Normal insanlar bir ağrısını geçirmek için ilaç içerken benim ilacım onun dudaklarındaydı.
Yüzüme gülerek söylediği şeyle kalbim resmen dışarı fırlamıştı. O yemekhanede yaşanan olayı, benim inlememi duymuştu bu da demek oluyordu ki o ilaç onu etkisiz hale getiriyordu ama hâlâ etrafta ki sesleri duyuyordu.
Ellerimle ceketinin kol kısımlarını avuç içime alarak sıktığımda yüzünde arsızca bir sırıtma oluştu.
"Benim gece kızıma zarar vermelerine engel olamadım," yüzünde ki ifadeye rağmen sesi biraz kırgın çıkmıştı. "Ama acısını geçirdim." Dediğinde kocaman bir gülümseme oluştu yüzümde. Bana değer veriyordu ve bunu hissettiriyordu. Bana zarar gelmesini önleyemediği için kendini sorumlu tutuyordu ama öperek acısını dindirdiği gerçeğiyle kendini avutuyordu.
Ay mavisi gözleri öyle güzel bakıyordu ki kendinden emin tavrıyla ulaşılmaz duruyordu, ki öyleydiydi zaten. Ben istesem ona ulaşamaz, ulaşmayı bırak yaklaşamazdım bile ama o bana ulaşmıştı. Bana ulaşmıştı ve yakınlaşıyordu. Bundan rahatsız değildim aksine hoşuma gidiyordu çünkü onun herkesin yanında takındığı tarafından farklı bir tarafını görüyordum ve bu da benim istediğimdi.
Ben Alen Barça'nın içini merak ediyorum.
"Güldüğüne göre hoşuna gitti?" Arsızca yüzüme yaklaştı. Yaklaştığı an ellerim yatağının yorganını sıkarken gözlerim kocaman açılmıştı. Konuşamıyordum sanki dilim tutulmuştu ama konuşmama da gerek yoktu. Sanki içimi okuyor, düşüncelerimi duyuyordu ve bu ona yetiyordu.
Yutkundum ve içten dudağımı ısırdım. Ay mavisiydi gözleri, açık mavi değildi. Gözlerinin açık mavi hali bile büyüleyiciydi sanki gece mavisi gibiydi, gözlerinin içinde ki parlaklık ta gök yüzünde ki yıldızlardı.
Alen gök yüzü gibiydi.
"Gözlerin," ağzımdan kaçırdığım kelimeyle gözlerimi kırpıştırıp yeniden yutkundum. O da afallamış olmalı ki gözleri donuklaşmıştı. "Gözlerim?" Dediğinde derin bir nefes aldım cidden bunu ona söylemek utanç vericiydi.
"Çok, fazla," Doğru kelimeyi bulamıyordum. "Büyüleyici." Dediğim şeyle geriye çekildi ve sırıtmaya devam etti. Benim sıradan gözlerim onun gözlerinin güzelliğiyle büyülenirken kaşlarını çattı.
"Her insanın göz rengi farklıdır, kendi gözlerine sıradan demeyi bırak çünkü dünyada eşi benzeri yok onların!"
Kızmıştı ama benim kendimi sıradan görmemden dolayı kızmıştı. Kendimi küçük ve sıradan görmem onu kızdırıyordu.
Gülümsedim. Çünkü söylediği her sözcük beynimin içinde yankılanıyordu. Hayalimde bile utanarak kendimi yanyana düşündüğüm adam şimdi karşıma geçmiş kendimi sıradan gördüğüm için bana kızıyordu.
"Ama benim gözlerim senin ki kadar güzel değil." Dedim gözlerimi kaçırarak. Bu dediğim onu daha çok kızdırmış olmalı ki burnundan tahammülsüzce bir nefes verdi.
"Beni dinle gece kızı," dedi sinirli sesi ve bir nefes aldı. "Senin gözlerin hayatımda gördüğüm en derin, en koyu, en gizemli gözler. Fark ettin mi bilmiyorum ama gözünün çevresinde ve göz bebeğinin etrafında hardal renginde ince ince çizgiler var. Baktıkça bakasım gelen, sevdiğim bir şeye çirkin deme hakkına sahip değilsin, o yüzden sus!"
Gözlerimi kırpıştırdığımda yorganı sıkan ellerimi biraz gevşettim. Dediği çizgileri şuana kadar hiç fark etmemiştim, kendime aynada çok bakmazdım. Eskiden çok severdim ama şimdi bakmaya dayanamıyordum; her baktığımda eskiden daha güzel, daha sağlıklı olduğum aklıma geliyordu ve üzülüyordum. Hiçbir zaman kendimi en ufak ayrıntılarımı görecek kadar incelememiştim ama o yapmıştı, gözlerimde ki çizgileri fark edecek kadar incelemişti gözlerimi.
![](https://img.wattpad.com/cover/334731132-288-k413611.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AY MAVİSİ
Jugendliteraturİşlediği bir cinayetinde yakalanan Alen Barça'nın hapishaneye girmesi beklenirken akıl sağlığı yerinde olmadığı ortaya çıkar. Bunun üzerine hapishane yerine akıl hastanesine kaldırılır ve orda tedavi görmeye başlar. Herşeyden habersiz gittiği akıl...