İNFAZ

39 5 0
                                    

CEYL'AN ERTEM - BİLE İSTEYE

Resimdekiler sırasıyla: Zehra, Enes, Oğuzhan, Büşra, Eslem, Deniz, Çetin, Hande,Mert, Gökay

İyi okumalar.

                                                                                          ***

 Kalbim seslendi en içime. 'Dudaklarına sıçradı ilk kıvılcım bütün içini yakıp kül edecek.' Diye. Cevap verdi içim kalbime doğru. 'Kıvılcımın ateşine gidiyorum tapa tapa, yana yana. Ateşime cehennemimin içindeki cennet tanesine kavuşmaya, yana yana gidiyorum.' Dedi. Dudak büzdü kalbim. Çaresizce söylendi. 'İçin için yanıyor içim.' Ağladı içim. Kıvılcıma doğru ağladı. Söndürmesi gerekirken o küçük ateşi daha da harlandı kıvılcımlarım. Tutuşturmaya başladı kalbimi, en içimi. Dudaklarım alev alev yanarken ağladı en içim..

Dudaklarıma baskı yapan dudakları sanki tonlarca ağırlıktaydı. Ne biçim sondu bu? Neyin sonuydu? Masal mıydı bu yaşadığım. Masalı batsın. Ölsün pamuk prenses. Uyanmasın uyuyan güzel. Yem olsun kırmızı başlıklı kız kurda. Kül kedisi olarak kalsın Sindirella. Zamansızlığında kaybolsun bu Zehra..

Kıvılcımını dudağıma bıraktıktan sonra yavaşça kalktı Enes. Hızla çıktı odadan. Çıkarken kafası serçelere çarptı kimi zaman. Çıkardıkları sesler. Feryat bu. Acı acı çınladı kulağımda. Bütün gecedir gözümden düşemeyen o iki damla süzüldü yanaklarıma. İçimi yakmak için süzüldü dışıma. Biri zamanıma diğeri zamansızlığıma.

Bir süre serçelerin hareketlerini izledikten sonra onlar durgunlaştıkca içim kaynamaya başladı. Ateş cayır cayır yakmaya başladı. Ellerimden güç alıp ayağa kalktım. Yanık kokuyor muydum acaba?

Yürüdüm. Çok yürüdüm. İnsanlar yavaş yavaş sokağa dökülmeye başlamıştı. Fineas ve Förblü pijamalarımla yürüdüm. Dağınık topuzumla yürüdüm. Terliklerimle yürüdüm. İnsanlar beni anlamayan acıyan gözlerle bakarlarken ben yürüdüm. Koştum. Arkamda bıraktığım Enes'ime koştum. Kaçırdığım Enes'ime koştum. Sitenin önüne geldiğimde kalbim deli gibi atıyordu. Koşmaktan diye düşündüm. Biraz durup soluklandıktan sonra küçük adımlarla binaya doğru yürümeye başladım. Babam. Bir sürü şey söyleyecek şimdi. Gece fark etmemiş olsa bari.

"Zehra." Dedi babam. Sesi mutfaktan geliyordu. Kapının önünde onun gelmesini bekledim. Beni bu şekilde görmeyi beklemiyordu sanırım. Nasıl görünüyordum acaba? Tabiki bitik. Her zaman ki gibi. "Bu halde nereye çıktın sabah sabah? Defalarca aradım." Dedi babam. Endişeli bir şekilde gelip kolumu okşadı. Sanırım sabah çıktım zannediyor. "Kötü bir rüya gördüm baba. Sadece bu kadar. Çıkıp kendimi yakaladım ve şimdi iyiyim." Dedim. Sonrada yalancı olduğunu bariz belli eden bir gülümseme yolladım babama. Umarım üzerime gelmez. Bir süre yüzüme bakıp "Peki." Dedi babam. Merdivenlere doğru yüyürken "Kendimi iyi hissetmiyorum odamdayım." Dedim. Kendimi iyi hissetmeyecek ne vardı bilmiyorum ama korkmam gerekiyor muydu acaba? Merdivenleri çıkarken şarkı mırıldanmaya başladım.

Benzemez ardımdan kapıyı kapatmana
Benzemez ardımdan usulca el sallamana
Benzemez beni ezmene,
Yok etmene, bir kenara atmaya

Acıyacak gelince sıra infazına
Ben şu saniye umutsuzluğa direnen
Ben şu saniye cinayete kurban giden
Sen şu ömründe yürüdün mü?
Böyle sevgi dilene, dilene

Görmemeliydin beni baştan, öpmemeliydin
Görmemeliydin beni baştan, gülmemeliydin
Görmemeliydin beni baştan, gülmemeliydin
Güneşin bulutlar ardında yok oluşuna şahitlik

Çarşaflar üzerindeki bu tedirginsizlik
Seni hissediş uğruna bunca delilik,
Bile isteye yandım
Yıldızlar gökyüzündeydi, yüzün yüzümde
Ellerin elimdeydi, ne iyiydi öyle
Bir gün daha kalman uğruna bunca sefillik; hak ettim

ARMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin