Şarkılar:
GEazy, Halsey- Him and I, Isabel LaRosa- I'm yours, maNga-Dursun Zamanİnsan bazen her iki tarafına da söz geçiremez. Bu iki taraf kimi zaman kalp ve beyin, kimi zaman da ruhun iki yanı olur.
İki hafta. Alen gittiğinden beri, ülkenin onu aramaya başlamasından beri, benim ise iki tarafa bölünmemin üzerinden tam tamına iki hafta geçmişti.
Özlemek ve nefret arasındaydım bu sürecin en başından beri. Beynim gidişini kabullenirken, kalbimin bir kısmı hâlâ keder içindeydi. Bu keder Aleni rüyalarımda görmeme, sesinin kulaklarımda çınlamasına, en küçük anıda dejavu yaşamama sebep olurken beynim tam tersiydi: Onun gidişini kanulleniyordu, ondan beni bıraktığı için bir yandan nefret duyarken bir yandan da onu unutmaya çalışıyordu. Ama nafile.
Alenle olan hatıraları unutmak bir yana dursun, Alenle olmayan herşeyi yavaş yavaş kaybediyordum. Bazen bu unutkanlık olarak karşıma çıkıyor ve sonradan hatırlıyordum ama çoğu tamamen bir kayıptı. Annemle ve Alenle olan hiçbir hatıralara hiçbir şey olmuyordu ve bu da hem beynime hem de kalbime zarar vermekten başka bir işe yaramıyordu.
"Sanırım ruhumun acı çekmesini istiyor Tanrı."
Düşündüğüm düşüncelerden sıyrılarak karşımda ki koltukta oturan psikoloğum Bala hanıma bunu söylemiştin sadece.
Saatler sonra dediğim tek cümle Bala hanımın dikkatini çekmişti. Bu yüzden olmalıydı ki koltukta öne doğru kayarak bana yaklaştı ve büyük bir ilgiyle bana baktı, ben ise hâlâ ayaklarımdan gözlerimi çekmiyordum.
"Neden böyle düşünüyorsun Liyan?" Bu sorunun cevabını aslında kendi de biliyordu, bundan emindim.
Dudağımı büzüp kafamı 'bilmem' dermiş gibi hareket ettirdiğimde birbirine kenetlediğim ellerimle oynamaya başladım. "Baksanıza," diyerek başladım ve baş parmaklarımı sanki bir makara sarıyormuş gibi hareket ettirmeye başladım. "Kimi sevsem elimden alıyor, benim birini sevmeye hakkım yokmuş gibi." Hiçbir şey demedi ve benim devam etmemi bekledi.
"Hatta direk ben sevmeden elimden alıyor. Annemi ben daha küçücükken elimden aldı, Aleni ise daha tanışalı yaklaşık iki ay olduktan sonra aldı." Kabullenmek istemediğim herşeyi kendi ağzımla yüzüme vurduğumda güldüm ve parmaklarımı hareket ettirmeyi bırakıp Bala hanıma baktım.
"Sanırım cidden sevilmiyorum. Kimsenin beni sevmesine izin vermiyor, sırf kendi sevmiyor diye."
"Peki Aleni?" Dedi direk. Bu soru beni şaşırtmıştı çünkü daha önce hiç bunu düşünmemiştim. "Sence Aleni seviyor mu?" Aklıma Devin'in dün dedikleri gelince gözlerimi kaçırdım ve arkaya doğru yaslandım.
"Tanrı kötüleri seviyor." Bu dediğim Bala hanımın ilgisini daha çok çekerken kaşlarını çattı.
"Neden öyle düşünüyorsun ki?" Meraklı bir sesle sorduğu soruyla tekrardan dudağımı 'bilmem' diyormuş gibi büzdüm.
"Mesela abisi Aldakar. Baksanıza Alen ülkede kaçak olarak saklanırken o hiçbir şey olmadan istediği herşeyi yapabiliyor."
"Aldakar Barça, sana göre kötü mü?" Dediğinde gözlerimi yere diktim. Alen bir katilken ve o bunu biliyorken Aldakar'ın temiz kalması imkansızdı.
"Evet." Dedim kendimden emin bir şekilde. "Alen'in böylesine bir katil olup onun tamamen temiz kalmasının bence imkanı yok." Gözlerimi tekrardan Bala hanıma çevirdim ve arkama, sırtımı dikleştirip yaslandım.
"Alen bu durumda iyi mi oluyor Liyan?" Başını hafifçe eğip bana doğru baktığında gözlerim ona gitti. "Evet kötü." Derken bir tarafım "Hayır değil, o buna zorlandı." Dedi diğer tarafım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN AY MAVİSİ
Ficção Adolescenteİşlediği bir cinayetinde yakalanan Alen Barça'nın hapishaneye girmesi beklenirken akıl sağlığı yerinde olmadığı ortaya çıkar. Bunun üzerine hapishane yerine akıl hastanesine kaldırılır ve orda tedavi görmeye başlar. Herşeyden habersiz gittiği akıl...