"Bana anlatmak için bu kadar bekledin mi yani?! Ben de geldiğimden beri benden bir şey saklıyorlar diye üzülüyordum, buymuş!"
Sevdiğiniz insanlardan bir şeyler saklamak zordu.
Saat sabahın bilmem kaçıydı. Okula gitmek için dördümüz de hazırlanıyorduk evimde. Taehyung dünden sonra yüz ifademi görmüş ve beni sorguya çekmişti. Sonuç olarak acınası bir ezik olduğumu ona anlatmıştım ve şimdi bizi azarlıyordu. Çok ciddi bir şekilde.
"Hadi benimle görüşmüyordun, onlara anlatmak için iki yıl bekledin mi Jimin?!" sesi, çok sinirliydi. Sesini oldukça yükseltiyordu ve bu beni korkutuyordu.
"Hayır, biz iki yıl boyunca anlamadık. Aptal gibi." Yoongi son derece ciddi bir şekilde konuştuğunda ona baktım. "Yeter, okulda yanımızda zaten. Daha fazla üstüne gitme."
Taehyung hayal kırıklığına uğramış olmalıydı. Görüşmediğimiz süreçte iyileştiğimi ve hayatımı düzene soktuğumu düşünüyordu çünkü. Fakat ben asla düzelememiştim.
"Hadi, geç kalacağız. Hem benim sana anlatmam gerekenler var biliyor musun? Hani müzik sınıfındaki şu çocuk..." Jungkook, Taehyung'un omzuna bir elini atmış ve diğer eliyle Taehyung'un keman çantasını tutup odadan çıkarmıştı.
Tabii anlattığı şeyin okulda neler yaptıkları, beni nasıl destekledikleri hakkında olduğunu o zamanlar bilmiyordum. Taehyung'un endişelenmesini istemediğinden anlatmış o gün, bunu bir gün sohbet arasındayken Taehyung söylemişti. O zaman öğrendim.
"Ezik olduğunu düşünmedi." onlar gittikten sonra oluşan sessizliği Yoongi bozdu.
"Bu ezik olduğum gerçeğini değiştirse keşke." sinirle çantamı aldığımda Yoongi derin bir iç çekti ve hızlı adımlarıma eşlik etti.
Durağa geldiğimizde Jungkook'un orada olmamasını umursamadım. Derslere zamanında gelmeyi pek umursamıyordu, büyük bir ihtimalle Taehyung'la beraber gitmişti.
Yoongi'yse çok sessizdi, ben yanında olmasaydım bir sigara içeceğine emindim. Büyük bir ihtimalle dediklerime canını sıkıyordu ve bu beni daha çok üzüyordu.
"Biliyor musun," otobüs geldi. "Jun bile senin ezik olduğunu düşünmüyor. Ezik olduğunu düşünen tek kişi sensin."
Otobüse bindi, bu sefer ilk benim binmemi beklemeden.
°°°
"Son olarak da verdiğim iki sayfa ödevi yapın. Sınav yaklaşıyor, hala ciddiyetsiz çalışanları görüyorum." o zamanlar matematik öğretmenim olan Hoseok hyung konuştuğunda tüm sınıfın göz devirişine tanıklık etmiştim.
"Jun ve Jimin de benimle geliyor. Çöp toplama etkinliği için." çöp toplamak benim için sorun değildi gerçekten. Fakat Jun'la çöp toplamak beni oldukça rahatsız edecekti.
"Ve ben." Yoongi elini kaldırarak konuştuğunda tek kaşı havada, imayla Hoseok hyunga bakıyordu. Hoseok hyungsa derin bir nefes alarak önündeki kitapları toparlamaya başladı.
"İki kişi yeterli." kitapları eline aldı. "Dediğin gibi, birilerinin çöp toplamanın küçümsenecek bir şey olmadığını öğrenmesi gerekiyor."
"Gönüllüyüm Bay Jung, engel olamazsınız." Yoongi'nin hoşuna gitmediğine emindim. Tek kaşını kaldırmış, imalı bir tavırla soruyordu.
Bize sırıtarak bakan Jun'a döndü bakışları Hoseok hyungun. Yoongi'ye meydan okur gibi bir havası vardı. Bense başıma gelecekleri anlamış, yerimde ter döküyordum.
"Öyle olsun bakalım."
Hoseok hyungun kabul etmesiyle derin bir nefes verip başımı sert bir şekilde sıraya gömdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fuck the bullies
Fiksi PenggemarBen bakmaya bile kıyamazken, sana nasıl zarar verebilirler?