Hayatımızda asla unutamayacağımız anlar olur.
Unutamayacağımız anlar ve anları oluşturanlar.
İyi veya kötü, derin izler bırakır o anlar hayatımızda. Geçmişi unutmanın mümkün olmadığını hayat bana öğretti. Bazıları unuttuğunu, tamamen yeni bir hayata başladığını düşünse de hayır; kendinizi kandırmayın lütfen. Geçmişi unutmak mümkün değil, insanlar geçmişleriyle kendileri olurlar. Bunu geçmişinden nefret eden, unutmak için çok çabalayan biri olarak söylüyorum.
Geçmişi unutmak mümkün değil ama atlatmak mümkün.
Atlattım, zordu ama başardım. Şu an bunu anlatabiliyorum çünkü artık iyiyim, daha iyi olabilmek için geçmişimi açıyorum. Bana yük olan geçmişimi başkalarına anlatarak yok ediyorum. Çünkü imkansız olan geçmişten kurtulmanın tek yolunun bu olduğuna inandırdım kendimi. Yaşadıklarımı kağıda döküp anlattığımda, bunu yapabiliyor olmak ve şu anki halimle karşılaştırıyor olmanın bana iyi geldiğini fark ediyorum çünkü.
Bu gece de hayatımın bir diğer dönüm noktası olan unutamadığım o anlardan birini kağıda döküp omuzlarımdan biraz daha yük indireceğim. Bu bana iyi geliyor ve ben bana iyi gelen şeyleri yapmam gerektiğini fark edeli çok oldu.
Hiç unutmuyorum, hava yine kapalıydı ve Yoongi herkesi spor salonuna çağırdığından beri derse bile odaklanamıyordum. Jun'la garipseyeceğim şekilde yakınlık kuruyordu, ki bir amacı olduğu çok belliydi ve bu beni daha da tedirgin ediyordu, ve dediğim gibi benimle konuşmuyordu. Tamam, konuşmamasını ben istemiştim ve bunun için ona minnettardım. Fakat Jun gibi davranmasını istememiştim. Ayrıca Jungkook da anlayamadığım bir şekilde sürekli yakınımdaydı. Yoongi ve Jungkook okulda birbirlerini tanımıyormuş gibi yapıyorlardı ve bunun nedenini de anlayamıyordum asla. Garip olansa okuldan sonra Yoongi ve Jungkook gayet samimi oluyorlardı.
Bu düşüncelere sahipken derse odaklanmamın imkansız olduğunu anladığım noktada derin bir iç çekip başımı sıraya gömdüm. Evet, son dersteydik ve ben birazdan bu cehennemden çıkıp evime gidecektim. Güzel evime, tek huzurlu olduğum yere. Ders bitene kadar uyursam da düşünmeme gerek kalmazdı, ayrıca yanımda Yoongi olduğundan kimse bir şey de yapamazdı. Yani rahatça uyuyabilirdim.
"Pişt," kulağıma dolan fısıldamayla irkilsem de başımı kaldırmadım çünkü Yoongi benimle konuşmaya çalışıyordu şu anda. Tabii o an onu umursamamamın onu küçük çocuklar gibi inada sürükleyeceğini anlamamıştım.
Bacağıyla bacağıma hafifçe vurduğunda yerimde kıpırdanıp uyumaya çalıştım. "Jimin-ah" Yoongi'nin fısıltısı bir kez daha kulağıma iliştiğinde sinirle kaldırdım başımı. Benimle konuşmaması gereken yerde neden kulağıma eğilip bir şeyler söylüyordu?!
Jun'a göz attığımda başını sıraya gömmüş bir vaziyette olduğunu görüp Yoongi'ye baktım. Bana sırıtarak baktığında beni yine dalgaya alıyor olduğunu anladım ve sinirle defterimi önüme aldım. Hızla bir şeyler yazarken aynı zamanda önümüzdeki çocukların da görmediğinden emin olmaya çalışıyordum.
Şu an düşündüğümde bazı hareketlerim kesinlikle abartılı geliyor olabilir ki bana da öyle geliyor. Fakat o anki psikolojimi göz önünde bulundurduğumda çok normal geliyor bu davranışlar. Nefes almaktan bile korkar hale gelmişken Yoongi'ye bir şey yapacakları ihtimali beni çıldırtıyordu.
Ne oldu? Bana seslenmemelisin, bunu konuşmuştuk.
Defterimdeki yazıyı okuduğunda tam ağzını aralıyordu bakışlarımla susturdum onu. Emin olun okulda olmasaydık elimi ağzına kapatır ve samimi bir şekilde susturdum. Önümden defteri alıp o da bir şeyler yazmaya başladığında uyuma işimin yattığını fark etmek zor değildi.
![](https://img.wattpad.com/cover/306681587-288-k291934.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fuck the bullies
FanfictionBen bakmaya bile kıyamazken, sana nasıl zarar verebilirler?