Hyunjin heyecanla Jisung'un kapının önünde beklerken Jisung aceleyle hazırlanmaya çalışıyordu. Jisung'un annesi oğlunu alel acele hazırlanarak görünce şaşırarak baktı.
"Jisung oğlum. Bu ne hal?"
"Anne Hyunjin kapının önünde bekliyor geç kaldım zaten."
"Yavaşla oğlum. Çağır Hyunjin'i gelsin beklesin seni. Bu kadar hızlı hazırlanmana gerek var mı cidden?"
"Sinemaya yetişmemiz lazım annecim. Hem giyindim ben. Eşyalarımı çantama yerleştirip çıkıcağım."
Jisung eşyalarını da yerleştirdikten sonra annesine veda etmiş ve hızla aşağıya inmişti. Onu bekleyen Hyunjin'e hızla sarılmış Hyunjin'in bütün sinirini almıştı.
"Çok mu beklettim seni?"
"Beklettin bekletmesine ama değdi. Çok güzel olmuşsun."
"Aşk olsun Hyunjin. Ben her zaman güzel değil miyim?"
"Ya!"
Hyunjin sinirle arkasını dönerken Jisung gülerek ona yaklaşmıştı.
"Tamam tamam trip atma. Anladım ne demek istediğini."
"Cidden çok güzelsin. Sana her daim daha çok düşüyorum biliyor musun?"
"Dikkat et de ikide bir yaralanma."
"Ya Han Jisung!"
Hyunjin önden yürürken Jisung arkadan ona yetişmeye çalışıyordu.
"Ya Hyunjin tamam. Şaka yaptım ya. Hem ben buradayken düşmezsin ki ben seni tutarım."
Hyunjin arkasına baktığında gördüğü dudaklarını büzmüş Jisung'a bakarak söylenmişti.
"Bir daha romantik bir an yakaladığımızda böyle yaparsan hıncımı yanaklarından çıkartırım."
"Ya yanaklarımın suçu günahı ne?"
"Çok tatlılar."
Jisung da Hyunjin'e yetiştiğinde el ele tutuşarak otobüs durağına ilerlediler. Yan yana otururlarken Jisung telefonunu ve kulaklığını çıkarıp şarkı dinlemeye başlamıştı. Şarkı dinleye dinleye Hyunjin'e bakarken Hyunjin bir anda onun telefonunu almış ve bir şarkının adını yazmıştı. Bir anda çalan şarkı ile güldü Jisung.
"Sen ciddi misin ya?"
"Ama şimdi hakkı olana hakkını verelim. Güzel şarkı."
"Hyung yüklerken bu kadar dinleneceğinden haberi yoktu."
"Cidden on bin dinlenme. I hate to admit'i de yüklemeliydi."
"Yok ya o sadece Seungmin'e ait."
"Şimdi bana en sevdiğin şarkıları dinlet."
"En sevdiklerim mi?"
"En sevdiklerin."
"Şu var."
Jisung şarkı listesinden şarkıyı seçip açmıştı. Yol öyle geçerken sonunda sinemaya gelmiştiler. Fantastik bir şeyler izleyeceklerdi.
Film bittiğinde birkaç dakika film hakkında konuşmuşlar ardından sokaklarda öylece gezmeye başlamışlardı.
"Chan hyung ne kadar kalıcak burada?"
"En fazla bir ay demişti."
"Seung daha teklifi etmedi bile."
"Çok bekliyorlar ya. Ben olsam direk etmiştim."
"Eee? Annene ne zaman sevgili olduğumuzu açıklayacağız."
"Daha var ya."
"Bir ay oldu Jisung. Bir ay."
"Ay gelme üstüme. Korkuyorum ya. Annem seni istemezse."
"Annen?"
Hyunjin şokla Jisung'un yüzüne bakarken Jisung utanarak ona baktı.
"Hyunjin bakma ya öyle bana! Daha önce hiç anneme böyle bir şeyi açıklamadım."
"Daha önce sevgilin mi oldu Jisung."
"Ya gelme işte üzerime! Hem sana bir süprizim var."
"Süpriz? Bugün her şeye çok şaşırıyorum."
"Gidelim öyle."
Hyunjin ile ikisi Jisung'un evine ilerlerken Jisung'un annesi ise heyecanla onları bekliyordu. Jisung şimdi niye böyle bir mesaj atmıştı ki? Sevgilim derken neyi kastediyordu.
"Jisung beyefendiye bak. Kalbime indirecek bir gün."
Kapı çalması ile hızlıca kapıyı açmaya giden kadın gördüğü ikili ile sorgularcasına Jisung'a bakmıştı.
"Ee şey. Anne bizi içeri almayacak mısın?"
Kadın hala dik dik Jisung'a bakarken Jisung elini boynuna koyarak ovmaya başlamıştı.
"Anne içeri geçmemize izin ver anlatıcağım."
O sırada ikiliyi izleyen ve hiçbir şeyden haberi olmayan Hyunjin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Jisung'un annesi en sonunda onları içeri almış ancak gözü birbirine kenetlenmiş elleri görünce büyümüş gözlerle oğluna baktı.
"Siz oturun mutfaktaki işlerimi halledip geliyorum."
Mutfağa gidip işlerini hallederken düşünmeye çalışıyordu. Oğluna nasıl tepki vermesi gerektiğini her şeyi bir bir hesaplıyordu. Bu kolay bir şey değildi çünkü ilk kez oğlunu birisi ile görüyordu. Muhtemelen Hyunjin ile sevgililerdi ve Jisung'un korktuğunu da biliyordu.
Hyunjin ile sevgili olmaları doğru mu yoksa bir hata mı bunu düşünüyordu. Böyle bir durumu ilk kez yaşıyordu. Ailesindeki herkes neredeyse homofobikti. Abisi hariçti ki onuda aileden saymamışlardı bu yüzden.
"Anne?"
Jisung kadını omuzundan sarsınca kendine geldi kadın. Jisung'a baktı.
"İyi misin?"
"Hyunjin ile mi sevgilisiniz Jisung?"
"E-evet."
"Jisung..."
"Anne ne diyeceğini bilmiyorum ama Hyunjin benim için değerli. Cidden değerli. Sende öylesin. Birini kazanırken seni kaybetmek istemiyorum ben."
"İçeri geç geliyorum."
"Anne..."
"Geliyorum dedim ya oğlum. Geç içeri sen."
Jisung içeri geçerken anneside derin bir nefes alarak içeri geçmişti. Karşısındaki ikili ona endişe ile bakarken kadın onların karşısındaki koltuğa oturmuştu.
"Ne zamandır sevgilisiniz?"
"Bir aydır Yuna teyze."
Jisung tedirgince bacaklarını sallarken Hyunjin onun bacaklarını üstüne elini koymuş ardından ellerini tutmuştu. Jisung gülümseyerek annesine dönmüştü.
"Birbirinize iyi geliyorsunuz. Kızmıyorum."
"Kızmıyor musun?"
"Kızmıyorum oğlum. Neden kızayım? Birbirinizi çok seviyorken bir şey diyebilir miyim?"
"Anne! Yerim seni!"
Jisung hızla annesine sarılırken Hyunjin ise ikiliyi izliyordu. Jisung'un annesi el işareti yaparken o da gelmişti yanlarına. Jisung ve annesi onu da direkt sarılmalarına aldığında Hyunjin de kabul ederek sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
N/S ♧ Hyunsung
FanfictionO sırada da Minho, Felix ile birlikte içeri girdi. Hyunjin onların girdiğini görünce görüşürüz diyip kalkıcaktı ki Minho tam karşısında durdu. "Amacın ne?" "Efendim?" "Amacın ne? Bir ay boyunca Jisung ile yanyana olmanıza rağmen hiç konuşmayıp şimdi...