18 - seni izlemeyi seviyorum

819 141 81
                                    

"Gülmesene, canın acıyacak." evet, eve gitmek yerine okula geri dönmüştük çünkü ben Yoongi'nin yüzündeki yaralara dayanamayıp pansuman yapmak istemiştim. Israrlarıma dayanamayıp geri gelmişti.

Jun'dan ciddi anlamda nefret ediyordum, Yoongi'ye nasıl vurabilirdi?!

Şu anda da revirdeki yatakta oturmuş, beni de açtığı bacaklarının arasına almış ve belimden tutuyordu. Bir de sürekli sırıtıp duruyordu, yüzündeki yaralar canını yakacaktı!

Dudağının kenarındaki yaraya tentürdiyot sürdüğüm pamuğu bastım. Biraz da üflerken o belimdeki tutuşunu sıkılaştırıp parlak gözlerini üzerimde gezdirmeye devam etti.

"Bakıp durma, yapamıyorum." gülüşü arttığında ofladım. Canı acıyacaktı işte.

"Seni izlemeyi seviyorum." dediğiyle yüzüm kıpkırmızı oldu, utanıyordum çok.

O zamanlar çok tatlıymışım aslında, Yoongi ne yapsa kıpkırmızı kalırdım. Nasıl kıymışlar bana anlam veremiyorum.

Sonunda bitirdiğimde ayrılmak istesem de Yoongi tutuşunu sıkılaştırarak gitmemi engelledi. "Böyle iyileşmez."

Kaşlarımı çatıp ona baktım, zaten utançtan yüzüne bakamıyordum. Biz resmen öpüşmüştük! "Düzgün yapamadım mı?" merakla sorduğumda yine güldü ve biraz daha kendine çekti beni.

"Öpersen iyileşir." ani bir telaş dalgası vücudumu bulduğunda yüzüm yanmaya başladı. Yüzü dışında her yere bakarken ellerimi omuzlarına koydum.

"Hayır- o nasıl olsun Yoongi?" kaşları çatıldı ve sahte bir ciddiyetle bana bakmaya devam etti.

"Dene de gör Jimin, yalan söylemiyorum."

Oflayarak ona baktım, aslında onu öpmeyi deli gibi istiyordum ama utanıyordum da. Fakat utancımı bir kenara bırakıp yüzüne doğru eğildim ve yara olan yerden, dudağının kenarı, hafifçe öptüm. Bununla Yoongi'nin gülümsemesi artarken gözlerini açıp tüm parlaklığıyla bana baktı.

"Seni çok özledim."

"Sana iyi gelmiyorum." gözlerimi hafif kaçırarak ve ses tonumu kısara konuştum. Bununla kaşları yeniden çatıldı ve bu sefer tüm ciddiyetle bana baktı.

"Bunu nasıl düşünebilirsin?!"

"Of," bakışlarımı kaçırmaya devam ettim. "o çocuk sana daha iyi geliyor." birkaç saniye anlamamzlıkla baktı bana. Sonra kaşları havalandı.

"Tanrı aşkına Jeongin'den mi bahsediyorsun?!" bir şey demedim çünkü tam olarak ondan bahsediyordum. "Yah, o sadece arkadaşım." bir şey demeye devam etmediğimde ayaklandı ve benimle aynı hizaya gelip çenemden hafifçe tuttu. Bununla yüzümü bana çevirdiğinde hafif eğildi ki yüzlerimiz aynı hizaya gelebilsin.

"Jeongin erkeklerden hoşlanmıyor bile." yine gözlerimi kaçırdım. Gözlerine bakmak çok zordu cidden.

"Zaten mesele senin ona aşık olmandı." çekinerek konuştuğumda sesli bir şekilde güldü ve bu ona bakmamı sağladı. Neydi bu kadar komik olan?!

Tanrım, bugün işlerim çok yoğundu. Biraz yorgun olduğumdan çabuk sinirlenebiliyorum, o yüzden bu sayfa biraz gergin olabilir.

Her neyse konuyu dağıttığım için üzgünüm, devam ediyorum.

Gülmesinin sebebini merak ederken aşık olduğum bakışlarını bana çevirdi tekrardan. "Sana bu kadar aşıkken nasıl başkasına aşık olabilirim? Farkına varır mısın artık, sana sandığından çok daha fazla aşığım."

Pekala, devam edebilseydi kalp krizinden ölebilirdim.

Fakat devam edemedi çünkü içeriye giren Hoseok hyungla benden ayrıldı. Hoseok hyungsa bakışlarını üzerimizde gezdirip "Sonunda buldum sizi." dedi.

fuck the bulliesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin