Saatlerdir tavanı izliyorum.
Canım hiçbir şey yapmak istemiyor, uyuyamıyorum. Keşke uyuyabilseydim ama uyuyamıyorum.
Daha 18 yaşındayım, daha çok küçüğüm. Bu kadarı bana fazla değil mi tanrım?
Sen neden beni sevmiyorsun?
Sen neden bana iyi davranmıyorsun?
Her şey yavaş yavaş yoluna girerken yine o yol karıştı, darmadağınık oldu ve düzelmeyi bilmiyor. Ben yine ve yine umut etmekten korkar hale geldim ve inanır mısınız, bu son umut edişim oldu. Ben bir daha umut etmedim, yalnızca bekledim.
Umutlarım yok oldu, sadece bekledim.
Yoongi'm uyuyordu, bense yanında yatmış tavanı izliyordum. Doktor bir sürü şey söyledi, aşırı araştırsam da kötü şeyleri görmeye dayanamayıp kapattım. Seokjin hyung da bakmamam gerektiğini, doktorun onlara gereken bilgiyi verdiğini söyledi.
Sanki durumun ciddiyetinin farkında değilmişim gibi.
Benim Yoongi'm hasta olmayı hak etmiyordu, benim Yoongi'me hiç yakışmıyordu hasta olmak.
Hayatı çok güzeldi onun, erken bitmesindi.
O âna dair hatırladığım en net şey neden Yoongi'nin yerine hasta olmadığını düşünmemdi. Benim gibi ezik birinin yaşaması çok da önemli değildi fakat benim Yoongi'min yaşayacağı çok güzel bir hayatı vardı.
Neden o hastaydı?
Tanrının adaletine sadece gülerim.
Yoongi'ye hasta olduğunu söylediğimizde ilk çok kavrayamasa da gülümsedi. Yüzündeki o hafif tebessümle hasta olan o olsa bile beni ayakta tutmaya çalışan da oydu. Şu süreçte onu güçlü tutacak olan ben olmalıyken bunu bana yapan yine oydu.
Kimse hak etmiyordu onu.
Yanımda bir melek gibi uyuyordu ve ben ona bakmaya bile kıyamıyordum. İyileşecekti, iyileşecekti eminim fakat acı çektiğini bilmek yüreğimi dağlıyordu.
"Jimin-ah" uykulu sesini duymamla izlediğim tavandan ayırdım bakışlarımı ve ona baktım. Ağlamıyordum, ben ağlarsam kim gülecekti? Ben ağlarsam Yoongi'ye kim iyi gelecekti?
"Neden sarılmıyoruz?" bana doğru dönüp yastığına sokuldu ve uykulu haliyle sordu.
"Sarılalım." gülümsediğimde kollarını kocaman açtı ve ona sığınmama izin verdi. Kokusu çok güzeldi, dinlendiğimi hissediyordum.
Ben Yoongi'min en çok kokusunu severim.
"Öleceğimi falan düşünmüyorsundur umarım." gülerek konuştuğunda başımı göğsüne gömdüm ağlamamak adına. Her zamanki gibi olmalıydım, Yoongi iyiydi sonuçta.
"Tabii ki hayır."
"Saçlarım döküldüğünde beni terk edecek misin?" kalbime bri ağırlık çöktü. Kaşlarımı çattım ve başımı hafif kaldırıp yüzüne baktım.
"Seninle dalga geçeceğim." kaşları havalandı ve dudağıma bir öpücük verdi.
"Saçın var diye hava da atarsın sen." göz devirdiğinde somurttum.
"Aslında kestirsem de yakışır gibi, güzelim sonuçta.
Güzelim sonuçta...
İlk defa kendime karşı iyi davrandım, Yoongi artık hiç üzülmesin diye.
O da fark etti bunu, yüzünde memnun bir gülüşle saçlarımdan öptü. "Benim güzelim ol."
"Senin güzelinim."