19 - ben sana ne yaptım

858 138 58
                                    

"Yani artık sevgilisiniz, öyle mi?" Yoongi ve ben, suç işlemiş çocuklar gibi otururken Seokjin hyung âdeta bizi sorguya çekiyordu.

Yoongi başını olumlu anlamda salladığında içim kıpır kıpır etti. Sonunda aramız düzelmişti ve bu son zamanların en iyi hissettiren şeyi olmuştu.

Seokjin hyung okuldaki olaydan sonra beni eve götüreceği esnada Yoongi kim olduğunu sorup gitmeme engel olduğu için Seokjin hyung onu da getirdi. Tabii Yoongi Seokjin hyungun benim abim sayıldığını öğrenince biraz pişman oldu sanırım ki Seokjin hyungun sert bir tonda yaptığı sorgusundan oldukça rahatsız gibiydi.

"Hyung biz gitsek mi, yarın okul var anca yetişiriz eve." Yoongi saatine bakarak ayaklandı ve benim de elimden tutarak götürmeye çalıştı.

"Nereye?" Seokjin hyung sert tonunu bozmadan Yoongi'ye baktığında Yoongi anlamsızca bakındı.

"Eve."

"Jimin'i nereye götürüyorsun?"

"Evine." tabii ki evim Yoongi'ydi fakat somut olarak düşünecek olursak Seokjin hyunglaydım. Yoongi'nin bundan haberi yoktu tabii.

"Jimin artık burada kalıyor."

"Nasıl?" Yoongi tüm şaşkınlığıyla bana baktığında gergince gülümsedim ve alt dudağımı ısırdım. Yeni düzenim pek hoşuna gitmemiş gibiydi.

"Buraya taşındı."

"Neden?" hala şaşkındı ve kaşları havalanmıştı.

"Abisiyim onun, benimle kalıyor."

"Ama -"

"Aması falan yok, sürekli berabersiniz zaten biraz da benimle kalsın." Seokjin hyung sert bir şekilde karşı çıktığında Yoongi omuzlarını düşürerek ofladı. Bu haliyle çok tatlıydı ve onu öpesim geliyordu.

"Tek mi gideyim o zaman?" Yoongi acındırıcı bir ses tonuyla konuştu.

"Kapı orada, istersen burada da kalabilirsin. Bugünlük." Yoongi yine ofladı, burada kalamazdı tabii. Yarın okul vardı ve o hala Jun'u haşat ettiği kıyafetleriyle duruyordu.

"O zaman gidiyorum ben." Seokjin hyungdan çekinerek kolumdan tuttu ve beni çekiştirmeye başladı. "Hadi beni yolcu et."

Kapıya geldiğimizde ayakkabılarını ayağına geçirip çantasını tek omzuna taktı ve en sonunda bana baktı. Gözleri yüzümde dolaşırken içeriden Seokjin hyungun seslenmesiyle hızla dudaklarımı öpüp çekildi ve el sallayarak merdivenlerden inmeye başladı, asansör olmasına rağmen.

Bense kapının önünde donmuş, olanları algılamaya çalışıyordum.

Aşıktım ya.

°°°

"Çıkışta küçük bir işim var, sonra beraber vakit geçirelim." Yoongi öğlen yemeğimizi yerken konuştuğunda ona baktım.

Yaklaşık iki haftadır sevgiliydik ve mental açıdan öyle iyi hissediyordum ki okulda Yoongi'den gizli yapılan küçük şeyler umrumda bile olmuyordu. O bana çok ama çok iyi geliyordu.

"Kaç gündür ne işi bu?" diye sorduğumda yüzüme birkaç saniye bakıp omuz silkti. Sahiden de çıkışta sürekli bir yere gidiyor, sonrasında da yanıma geliyordu.

"Önemsiz."

"Yoongi" uyarıcı bir ses tonuyla ona baktığımda ofladı ve ağzındakini yuttu.

"Jun'u döveceğiz."

"Ne?!" yüksek sesim tüm yemekhanede yankılandığında birkaç bakışı da üzerimde hissettim fakat cidden, ne dediğinin farkında mıydı o?!

"Ne ne?" çok sakin bir ses tonuyla, sanki söylediği şey çok normalmiş gibi konuştuğunda şaşkınlığımı gizleyemedim. Resmen her gün birini dövdüğünü söylüyordu!

fuck the bulliesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin