MEDYA: OĞUZHAN
***
Çılgın küfürler üretirken kaldırım taşı bende istiyorum dercesine ayağıma takıldı. Gerçekten o takıldı, benim hiçbir suçum yok. Her gün sürü halinde o lanet yere gidip acı çekmek yetmezmiş gibi birde otobüs kaçırmak. Ah harika.
İlk dersin coğrafya olmasına şükürler ederek merdivenleri çıkıyordum ki sevgili müdür yardımcımız Zeynep hocanın "Daha erken sen git biraz daha yat." Demesiyle okkalı küfürlerimden birini daha savurdum şansıma. "Size de günaydın öğretmenim." Dedim en sevimli ifademi takınmaya çalışıp. "Sensin günaydın." Deyip popoma ufak bir şaplak atıncaya kadar her şey yolundaydı aslında. Uyku sersemi oluşuma verelim pek takmayıp yanından geçtim.
Uzun koridor gözümde daha da uzayıp, sınıf kapısı iyice uzaklaşırken her zaman ki Zehra koşuşumu yapmaya başladım. Sırt çantamın omuzlarımdan düşmesine izin verdim. Ve beklenen an. Sınıf kapısını çalmadan içeri daldığımda yoklama alıyor olmasına ve ismimin Zehra olmasına bir kez daha şükrederek duvar kenarındaki sırama oturdum. İsmim söylendiğinde "Evet." diyerek varlığımı sevgili arkadaşlarım ve hocaya kanıtlamak istercesine bağırdım. Bazı zamanlarda görünmez olduğumu düşünüyorum. Hatta belki kapıyı açmayıp içinden geçmişte olabilirim. Pek güvenemiyorum.
İlk üç ders için güzel uyku planlarım vardı aslında. Ta ki Büşra omuzu çıkarırcasına dürtene kadar. Sana da günaydın oksijen israfı bakışımı ona yollayıp "Bugün hangi derdini döküceksin önüme." Deyiverdim. "Deme öyle alınıyorum. Neyse şuan bunun kavgasını etmeyeceğim senle. Oğuzan eskisi gibi değil sanki ne biliyim eskisi gibi sevmiyor beni." Derken çantamın içinden kakaolu sütleri çıkarmaya başladı. Orada olduğundan emindir her zaman. "Oğuzan değil Büşra Oğuzhan. Siz tanışalı bir hafta oldu ayrıca ne sevmesinden bahsediyorsun. Sana karşı bir şeyler hissettiğinden bile emin değiliz." Ben bunları söylerken her zaman ki gibi kırıcı olduğumu farkettim ve oda ileri gidersen gerçekten küsücem adlı hareketini yaptı ve sütü höpürdetmeye başladı. "Kes şunu Büşra yoksa pipetinin içine tükürür zorla sana içiririm." Dedim. Beni dinlemeyip yine höpürdetmeye başladı ve bende ona katıldım. Birlikte sütlerimizi höpürdetirken bütün sınıfın susmuş bizi dinlediğini fark ettik ve aynı anda ağzımızdaki sütleri püskürterek güldük. Bunu neden yapıyorduk bilmiyorum ama her coğrafya dersinde hemen hemen aynı şey oluyordu. Susun demek varken bize öyle bakmasanız olmuyor mu öğretmenim? Hocanın bir şey söylemesini beklemeden sınıftan kendimizi kovduk ve dış kapının yanında koridorda yere oturduk.
Büşra kendimi bildim bileli tek ve gerçek dostumdu sanırım. Genelde o anlatır ben susardım. Bazen beni bana anlatırdı. O ayrı konu. Her zaman dış dünyayla arası iyi olmuştur. Benim de fena olduğum söylenemez gerçi ama Büşra ortamların aranan insanıdır. Güzelliğini bazen kıskandığım oluyor. Bunu ona söylemiyorum çünkü poposunun hafif yükselmesi durumunda onu çekemem. Kendimi ateşe atmayı kesinlikle istemem.
Oğuzan meselesine gelirsen bizim binaya Balıkesir'den yeni taşınan bir sarı. Taşınalı daha 1 ay olmasına rağmen popülatiresini konuşturmaya başladı.
Büşra geçen Pazar bize klasik yalnızlık partimizi yapmaya gelirken kapıda karşılaşmışlar. Buna karşılaşma demek başka insanların yapmış olduğu eyleme haksızlık olur ama biz yine de öyle diyelim. Elindeki markette ne varsa topladım kanka poşetiyle Oğuzanın kafasında küçük çaplı bir hasar yaratıp "Şu poşeti taşımama bir yardım et koç oğlan." Demiş. Tabi bunu çocuğun sırtına söylemiş o farklı bir olay. Oğuzan yüzünü döndüğünde Koç oğlanda kim? Kim söyledi onu dercesine sevimli bir bakış atmış ki bence bu işe yaramış Oğuzan poşetleri bizim eve taşımış, ne ara yazdıysa poşetin üzerine telefon numarasını da yazmış. Tam bir Kazanova. Sevmediğim erkek tipi. Büşra bir şekilde egosunu tatmin edecek yine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARMUT
Genel KurguYorgunum. Gelme! Dik bir yokuşsun sen, çok sigara içiyorum güzelim ben. Gelme.. Nursen Yıldırım.