Jeongin suratı düşük bir şekilde arkadaşları ile buluşacağı kafeye ilerliyordu.
Aklı şu sıralar evlenecek olan arkadaşlarındaydı. Hatta Jisung ve Hyunjin çoktan evlenmişti bile.
Kendi ile Changbin'i düşünüyordu. Su ana kadar ne Changbin ona evlilik teklifi etmişti ne de Jeongin cesaret edebilmişti. Bazen sırf bu yüzden gıcık oluyordu Changbin'e. Arkadaşları hep böyle bir konuşmaya girdiklerinde Changbin hep susuyor asla bu konu hakkında yorum yapmıyordu.
Bunları düşüne düşüne kafenin önüne kadar gelmişti. Tam kapıdan içeri girecekken belinden birinin tutmasıyla geri çekildi. Kim olduğuna bakmak için döndüğünde Changbin ile karşılaştı.
"Sevgilim? Suratın neden asık böyle?"
"Hiç!"diyerek geçiştirdi Jeongin.
Kafenin içine girdi iki sevgili. Jeongin geldiği gibi eşyalarını masaya bırakıp tuvalete gitti. Arkasından tabiki de Felix ve Jisung.
Sakinleşmek için duvara yaslanıp nefes verdi. Arkadaşlarının geldiğini gördüğü gibi de tuvaletten çıkıyormuş gibi yapıp ellerini yıkadı.
"Jeongin?"
"İyiyim ben."
Tekrar arkadaşlarının oturduğu masaya ilerlemiş Changbin onu bir dizinde oturtmak istese de izin vermeyip sandalyeye oturdu. Arkadaşları sohbet ederken Jeongin kenarda oturuyor konuşan Changbin'e bakıyordu.
Sinirleri bozulmuştu şu iki günde. İçindeki meseleyi de Changbin'e anlatamıyordu ki rahatlayabilsin. En sonunda Felix böyle olmayacağını anlamış Minho'nun kulağına bir şeyler fısıldayıp ayağa kalkmıştı.
"Jeongin hadi gelin alışverişe gidelim! Hem bir yakışıklının moda zevkine de ihtiyacım var."
"Ben gelmeyeceğim ya siz gidin."
"Bende öyle..."demişti ki Seungmin alttan ayağına gelen tekmeyle karşısındaki Minho'ya bakmış bakışlarını görüp göz devirerek Chan'i dudağından öptü. Ardından kalktı masadan. Felix'in kulağına yaklaştı.
"Bir sebebi olsa iyi olur."
Jeongin de en sonunda arkadaşlarının ısrar edeceğini bildiği için kalktı masadan.
Onlar giderken Minho tehditkar bir şekilde Changbin'e baktı.
Hyunjin olaylara anlam veremezken sevgilisinden gelen mesaj ile Changbin'in omzuna geçirdi yumruğu.
"Hala evlilik teklifi etmedin mi cidden?"
Changbin konunun ne olduğunu anladığı gibi gözlerini devirdi.
"Ondan mı Felix Jeongin'e gidelim dedi?"
"Changbin sen ne yapmaya çalışıyorsun ya? Jeongin senin yüzünden üzülüyor. Bunu daha ne kadar sürdüreceksin?"
"Bırakın abi ya o mu üzülecek?!"
"Ne demek o mu üzülecek? Changbin sen iyi misin abi?"
"Annesine doğru düzgün sevgilisi olduğunu söyleyemeyip aynı zamanda annesinin ayarladığı randevuya gidecek çocuk mu üzülecek buna? Diyemiyor mu anne benim zaten sevdiğim biri var diye. Ya da diyemiyor mu ben istemiyorum diye? Bıraksanıza. Hem çocukluk arkadaşı ile de baya iyi anlaşıyor gitsin ona etsin evlilik teklifini!"
"Ne yani sen Jeongin'e bu yüzden evlilik teklifi etmiyordun? Sırf kıskandığın için mi? Jeongin aylardır senin teklifin için bekliyor amına koduğumun salağı! Teklifi ettiğin gün ailesinin karşısına geçmeyi düşünüyordu! Ailesi en değerlisi iken senin için onları kaybetmeye hazırlanıyor çocuk ve senin burada tek derdin çocukluk arkadaşı ile eğlenmesi mi? Bizden de kıskan o zaman amına koyayım hyung. Jeongin'e en çok ben sarılıyorum benden de kıskan o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
N/S ♧ Hyunsung
أدب الهواةO sırada da Minho, Felix ile birlikte içeri girdi. Hyunjin onların girdiğini görünce görüşürüz diyip kalkıcaktı ki Minho tam karşısında durdu. "Amacın ne?" "Efendim?" "Amacın ne? Bir ay boyunca Jisung ile yanyana olmanıza rağmen hiç konuşmayıp şimdi...