GECE KIZI

12.3K 366 442
                                    

Merhaba arkadaşlar, yeni bir kurguyla karşınızdayım ve aslına bakarsanız bu kitabın konusu, kitaplarım arasında içime en çok sinen oldu. Ben çok sevdim umarım sizde seversiniz. Çok uzatmadan başlayayım

🖇

Polis sirenleri her yerdeydi, daha elinde ki kanın sıcaklığı gitmeden polisler etrafını sarmıştı. Bu işte bir terslik vardı. O hata yapmazdı, yapamazdı.

Elinde ki bıçağın yavaşça şekilli ve uzun parmaklarının arasından kaydığını hissediyordu ama bir tepki veremiyordu. Kırmızı ve mavi ışıklar terden yüzünün her yerine yapışan saçlarının altından tenini aydınlatıyordu. Buz mavisi gözleri olduğu yerde polislere bakıyordu, bedeni gibi onlarda donmuştu.

O yakalanmıştı. Her cinayeti kusursuzca işlediğine o kadar emindi ki şuan bu an ve olanlar ona bir rüya- ah hayır, bir kabus gibi geliyordu.

Göğsü bedeninin diğer kalan yerlerine rağmen hızlıca inip kalkıyordu, nefes alamıyor gibiydi ve göğsü bu hisse karşılık inatla inip kalkmaya devam ediyordu.

"Hareket etme ve ellerini iki yanında havaya kaldır!"

Arabaların arkasında duran silahlı polislerden biri ona hitaben söylediği şeyi duymuştu ama uygulayamıyordu. Ona emir verilmesi bu dünyada nefret ettiği en büyük şeydi.

"Dediğimi yap ve ellerini havaya kaldır!"

Polis tekrardan konuştuğunda bu daha da sinirini bozdu. Olduğu yerde hareket edemezken polisin ısrarla söylediği emirden dolayı siniri bozuldu. Şuan karşısında ki herkesi öldürmek istiyordu, ona emir verdikleri için hepsini öldürmek, bu dünyada onlara ait birşey bırakmadan hepsini yok etmek istiyordu.

Bırak ellerini kaldırmayı, başı yavaşça öne doğru düştü. Göz bebekleri titriyordu, hissediyordu.

"Komutanım adam hareket etmiyor gidelim mi?" Sesleri duyuyordu, kendinden bahsediyordu.

"Dikkatlice gidin, üzerinde birşey olmadığına emin olun."

Hayır üzerinde birşey yoktu; üzerinde, arkasında, önünde, sağında. Sadece solunda öldürdüğü adamın kanlar içinde ki cesedi ve kanlı bıçağı vardı.

Nefes alış verişleri sıklaşıyordu, omuzları düşüyordu, zarzor ayakta duruyordu. Dizlerini hafifçe kırıp ellerini dizlerine koydu. Hayır, yaptığı şeyin ağırlığı yüzünden değildi yakalanmanın verdiği bir ağırlık vardı omuzlarında. O yakalanmazdı.

Yaklaşan polis adımlarını duyuyordu, içinde ki öldürme arzusu ve gururu ufak ufak canını acıtıyordu.

"Kalk!" Diyordu

"Kalk ve duruşunu düzelt, sen hiçbir şey yapmadın!" Diyordu.

Evet birşey yapmamıştı sadece öldürmesi gereken bir adamı öldürmüştü. Her zaman ki gibi olacaktı; öldürecek, iz bırakmadan oradan ayrılacak ve evine gidip sütünü içip uyuyacaktı. Evet süt.

Onun tek sevdiği içecek: Süt.

"Kalk seni korkak!" Diye bağırdı gururu.

GECENİN AY MAVİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin