün alcılarım çıktığı için aramaya çıkamamıştım. Dün sana mesaj attığımda cevap vermeyince merak ettim."
"İyiyim hyung."
"Meleğim!"
Uzaktan duyulan Changbin'in sesi ile Jisung oraya dönmüş ve Jeongin'in yanına gelen Changbin'e bakmaya başlamıştı.
"Jisung sende mi buradaydın?"
Jeongin gülümseyerek Changbin'in elindeki kahveyi alırken cevaplamıştı.
"Beni merak etmiş. Tabi daha şeyi de bilmiyor."
"Jeongin!"
"Ne? Seo Changbin böyle miydi ya? Benim utangaç olmam lazım."
"Neden utanıyor ki?"
Changbin yüzünü direk Jeongin'in omzuna gömerken Jeongin kıkırdayarak sormuştu ona.
"Söyleyeyim mi?"
"Ya! Söyle işte."
"Hyung kulakların kızarmış."
"Utanıyor muymuş benim sevgilim?"
"Of söyleyecekseniz söyleyin. Zaten canım sıkkın."
"Sus be pis Hyun!"
"Jisung~ie biz sevgiliyiz."
Jisung ufak çaplı bir şok geçirmiş. Ardından sevinçle zıplamaya başlamıştı.
"Cidden sevgili misiniz?"
"Evet."
"Olmasalar hyung böyle kızarır mıydı sence?"
"Yalnız en açık vermeyen çift ödülünü hakettiler bunlar."
"Cidden ya ilk ikimizden biri olur sanmıştım."
"Ay ben çok sevindim! Mutlu olmayı hak ediyorsun."
"Teşekkür ederim. Changbin ya! Kaldır şu kafanı!"
"Changbin birkaç gün tavuskuşu gibi gezicek sanırım."
"Mükemmel benzetme!"
Jisung, Jeongin ile konuşurken Hyunjin ise onu izliyordu. Cidden görüntüsü fazla mükemmeldi. O sıkmak istediği yanakları bugün daha sıkılası duruyordu. Üzerinde ona dün verdiği sweat duruyordu. Jisung, Hyunjin'in yanına otururken ona bakan Hyunjin'e soru sorar gibi salladı kafasını.
"Çok güzelsin."
Jisung utanarak yüzünü çevirmiş zil çalana kadar Hyunjin'e bakmamıştı. Zil çalınca ise ikisi yan yana yürümeye başlamış yukarı çıkacakken Hyunjin, Jisung'un elini tutmuştu. Jisung şaşırsa da bir şey dememiş elini tutmaya devam etmişti. Kendi katlarına geldiklerinde Jisung, Hyunjin'in elini bırakmıştı. Hyunjin şaşkınlıkla dönerken Jisung açıklamaya çalıştı.
"Şey...tuvalete gidicektim de."
Hyunjin derince bir şekilde nefes almış ardından karşısında Jisung'un olduğunu hatırlayınca kafasını vurmuştu. Hiçbir şey söylemeyip hızlıca sınıfa doğru gitmişti. O sırada yarım dakika içinde bunu izleyen Jisung, Hyunjin'in koşarak uzaklaşması ile arkasından bir kahkaha atmıştı.
Hızlıca tuvalete gidecekken Jake'in sesini duydu oradan.
"Gerçekten komiksin. Onun elini tutmak ha?"
"Evet ne var bunda?"
"Sorun şu. Sen ezik birisin. Onun yanında olamazsın. Hwang Hyunjin gibi birinin sana nasıl baktığını anlamıyorum hala. Cidden nasıl çektin Hyunjin'in ilgisini? Her neyse beni ilgilendirmiyor. Sonuçta senin gibi ezik birinin bana karşı bir şansı yok."
"Ne saçmalıyorsun sen? Bıkmadın değil mi? Kendini herkesten üstün görmekten bıkmadın."
"Öyleyim çünkü!"
"Hayatının sonuna kadar böyle yaşa Jake ama düşüncelerinin de benimle aynı fikirde olduğunu biliyorum."
"Sunum ödevi var ve bu Hyunjin'i etkilemem için fırsat. Kimin iyi olduğunu görüceğiz."
"Tabi."
Hiçbir şey olmamış gibi tuvalete gitti. Ardından sırasına otururduktan sonra dersi dinlemeye başladı. Bir ara dersten gerçekten nefret etti ancak defterine çizilen küçük gülen yüz mutlu etti onu.
O sırada Hyunjin'in çizim defterine kaydı gözü. Yapsa sıkıntı olurdu biliyordu. Çekindi. Hyunjin'in çizdiği yerin yanına minik bir kalp yapmıştı. O sırada ise önüne konulan defteri beklemiyodu asla. Kendi defteri Hyunjin'in eline geçerken kendisinde ise Hyunjin'in defteri vardı. Hyunjin tahtaya yazılanları geçirirken Jisung ise önündeki deftere baktı. Boş kağıdın üzerinde güzel bir şekilde yazılan Jisung adını gördüğü gibi gülümsedi. Dersin sonuna kadar o sayfa Jisung'un çizdiği sevimli küçük şeyler ile dolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
N/S ♧ Hyunsung
FanfictionO sırada da Minho, Felix ile birlikte içeri girdi. Hyunjin onların girdiğini görünce görüşürüz diyip kalkıcaktı ki Minho tam karşısında durdu. "Amacın ne?" "Efendim?" "Amacın ne? Bir ay boyunca Jisung ile yanyana olmanıza rağmen hiç konuşmayıp şimdi...