20

233 36 70
                                    

Merhaba! 

Ben bölümü sonunda bitirdim de..... 

İki kez kontrolden sonra hemen yayımlamak istedim çünkü iki haftayı geçkin bir süredir bekletiyorum ve sinir oluyorum bu yüzden kendime. 

Şu anda toplamda 35 bin kelime kadar yazıp okumuşuz sdjfkjsdbf nereden bakarsanız kitabın yarısını bitirdik bence. Bölümler taslak olarak hazır, sadece yazıyorum ama maalesef sadece yazmadığım için uzun sürüyor :( o yüzden bir sonraki bölüm için de yine bu şekilde bekleyebiliriz çünkü önümde zorlu bir süreç var ve ben de artık onu bitirmek istiyorum. Ondan sonra ilk işim bu kitabı bitirmek olacak ama. O yüzden de çok heyecanlıyım ^^

Kitabı buraya kadar okumaya devam eden, yeni bölüm bekleyen, beni yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ederim 😭😭😭 başka ne diyebilirim bilmiyorum gerçekten, hiç alışık değilim böyle şeylere ksdbfksjbdf

Keyifli okumalarınız olsun, umarım beğenirsiniz *-*

***

Annemin ergenliğini düşündüğüm bölüm

Keşke benden bir beş tane daha olsaydı. Her birisi, hayatımın farklı bir sorumluluğunu üstlenseydi ve öylece geçinip gitseydik. Mesela biri YGS'ye çalışsaydı, diğeri LYS'ye* başlasaydı, bir diğeri diyet yapsaydı, bir diğeri sosyal ilişkilerimle ilgilenseydi, diğeri aynı yanlışları bir daha yapmamak ve güzel anılarla motive olmak için hatıra depolasaydı ve ben de yemek yeseydim.

Benim annem çok güzel yemek yapardı. Böyle hayatımın bir kısmını onun yemeklerini yiyerek geçirsem hiç şikâyet etmezdim ama işte yemek yerken genelde onunla birlikte olurdum ve bu birliktelik, ilk birkaç yudum ve lokmada sorun olmasa da ilerleyen zamanlarda acı verebiliyordu.

Annem beni eleştirir dururdu.

Çorbama doğru eğilmemem gerekiyordu; yemeğimi yavaş ve dik durarak yemeliydim -ayrıca dik durmayı her zaman yapmalıydım ki kambur olmayayım.

Annem hep der, dik dur; annem hiç demez, neden dik durmuyorsun?

Ayrıca az yemeliydim ve ekmeği bırakmalıydım. Yemek kaçmıyordu ve bittiği de yoktu; yeniden acıkırsam istediğim zaman mutfağa girip atıştırabilirdim. Hızlı yersem doyduğumu anlayamazdım ve biraz daha kilo alırsam yürüyemeyecek raddeye gelecektim. Sağlık sorunlarına girmek bile istemiyordu, aklımı başıma almalıydım. Ders çalışmalı, üniversiteye gitmeli, bir iş sahibi olmalı ve kilo vermeliydim.

İşte benden beş tane daha olsaydı hem annemi hem de kendimi memnun edebilirdim.

Yapamıyordum ama.

Tek başımaydım.

Kendimi önümde açık olan test sayfasına verdim yeniden. Aşağıdakilerden hangisinde bir yazım yanlışı yoktur?

Şıklarda bir sürü kelime vardı. Beş farklı cümlede toplamda elli yedi kelime vardı. Birbirine bağlı anlam barındıran kelimelerden hepsinin de doğru yazıldığı cümleyi seçecektim.

Diğerlerinin bir önemi yoktu.

Önümde iki yüz elli sayfalık bir soru bankası vardı. İçerisinde binlerce belki on binlerce kelime vardı. Hepsini okuyordum, anlıyordum ve bazısını talebe göre işaretliyordum. Hepsi bitecekti, tüm soruları görecek ve böylece insanları memnun etmemi sağlayacak birkaç saatlik sınavda pratik hâline getirdiğim çözümlerle doğru cevaplara ulaşacaktım. Tüm bu ağırlığın ve zamanın olayı buydu ve ben, oturdum, elimdeki uçlu kalemi kitabın üstüne koydum, çenemi sayfaya yaslayarak kitabın içindeki tüm kelimelere üzüldüm.

Arılar ve ErkeklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin