DUVAR

106 25 5
                                    

MEDYA: ENES

MEHMET ERDEM - ACIYI SEVMEK OLUR MU?

***

Sigara paketinin benim bankımda ne işi vardı?

Yavaşça ilerleyip başında dikildim. Kim olduğuma bile bakmadı. Yanına oturup her zaman ki gibi duvarı izlemeye başladım. Gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum. Ama ne söylemem ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Başka zamanlarda olduğu gibi şuan da görünmez olmak istiyordum. En sonunda dayanamayıp kafamı ona çevirdiğimde ağzında bir sigara olduğunu fark ettim. Kokusunu hissetmedim mi yani? Yada otobüste sadece 15 dakika yanında durduğum çocuk beni bu kokuya alıştırmış mıydı?

Sigarasından derin bir nefes çekip birkaç saniye sonra saçlarımın arasına üfledi dumanı. Ben kendime hakim olamayıp öksürmeye başladığımda "Al işte!" deyip kafasını çevirdi. Şiirin altına eklediğim kısma bakıyordu. "Şiirimi sen mi kirlettin canavar?" Canavar mı? Bana canavar dedi. Benim nerem canavar? "Birincisi burası benim. Duvarımı bu şekilde karalayamazsın. Hadi karaladın bari şaire haksızlık etmeyip ismini yaz. Olmaz mı?" dedim ses tonuma hakim olamayıp biraz bağırarak. "Olmaz!" dedi benimle aynı ses tonunda konuşarak. "Küstah!" diye tersleyip cebimden telefonumu ve çantamın ön gözünden kulaklıklarımı çıkardım.

Başka dertlerim var benim. Birkaç saatte olsa dış dünyadan bağlantımı kesip burada kafa dinliyorum. Ama yok. Ben ne zaman şanslıydım ki şimdi olsun. Dertlerimi unutturacak başka bir dert aradığımı hiç sanmıyorum. O nedenle bu sigara paketine burada yer yok.

Kulaklıklarımı kulağıma takıp Mehmet Erdem'in acıyı sevmek olur mu? Şarkısını açtım. Kendimi şarkının ritmine verip zamansızlığımla baş başa kalmak üzereyken biri kulaklıklarımı çekti. Derdi ne anlam veremiyorum. Aramızdaki mesafeyi kapatıp yanıma geldi ve kulağımdan çektiği kulaklığı kulağına taktı. Telefonumu elimden çekip sesini açmayı da ihmal etmedi.

Belki o da benim gibiydi. Acılarını ve zamanı unutmak için buraya geliyordu. Bundan bana ne? Milyonlarca derdim var zaten benim. Başka bir acıyla örtmek istemiyorum bunca acının üzerini.

Dayanamayıp ona döndüm. Hızlı dönmüşüm sanırım kulaklık kulağından çıktı. Kulaklığımı onunla paylaştığıma inanmıyorum gerçekten. Ben paylaşmadım gerçi o zorla aldı. Ama bende geri almak için çaba göstermedim. Neyse.

"Neden buradasın?" dedim kulaklığı tekrar ona uzatırken. Bunu neden yapıyorum bilmiyorum. İsmini bile bilmiyorum. İsmi var mı onu bile bilmiyorum. Hiçbir tepki vermedi söylediğim şeye. Kulaklığı kulağından çektiğim için ters bir harekette yapmadı. Sadece elimde tuttuğum kulaklığı alıp tekrar kulağına yerleştirdi ve bankta yayılarak oturmaya başladı. Önemsemeyip bende kafamı çevirdim.

Kusursuz bir teni vardı. Sakalları yeni yeni çıkmaya başlamıştı. Mavi gözleri arada birkaç saniyeliğine üzerimde dolaşıp tekrar duvara dönüyordu. Anlayamıyordum. Neler düşündüğünü, neden burada olduğunu kestiremiyordum. Neden hala gitmediğimi de bilmiyordum. Yaklaşık 45 dakikadır buradaydım fakat hiç konuşmamıştık. Tekrar tekrar aynı şarkıyı dinleyip durduk.

Üzerinde benimkine benzeyen siyah bir tişört vardı ve altında gri kot. Tişört kusursuz boynunu ön plana çıkarıyordu. Yutkunduğunda adem elmasının hareketlerini izledim. Sanki onu izlememe zaman tanıyormuş gibiydi. Kesinlikle dönüp beni utandıracak bir şey yapmadı. Utanacağımı anlamıştı sanırım. Saçları kusursuzluğuna kusursuzluk katan bir başka özelliğiydi sanırım. Belki yataktan kalktığında sadece önüne düşen saçları kaldırmak için elleri gitmişti oraya. Onun dışında uğraşılmamış bir görüntüsü vardı. Bu onu daha da mükemmel yapıyordu sanırım.

Onu izlemeyi bırakıp önüme döndüğümde sanki bu sefer sıra ona geçmiş gibi bakmaya başladı bana. Bu içimde bir yerlerde alarm verse de bıyıklarımı yeni aldığım için biraz sakinleşmiştim.

Yaklaşık 10 dakika izledi beni. Yada ben öyle tahmin ediyorum. Sadece gözlerini üzerimde hissettim. Saate baktığımdan çoktan 19:30 olduğunu gördüm. Müziği kapatıp kulaklığımın tekini çıkardığımda kafamı ona çevirdim. Gözlerindi manayı çözemiyordum. Diğer kulaklığı çıkarıp çantamın üzerine bıraktı. Hiç bir şey söylemeden yanından kalkıp oradan uzaklaştım.

***

Eve döndüğümde dünkü gibi bir koku karşılamadı beni. Salondan gelen televizyon sesine doğru ilerlemeye başladım. Babam her zaman ki köşesine oturmuş spor haberlerini izliyordu. Salona girdiğimde en sıcak gülümsemesini bana yollayıp "Keşke zeytinleri çöpe atmak yerine camdan atsaydın bebeğim." Dedi. Ben sen nasıl babasın yaa bakışımı atıp ona yaklaşmaya başladım. Ve yanağına kocaman bir öpücük kondurup "Bir dahakine inşallah adamım." Deyip yanağından makas aldım.

Yemek için dışarı çıktığımızda babam ne istediğimi sormadan pizzacının önüne çekti arabayı. Biz birbirini iyi tanıyan iki arkadaşız sonuçta. Pizzalarımızı yedikten sonra sahilde biraz yürümeye karar verdik. Babamla uzun zamandır dışarıda vakit geçirmiyorduk. "Bu hafta sonu annene gitmeyi düşünüyor musun?" dedi babam ama bunu sanki sormak için soruyormuş gibiydi. Gitme haftasonu bir şeyler yaparız der gibi. "Bilmiyorum. Uzun zamandır gitmiyorum ona biliyorsun. Ne olursa olsun sadece biyolojik olarak da olsa benim annem. Beni istemese de onu seviyorum. Sevmek için bir nedene ihtiyacım yok ki baba. Ondan nefret etmem için bir sürü neden sunsa da önüme seviyorum." Bunları nasıl söyledim bilmiyorum ama düşünmeden ağzımdan çıkan şeylerdi. Babamın saçmalıyorsun onu nasıl hala seversin demesini o kadar çok istedim ki. Ama ağzından sadece "Haklısın." Çıktı. Bu haklısının altında neler vardı hiç bilmiyorum ve 11 senedir bunu merak ediyorum.

Hiç konuşmadan sahil boyunca yürüdük. Ben esnemeye başlayınca babam hiçbir şey söylemeden kolunu sırtıma koyarak yönlendirmeye başladı. Arabaya bindiğimizde kafamı cama koydum ve düşünmeye başladım.

Neyi ne kadar düşündüm bilmiyorum. Kendime gelmeye başladığımda yatağımda olduğumu ve ayaklarımın gıdıklandığını hissettim. Tek gözümü açıp baktığımda babam çoraplarımı çıkarıyordu. Küçük bir tebessüm yolladım ona. Gerçekten o bir adaya düşsem yanıma alacağım tek kişiydi. Bana yaklaşıp alnıma küçük bir öpücük kondurdu ve "İyi geceler meleğim." Dedi. Arkasını döndüğündeyse "Bu saat fazla havalı olmuş, onu anlamak için bir gecemi harcayacağım." Dedi ve küçük bir kahkaha atarak odamın ışığını söndürüp çıktı.

***

Alışık olmadığım gürültüler uyandırdı beni. Neydi bu?

Anne!?

ARMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin