Şarkılar:
Seksendört-Kendime yalan söyledim, Anıl Emre Daldal-S., The Weekend-Call out my name, Pierce the veil Kellin Quinn-King for a day, The Weekend- The HillsBazen istesek te, ne yapsak ta zihnimizde ki sesin gerçeklerini susturamayız.
1 gün sonra Alen'in ağzından
Belki de insana en güzel zamanlarını yaşatan da, en fazla acıyı çektiren şey de anılardı. Bu cehennem gibi dünyada güzelliklerin arka kısmında saklanan zehir biriktiriyorlardı onlarda, diğer herşey gibi.
Hiçbir şey dümdüz saf güzellik veya saf iyilikten oluşamazdı, ben bu dünyadan bunu öğrenmiştim. Anne sevgisi güzeldir, güzel anılar verir size ama arkasında ileride size acı verecek şeyler hazırlanıyordu. Aslında öğrenirsiniz ki herşey o arkada ki kötülükte bitiyormuş.
Baba sevgisi bende yarın yamalak olsa da en düşkün olduğum şeylerdendi, hep güzel anılar biriktirdi bana bu sevgi ama hepsi arkada ki o kötülük içinmiş. Bu gerçek ise insanın canını en çok yakan şeydi belki de.
Kardeş sevgisi. Benim kardeşim bildiğim kadarıyla yoktu, abim vardı. Onunla her şey çok güzeldi. Hatta bu dünyada, o çocuk yaşımda bile inandığım ve güvendiğim tek şey olabilirdi ama o da aslında beni zehirlemek için an kolluyormuş. Bu hayatta zaten en güvendiğiniz şeyler size asıl darbeyi vuranlardır.
Duygular? Onlar nedir ben bilmem, sadece birkaç hissi ve insanların o hislere taktıkları isimleri bilirim. Belki de duygu buna deniyordur, bilmiyorum. Bedenim yeterince zehirlendikten sonra ruhumu sakladım ben kendi içime, o zehirlenen çocuğu içimde sakladım ve büyüttüm. Onu hayata geri döndürdüm ve onun varlığını bu yaşıma kadar canımdan çok sevdiğim üç dostum dışında sadece bir kişiye söyledim, ve o içimde büyüttüğüm çocuğun varlığını gidip diğer insanlara söyledi.
Ben ona güvenmiştim, her şeyi planlamıştım, kimse birşey anlamayacaktı, zaten anlayacak olsaydı şuana kadar anlardı ama ben o çocuğu kimseye göstermediğim için kimse anlamadı. Sadece ona söyledim, ona güvendim ve söyledim ama o bana hayal kırıklığı yaşattı. Onu benden alacak insanlara gidip; içimde iyileştirip, büyüttüğüm, sakladığım ve her şeyden sakınıp yetiştirdiğim masum çocuğun varlığını söyledi. En güvendiğim kişi meğerse en güvenilmez kişiymiş.
"Her neyse." Dedim iç çekerek ve elimde ki şişeyi, diğer boş şişelerin yanına attım. Kendimi sırt üstü soğuk yorganın üzerine attım. Gözlerimin ölü bir mavisi olduğunu söylemişti Borga, şaka amaçlı dese de. Peki o bu ölü mavinin neresine tutulmuştu, içimde ki çocuğun gözleri acaba eskisi gibi parlıyormuydu? Ya da eski maviliğini koruyor muydu?
"Hay lanet!" Diyerek ellerimle gözlerimi kapattığımda derin bir nefes aldım ve kollarımı havaya kaldırıp iyileşmekte olan yaralara baktım. Ve onların üzerinde ki renkli yıldızlara. Her saat başı yeniliyordu içimde ki çocuk bu yıldızları, olur da renkleri gider ve o yıldızlar sönüp yaralar ortaya çıkar diye.
Bir notunda
"Çok korkuyorum Alen, tekrardan yaralarımızın ortaya çıkmasından ve katil diye anılmaktan çok korkuyorum. Bu yıldızlar bizi parlatıyor. Biraz da olsa bizi, seni bir çocuk gibi gösteriyor."
Yazmıştı bana. Bu konuda bu kadar hassas olduğunu düşünememiştim, o yüzden hiçbir yıldıza dokunmuyordum ama bana o kızı hatırlatıyorlardı.
Oflayarak dikleştim yatakta ve ayağa kalktım, biraz temiz hava almak lazımdı. Kapşonumu üzerime geçirdim ve bahçeye çıktım.
Geceyi bulutlar kapamıştı, ne bir yıldız ne de ay görünüyordu ama ışıkları hâlâ dünyaya varıyordu. Hava giderek soğuyordu, bu etrafın sessizleşmesine neden oluyordu. İnsanlar havalar soğudukça evlere çekilmeye başlarlar, dışarı çıkmaz olurlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AY MAVİSİ
Teen Fictionİşlediği bir cinayetinde yakalanan Alen Barça'nın hapishaneye girmesi beklenirken akıl sağlığı yerinde olmadığı ortaya çıkar. Bunun üzerine hapishane yerine akıl hastanesine kaldırılır ve orda tedavi görmeye başlar. Herşeyden habersiz gittiği akıl...