Şarkılar:
Sam Tinnesz-Play With Fire, Lalfizu-Hikaye, Sofia-Alvaro Soler, Çağan Şengül-Çok yazıkÖlüyordu, ölüyordum, ölüyorduk. Meğerse kan denen sıvı lavlardan daha sıcak olabiliyormuş.
Hayatım boyunca çoğu şeyi umursamamıştım: ilaçlarımı içmediğimde Afra bana kızardı, umursamazdım. Tedavimden kaçtığımda doktorum beni uyarırdı, umursamazdım. Yemek yemem konusunda insanlar bana laflar söylerlerdi, umursamazdım.
Ama şuan Alen karşımda bana hayal kırıklığıyla bakıyordu ve umursuyordum. Sırtımın dönük olduğu o üç insanı umursamıyordum çünkü şuan umursamadığım Alen'in bana karşı düşüncekeriydi.
"Bay Barça, alalım mı ikisini de?" Diyen ajanın sesi bakışmamızı böldüğünde Devin'in kahkahasını işittim.
"Sanırım oyunlarının bu kadar çabuk biteceğini düşünememişlerdi. Kıyamam." Yapmacık şekilde sesini üzgün tona soktuğunda Alen gözlerim haricinde hiçbir yere bakmıyordu.
Omuzlarında ki ellerim tişörtünü sıktığında dudağının sol tarafı belli belirsiz yükseldi ve bakışlarında kurnaz bir ifade oldu. Gece mavisi gözlerinde ki hayal kırıklığı silinirken buz mavisi olan gözleri bana göz kırptı ve arkamda ki insanlara baktı.
Ben az önce yaptığı şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırken Alen'in gözlerine baktım. Evet korkuyordu ama kesinlikle planı vardı. Hayatını mahveden adamdan korkuyordu, ama onların buraya geleceğini biliyordu ve bir planı vardı. Gözlerinde ki korkuyu mükemmel bir oyunculukla sürdürüyordu benim ise gözlerim de şaşkınlıktan başka bir şey yoktu.
Alen başını dona kalmış gibi iki yana sallayıp korku dolu sesiyle "Bitmiş olamaz." Dediğinde önümde ki duvara baktım. Alen'in gece mavisi gözlerinde ki hayal kırıklığı belki gerçekti, içinde ki çocuk kişiliği Alen'in planından belki de bihaberdi ama Alen bana hayal kırıklığıyla bakmıyordu. Bir planı vardı.
Hayatını mahveden kişiyi insan karşısında gördüğünde bir planı olsa bile korkarak bakardı, veya öyle gösterirdi insanlara. Alen Barça'nın hayal kırıklığı bir yanlış anlaşılmadan oluşurken korkusu sadece sinema salonunda oynanan filmde bir sahneydi.
"Bitti oğlum, bitti. Hadi benimle gel." Kayhan Barça bunu dediğinde Alen bacağımda ki elini onlar görmediği şekilde gevşetti ve beni rahatlatmak istermiş gibi hareket ettirdi.
Gözümün ucuyla tekrardan ona baktığımda dudakları aralanmıştı. Gözlerinde ki korkunun arkasında ki kurnaz ve ortaya çıkmak için bekleyen tarafını ise daha yeni fark etmiştim.
Kucağımda ki cropumu tekrardan üzerime giyip iplerini bağladığımda deri ceketi de kollarımdan geçirdim. Midemde bulunan alkol başımı ağrıtmaya ve uykumu getirmeye başlamıştı.
"Bay Barça siz sabırlı olabilirsiniz," diyen Devin'in sesini duyduğumda Alen bunu bekliyormuş gibi burnundan sadece benim fark edebileceğim küçümseyici bir nefes verdi. Bacağımda hareket eden eli durdu, bakışlarım eline döndü. Üç parmağı bacağımın üzerindeydi. Diğer eli kemerinin tokasına gittiğinde ellerini sadece ben görebiliyordum. İki parmağı bacağımın üzerindeydi.
"Ama ben değilim," bir.
"Seni mahvedeceğim Alen Barça." Sıfır.
Devin bunu dediği an Alen bir elini başımın arkasına koyup bizi yatırdı ve kemer tokası gibi duran düğmeye bastı. Patlayan silah sesleri her yeri doldurdu, yere düşen beden sesleri de silah seslerinin hemen ardından gelirken Alen bizi masanın altına çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AY MAVİSİ
Teen Fictionİşlediği bir cinayetinde yakalanan Alen Barça'nın hapishaneye girmesi beklenirken akıl sağlığı yerinde olmadığı ortaya çıkar. Bunun üzerine hapishane yerine akıl hastanesine kaldırılır ve orda tedavi görmeye başlar. Herşeyden habersiz gittiği akıl...