Aşırı soğuk bir kış günüydü. Sadece bir şeyler almaya için çıkmıştı Jeongin. Başına kötü bir şeyler gelebileceğini nereden bilebilirdi ki?
Soğuktan titreyen bedenini sonunda markete atmayı başardı ve çalan telefonunu açtı.
"Alo?"
"Selam Jeongin!"
"Selam hyung. Ne oldu?"
"Hiç. Biz Changbin hyungun evinde toplandık da sende gelsene diyecektim."
"Ailemden izin almam gerek. Sorayım gelirim."
"Tamam. Bekliyoruz biz."
"Gelemezsem haber veririm."
Telefonu kapatıp kasaya ilerledi. Alması gereken her şeyi almıştı. Marketten çıkıp eve doğru ilerlemeye başladı.
Daha hızlı olması adına ara sokaklardan geçmeye karar verdi. Ancak bir sokağa girdikten sonra ondan haber alınamadı.
Ailesi bir süre gelmeyince meraklandı arkadaşlarını aradılar belki onlardadır diye. En sonunda da çıkıp aramaya başladılar hep birlikte.
Gece olduğunda Jeongin'in ailesi aileleri endişelenmesin diye gitmelerini söylediler. Kendileri aramaya devam ettiler.
Tam tamına bir gün geçmişti Jeongin kaybolalı. Polise gittiler. Polisler tek tek Jeongin'in nerelere gittiğini tespit ettiler. En sonunda Jeongin'i bulmuşlardı ancak gördükleri hiç iç açıcı değildi.
Arkadaşları daha fazla endişelenmesin diye haber verdi Bay Yang. Ancak Changbin çok ısrar edince evlerine çağırdılar.
Üçlü Jeongin'i gördüklerinde ne diyiceklerini bilemediler. Morluklar dolu boynu her şeyi zaten açıklıyordu. Bu yüzden sormadılar ne olduğunu. Sadece bunu yapanların cezasız kalıp kalmadıklarını sordular.
Bay Yang tabiki bunların cezasını en ağır şekilde ödediklerini söyledi. Ancak en ağır ceza bile hafifti onlara göre.
Jeongin'in o senesi her şeyiyle kötü geçmişti. Okula ara vermesini bile istemişti ailesi ancak Jeongin toparlanıp okula devam edebileceğinden emindi.
Olayın iki ay sonrasında okula gelmişti Jeongin ancak insanlar ona bir değse bin uzaklaşıyor. Kendini koruyacak bir köşe arıyordu. Ancak her şeye rağmen bir şeylere odaklanabiliyor arkadaşları ile sohbet edebiliyordu. Çünkü biliyordu arkadaşları ona zarar vermezdi. Kendi bedenini de buna inandırmayı başarmıştı.
Günler geçtikçe daha çok kendine geliyordu. O anları zihninin en karanlık en pas tutmuş yerine kaldırmış ve yeniden eskisi gibi olmaya başlamıştı ancak travma etkileri tabiki vardı.
Duyduğu her sexs kelimesi ile dona kalıyor vücudunu küçültüp kendini koruyacakmış gibi siper alıyordu. Yada olduğu yerde donuyor nefes alması zorlaşıyordu. İlaç alana kadar düzelmiyordu. Arkadaşları onun bu rahatsızlığını bildiğinden yeni kelimeler türetmiş mesajlarda bile tutuyorlardı kendilerini. Arada hataları oluyordu ama çok ileriye gidicek kadar kriz geçirmemişti.
Bir gün Changbin ile onun evinde yanlız kaldığı zaman kriz geçirmişti. İlaçlarının bittiğini Changbin açıncaya kadar anlamıştı. Kendini bir köşeye sıkıştırmış elini önüne siper etmişti. Herkesten korunmaya çalışıyordu. Bu Changbin olsa da.
Changbin ona asla yaklaşmamıştı. Saatlerce Hyunjin'i beklemiş geldiğinde hızlıca ondan ilaçı alıp Jeongin'e zorlada olsa vermişti.
Jeongin kendine geldiğinde ise hiçbir şey hatırlamamış Changbin ise hatırlarsa aynı şeyler olucağı korkusu ile anlatmamıştı. Sadece ufak bir kriz geçirdiğini söylemişti.
Changbin ile sevgili olduklarında ise gariptir ki ona yaklaştığında korkumuyor istediği gibi öpüp sarılabiliyordu. Hatta ilk öpücükleri çok garip bir şekilde gerçekleşmişti.
Sevgili olduktan sonraki haftaydı. Changbin ile onun evinde takılıcaktı. Changbin mutfakta son kalan şeyleri hazırlıyordu. Jeongin de, ilgisizlikten, sıkıldığı için Changbin'in arkasına gelmiş ona arkasından sarılmıştı. Changbin'in kulağına sıkıldığını fısıldarken Changbin gelen nefes ile irkilmiş ve arkasını dönmüştü ancak bir saniye sonra yaşanacak şeyi tahmin edememişti.
Jeongin bir anda onun boynuna kollarını dolamış ve dudağından öpmüştü. Çok saliselikti ancak bu bile Changbin'i şok etmeye yetmişti.
Jeongin geri çekilince Changbin'in yüzüne bakamamış utanarak açıklamıştı.
"Şey ben senin yanındayken gerçekten her şeyi unutuyorum sanırım. Sana çok kolayca sarılıyorum. Aslında bugün için kendime cesaret verdim çünkü ne olursa olsun bana zarar vermek istemediğini biliyorum. Bana çok nazik davranıyorsun. Sanki kırılabilirmişim gibi. Sana sanırım aşırı fazla güveniyorum. Seninle bir şeyleri aşabildiğimi görmek mutlu ediyor."
"Jeongin.."
Changbin'in seslenmesi ile yüzüne baktı. Changbin'in gülümsemesini görürken kendide gülümsedi. Changbin onu tuttuğu gibi yanağından öptü sonra ona sıkıca sarıldı.
Sanki hiç bırakmayacakmış gibi bıraksa kırılacak gibi olan sevgilisini sıkı sıkıya sardı. Sevgili ise hem ağlıyor hemde konuşuyordu.
"Şuan ne hissediyorum biliyor musun? Sonsuz güveni. Bana bunları hissetirmen sevinçten ağlamamı sağlıyor. Uzun zamandan sonra birine sonsuz güven hissetmek ağlamamı sağlıyor. Teşekkür ederim sevgilim. Bana bunları hissetirdiğin için."
"Bende teşekkür ederim. Engelleri aşıp bana gelebildiğin için."
♧
Jeongin'in başından beri hayallerimde kurduğum hikayesi de böyleydi. Anlatmak için bu kadar bekledim çünkü kafamda nasıl yazacağımı bulmam gerekiyordu. Bunların hepsini bir anda yazdım. Senaryoyu kurduktan sonrası kolaydı. Jeongin'in böyle bir travmaya sahip olması cidden üzücü. Çok fazla bahsetmedim ama anlamışsınızdır yani.
Artık neden Hyunjin'in, Changbin'in veya Seungmin'in Jeongin'e bu kadar hasas davrandığını anlamışsınızdır. Bilmiyorum bu hikayede herkesin başına bir şey gelmiş cidden. Hikaye akışını çok bozmuşsa özür dilerim. Biraz dramayı fazla seviyorum sanırım.
Bütün çiftlere bir bölüm yazıcağım sanırım ancak Jeongbin'e olursa bundan ayrı bir bölüm yazmak istiyorum. Çünkü bu Jeongin'i daha iyi anlamanız içindi.
Umarım beğenmişsinizdir. Bir dahaki özel bölümde görüşürüz. Hoşcakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
N/S ♧ Hyunsung
FanfictionO sırada da Minho, Felix ile birlikte içeri girdi. Hyunjin onların girdiğini görünce görüşürüz diyip kalkıcaktı ki Minho tam karşısında durdu. "Amacın ne?" "Efendim?" "Amacın ne? Bir ay boyunca Jisung ile yanyana olmanıza rağmen hiç konuşmayıp şimdi...