Seungmin:
-Ne yapıyorsun?
-Bu arada arkadaşımla aramı düzelttim
-Hala kendimi kötü hissediyorum
-Ama sorun etmediğini söyledi
(Neden yazmıyor acaba)
(Meşguldur aq)
(Ya Hyunjin bir sus ya)
(Salak arayabilsem sence bunca zaman mesajlaşır mıydım?)...
Chan:
-Üzgünüm
-Arkadaşlarım ile konuşurken telefona bakmamışım
-Aranızın düzelmesine sevindimSeungmin:
-Bende öyle
-Ee şimdi ne yapıyorsun?Chan:
-Saat geç değil mi?Seungmin:
-Uyumak istemiyorumChan:
-Peki
-Yatakta uzanıyorum şuanSeungmin:
-Arkadaşlarınla ne oldu?Chan:
-Beni tek parça halinde görünce inandılar.
-Onlar sayesinde burayı özlediğimi daha fazla fark ettim.Seungmin:
-Chan biraz özel olucak ama
-Avustralya'ya neden gittin?Chan:
-Karmaşık bir konu
-Sadece sevdiğim biri vardı
-Ancak anlaşamadığımızı anlayınca ayrılmak zorunda kaldık
-Ayrılsak da sürekli karşıma çıkıyordu
-Bu yüzden bende çareyi Avustralya'ya gitmekte buldumSeungmin:
-Peki geri dönmeyi düşünüyor musun?Chan:
-Aslında üniversiteyi bitirince gelmeyi düşünüyorum
-Ama emin değilimSeungmin:
-Ya
(Keşke burada olsan)
(Olsa ne olur lan zaten konuşamıyorum)Chan:
-Ee sen?
-OkulunSeungmin:
-Halletmeye çalışıyorum bir şekilde
-Dersler bazen bunaltıyorChan:
-Olur öyle ya
-Ama yaparsın inanıyorumSeungmin:
(Hyunjin ne var yaaa!)
(Yatmayacağım işte)
(Sal beni sal)Chan:
-Ev çok sessizSeungmin:
-Ses çıkarmamak için çok dikkatli davranıyorum
-Bizimkilerin uykusu derin olsada çok sakar olduğum için yerimde durarak bile bir şeyleri kırabilirim.Chan:
-Sakar mı?Seungmin:
-Gece sakar olma ihtimalim daha fazla.Chan:
-Etrafı göremediğin için mi?Seungmin:
-Yok
-Gözlerim geceyken daha çok oynuyor benle
-Masanın üzerinde bir şey varsa yokmuş gibi oluyorChan:
-Uyku çöktüSeungmin:
-Uyu o zamanChan:
-Yorgun değil misin?Seungmin:
(Şey uyuyamadığımı söylesem mi?)
(Daha erken)
-Evet uyusam iyi olurChan:
-Evet bende
-İyi geceler SeungminSeungmin:
-İyi geceler Chan...
O gece uyuyamayan Seungmin bu sefer uyuyamamasından şikayetçi değildi çünkü bu sefer aklına takılan Chan onu baya meşgul ediyordu. Telefona bakarken başı aşağı düşen Seungmin direnmedi uyumamak için. Üç gecede bir uyuyabiliyordu zaten.
O ansa bunları düşünürken göreceği kabusu bile umursamıyordu. Bedeni uykuya açtı çünkü. Ne kadar kötü bir kabus olursa olsun yine de uyumaması için engel değildi.
Gözlerini açtığında koltuğun kenarına sığınmış elindeki yastığıda kendini koruyacak şekilde kapatmıştı. Başını yastığın arkasından uzatıp ne döndüğüne baktı.
"Pislik herif! Seninle evlenmeyi asla istemedim ben! Bir çocuk sahibi olmayı da istemedim! Ben evimde mutluydum! Bu çocuğu doğurmamın hatası sensin!"
"Ben miyim?! Kendine sorgulamak konusunda hiçbir fikrin yok değil mi?!"
Seungmin bedenini kontrol edemiyordu. Sadece sahneyi izlemekle kalıyor. Küçük Seungmin'in korkmasını hissediyordu. Kendisi de korkuyordu aslında kendiside bu ortamdan korkuyordu. Bu evden, bu kişilerden. Bir an önce gitmek istiyordu buradan.
"Neden sadece düzgün davranmıyorsun?"
"İstemiyorum! Ben ikiniz için hiçbir şey yapmak istemiyorum! Hayatımı mahveden kişileri istemiyorum ben!"
"Hayatını böyle bir şekilde mahveden sensin! Hatta biz senin bahane olarak kullandığın şeyleriz. Üniversiteden sonra çalışabilirdin! Seni isteyen bir şirket olmadığında bize patladın. Buna rağmen seni evimden atmadım. Sen açgözlü birisin sadece. Şimdi de benden boşanabilirsin! Yapmıyorsun. Açgözlüsün!"
Seungmin burnunu çeke çeke dururken babası salondan çıktı ve elinde bir kağıt ile geri geldi.
"Hadi oku ve imzala! Madem ikimizden de bu kadar nefret ediyorsun oku ve imzala!"
Kadın çıldırmış gibi adamın üzerine atlarken Seungmin bağırdı o küçük bedeniyle.
"Anne yapma lütfen!"
"Seungmin!"
"Yapma!"
Nefes nefese uyanan Seungmin ağlayarak annesinin çeketini tuttu.
"Geçti meleğim."
Seungmin burnunu çeke çeke ağlarken annesi ona sarıldı.
"Seungmin geçti meleğim. İyisin tamam mı?"
Seungmin birkaç dakika sonra sakinleşirken annesi onun yüzüne baktı.
"Anne ben bir daha o evi görmek istemiyorum. Anne ben bir daha o kadının yüzünü hatırlamak istemiyorum."
"Biliyorum. Bana bak meleğim. Biliyorum."
O sırada daha yeni fark edilen babası ile ona doğru baktı.
"Baba?"
"Annen geldiğinden beri burdayım."
Seungmin'in yanına doğru ilerleyip onun yatağına oturdu.
"Yuna bizi yanlız bırakır mısın bebeğim?"
"Çok yormayın o ağzınızı."
Bayan Kim odadan çıkınca Bay Kim yüzünü oğluna döndürdü.
"Bilir misin benden her zaman bir seyler saklamaya çalışırdın. Her zaman beceriksizdin bu konuda. Şuanda öylesin. Orta okulun ilk başlarında birine aşıktın. Bunu biliyordum. Hatta sırf bu yüzden ben arabadan inmeden yanımda oluyordun."
Seungmin anlamaz ve şaşkın gözleri ile babasına bakıyordu. Gizlemek için çok uğramıştı oysaki. O zamanlar babasını okula sokmamak için her şeyi yapıyordu.
"Erkeklerden hoşlandığını o zamanlar fark ettim. Bizden çekinmenin sebebini de biliyorum. Bu konuda benim de annenin de sorun çıkarmayacağını bilmeni istiyorum."
"Baba yine uzun konuşuyorsun. Anlamadığımı biliyorsun."
"Tamam tamam. Sadece birinden hoşlanıyorsan söyleyebilirsin. Biriyle sevgiliysen söyleyebilirsin."
"Yok baba."
"Emin misin?"
"Eminim de bir anda gece gece niye bunu konuştuk biz?"
"Canım sıkıldı."
"Baba ya! Gecenin ikisi saat. Cidden mi?"
"Boş yapmayı seviyorum ne diyebilirim ki? Ayrıca birazda olsun rahatlayabilmen için konuşmak istedim. Başka şeylerden konuşmanın sana daha iyi geldiğini biliyorum."
"Baba ya!"
Seungmin babasına sarıldıktan sonra geri geri adım attı.
"Sizi çok seviyorum."
"Bizde seni meleğim."
Bay Kim odadan çıkarken iyi geceler deyip ışıkları kapattı.
O gün Seungmin yine her zamanki gibi sabaha kadar ayakta kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
N/S ♧ Hyunsung
FanfictionO sırada da Minho, Felix ile birlikte içeri girdi. Hyunjin onların girdiğini görünce görüşürüz diyip kalkıcaktı ki Minho tam karşısında durdu. "Amacın ne?" "Efendim?" "Amacın ne? Bir ay boyunca Jisung ile yanyana olmanıza rağmen hiç konuşmayıp şimdi...