"Ona ne yaptın?" bahçedeydik, ikimizdik ve Jun'un bir elmacık kemiği mordu!
Omuz silkti. "Konuştuk." esnedi ve baktığım tarafa, Jun'a, baktı. "Ve çöp topladık."
Sinirle iç çektim. Cidden ben başına bela almasını istemedikçe o aksini yapıyordu. "O zaman yanağında neden kocaman bir morluk var?!"
Tüm umursamazlığıyla bana baktı, sanki çok normal bir şeymiş gibi tepki veriyordu ve bu gece boyunca ne olduğunun düşüncesiyle uyuyamayan beni çok geriyordu. "Onun konuşma dili bu."
Sinirlerimin daha da çok bozulduğunu hissediyordum. Başına bela almaktan başka bir şey yapmıyordu. Jun'un ne bok olduğunu sadece ben biliyordum ve...
Ve birine vururken tercihinin kesinlikle yüz olmadığını da tecrübe etmiştim.
"Kalk." kolundan tutup ayaklandığımda şaşkınlıkla bakıyordu bana. Dolmuştum, kusacak gibi hissediyordum içimdeki korku duygusuyla.
Geceden beri gözüme uyku girmemişti, Yoongi eve o gün geç gelmişti ve bana hiçbir şey söylememişti. Ne kadar sorsam da hep geçiştirmiş, konuyu dağıtmıştı.
Jun'un ona zarar verdiği düşüncesi deliye döndürdü.
"Sana vurdu mu?" okuldaki boş depoya getirdim ve titreyen sesimle konuştum. Cevabı duymaktan çok ama çok korkuyordum. Saçının teline zarar gelse kalbim parçalanırdı.
O an bir şeyden emin oldum.
Kesinlikle ona aşıktım.
Ona aşıktım ve aşkım ona zarar verirdi.
Bunun verdiği çaresizlikle yutkunamadım. Kalbime bir ağırlık çökmüştü ve bu ağırlık, gözlerimi doldurmaktan başka bir şey yapmıyordu.
Sulugöz olduğumu düşünüyorsunuz değil mi? Hem de ağlamam çok normalken.
Belki kendimi sürekli eziklediğim için de şikayet ediyorsunuz, hem de psikolojim kötüyken.
İnsanlar zaten anca yorum yaparlar, dışarıdan yorum yapmak çok kolay tabii. Olayları yaşayan benim, tüm zorluklara rağmen bugüne gelen benim. O anki psikolojimi en iyi bilen benim ve bu yüzden sürekli düşüncelerimi dile getiriyorum. Çünkü o düşünceler sürekli aklımdaydı benim.
"Söylesene, vurdu mu sana?!" bu sefer ellerim gömleğinin düğmelerine uzansa da bileklerimden tutarak engel oldu bana.
"Hayır Jimin sakin ol, bana vurabilecek kadar cesaretli değil." bilmiyordu, iki yıl boyunca ne yaşadığımdan bir haberdi.
Kendimi ondan uzaklaştırıp sulu gözlerimle çaresizce başımı iki yana salladım. "Bilmiyorsun." ellerim titredi, ben sahiden de çok kötüydüm. "Hiçbir şey bilmiyorsun."
"Biliyorum güzelim, sakin ol yalvarırım."
Güzelim.
"Güzelim deme bana."
Zarar görecek.
"Jimin-"
Zarar verecekler.
"Yaklaşma!" derin derin nefesler alsam da sakinleşemiyordum. O'ysa tüm sabrıyla bakıyordu bana. "Neden," derin nefesler. "neden vurdun ona?!"
Kesinlikle canı acıyacak.
"Neden vurdun ona Yoongi?!" sesimi yükselttiğimde derin bir nefes aldı ve kaşları çatıldı. Sinirli gözüküyordu fakat bana değildi bu siniri.
"Laf," bir adım daha attığında geriledim. "laftan anlamıyorsa şiddet," sesini yükseltti ve bir adım daha attı. "eğer ondan da anlamıyorsa öldürürüm! Gerekirse öldürürüm bile, anlıyor musun?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fuck the bullies
FanfictionBen bakmaya bile kıyamazken, sana nasıl zarar verebilirler?