22. Bölüm

180 17 33
                                    

Marinette'in ağzından...

  Son söylediklerini duyduğumda ne yapacağımı bilemedim. İçimde büyük bir telaş başlamasına rağmen bunu dışarı yansıtmamaya çalışıyordum.

  Marinette olduğumu fark etmesi bir tehditken Uğurböceği olduğumu bilmesi her şeyi farklı bir boyuta taşırdı.

  Hawkmoth benden farklı bir ifade beklediği için bu halime şaşırmıştı. Yavaşça saçımı çözdüm ve Marinette tarzına geri getirdim. Bıyığımı da çıkardım.

  "Evet benim adım Marinette ama son bahsettiğinizden bir şey anlayamadım. Uğurböceği olduğumdan mı şüpheleniyorsunuz? Aslında itiraf etmek isterim ki Agreste Malikanesine gitme sebebim sadece bir iddiadan ibaretti ve belki de biraz Adrian'la alakalı."

  Açıklamamla beraber kafası karışmış gibiydi. Üstünlük kurmaya başladığımı düşünerek devam ettim:

  "Arkadaşlarımla aramda bir şey ama bunu gizli yapacağım için kötü hissediyordum ve bunu Bay Agreste'e daha sonrasında söylemeyi planlanmıştım. Bir anda böyle garip bir odada uyanıp sonrasında Hawkmoth'la karşılaşmak aklımın ucundan bile geçmezdi. Az önce söylediğin cümleye kadar burda olmam bana tamamen saçma geliyordu. Uğurböceği olduğumu zannettiğini öğrenince taşlar yerine oturdu. Basit bir iddianın buralara gelebileceğini kim bilebilirdi! "

  Hawkmoth birkaç saniye yalan söyleyip söylemediğimi anlamak istercesine yüzümü inceledi. Sonrasında yine anlayamadığım bir ifadeye büründü.

  "Hayır! Senin Uğurböceği olduğunu biliyorum. Her ne kadar herhangi bir ipucu elde edemesemde bütün oklar seni gösteriyor."

  Sözünü keserek konuştum:

  "Nasıl bir ipucu elde edebilirsin ki?"

  "Son zamanlarda Uğurböceği olabileceğinden şüpheleniyordum. Bazı tesadüfler sonucu diyelim. Herneyse, burda hazırlıksız yakalandığını varsayarsak -buraya ne amaçla geldiğini bilmesemde- evinde mucizeyle alakalı bir şeyler bulabileceğimi umuyordum. Sonuçta artık gardiyansın. Her tarafı aramama rağmen hiçbir şey bulamadım."

  Bana biraz öfkeyle bakarak devam etti:

  "Bunu nasıl yaptığını bilmiyorum! Ayrıca kimliğimi çözmüş olduğunu zannediyorum. Hala kimliğini saklamaya çalışmayacaksan konuşabiliriz. Saklanmanın bir anlamı yok her şey ortada."

  Sonuna kadar bu rolü oynamaya kararlıydım. Evimdeki bütün belgeleri saklamam işe yaramıştı. Yine de odamın aranması fikri hala beni ürkütüyordu.

  Söylediklerini anlamaya çalışıyormuş izlenimi yarattım. Kafam karışmış gibi görünmeliydim.

  "Ben hiçbir şey anlamıyorum. Gardiyan, kimlikler... Senin kimliğini nasıl bilebilirim?"

  Kafamı tuttum, rolü oynamaya devam ediyordum.

  "Zaten başım da ağrıyor ve son yaşadıklarımı pek hatırlamıyorum bile. Gabriel Agreste'in odasına girmiştim son anımda böyleydi. Bütün bunların seninle ne alakası olabilir?"

  "Nasıl yani gizli yerime indin, beni görmemen imkansız! Şimdi hiçbir şey hatırlamadığını mı söylüyorsun!?"

  "Gizli yerin mi? Burası senin gizli yerin mi? Yani kötü işlerini yaptığın yer."

  Siniri bozulmuşçasına güldü. Nefes verip yuvarlak alanda sıkıntılı bir şekilde yürüdü. Sonra çıktığı yer olduğunu zannettiğim noktada durdu. Son bir kez bana baktı. Açılan delikten aşağı ineceğini fark ettiğimde telaşlandım. Nereye gidiyordu?

Her Şey Yoluna Girecek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin