MEDYA: ÇETİN
ALİ ATAY - EKSİK BİR ŞEY Mİ VAR?
***
İki saat kadar parkta oturduktan sonra eve gitmeye karar verdim. Ağaçların arasından geçip parkın çıkışına yöneldiğimde havaların ısındığını ve hala dondurma yemediğimi fark ettim. Çıkıştaki dondurmacıdan vişneli ve limonlu dondurmamı alıp ilerlemeye başladım.
Eve her zaman gittiğim yoldan gitmek istemedim. Bir şeyleri artık değiştirmek istiyorum. Ara sokaklara dalıp kaybolmak umrumda olmadan yürümeye başladım. Eğlenceli bir mahalleye çıktım sanırım. Harika kahkahalar geliyordu sokağın başından. Kesinlikle romanların mahallesine çıkıp onlarla birlikte sokakta göbek attığımı düşünmenizi istemem. Gerçekten öyle bir şey olmadı.
Sokağa ilerledikçe kahkahalar artmaya başladı. Yaklaştıkça kafasını yukarı dikmiş balkondaki küçük çocuğa bağıran genç adamı tanımaya başladım.
Sigara paketi?
Ve gördüklerim karşısında gözlerime inanamadım. Sigara paketi balkondaki küçük çocuğa "Kes şunu! Sana arabanın anahtarlarını at dedim Eren!" diye bağırıyordu. İsminin Eren olduğunu öğrendiğim çocukta elindeki poşetten armutları birer defa ısırıp sigara paketinin kafasına atıyordu. Bunun dışında balkonlarına ve camlarına çıkmış insanlar onları izleyip gülüyorlardı. Sigara paketinin yerinde olsam yukarı çıkıp o çocuğu döverdim. Sigara paketi en sonunda pes etmiş olacak ki "Siktir git Eren senle uğraşamam." Dedi ve yürümeye başladı.
Üzerine açık mavi bir tişört ve altına kahverengi bir şort giymişti. Ayağında benimkilerin aynı converseler olduğunu gördüm. Saçları dünkü gibi içindeki asiliği yansıtıyordu.
Cebinden bir şeyler çıkardığını gördüm. Arkasından yürüdüğüm için yüzünü göremiyordum. Birkaç saniye sonra kafasının üstünden dumanlar çıkmaya başladı. Korkmayın canım sadece sigara yakmış. Tek eliyle diğer cebinden telefonunu ve kulaklığını çıkardı. Adımlarımı hızlandırmıştım. Aramızdaki mesafe kapanmak üzereydi. Sigarasından bir nefes alırken kulaklığının birini kulağından çekip kendi kulağıma taktım. Taktığım anda kafamı ona çevirdim. Ali Atay Eksik bir şey mi var? Çalıyordu. Oda kafasını bana doğru çevirip içine çektiği nefesi yine saçlarımın arasına doğru üfledi. Bekledim bu sefer öksürmedim. Birkaç saniye gözlerimin içine bakıp küçük bir tebessüm yollayıp önüne döndü.
Bilmediğim sokaklarda yeni şeyler öğreniyordum. Bir yabancıyla konuşmadan anlaşabiliyordum. Belki onunda kabuk tutmuş yaraları son zamanlarda kanamaya başlamıştı bilemiyorum.
Yürüdük. Çok yürüdük. Konuşmadan ama anlaşarak yürüdük. Yorulmayı önemsemeden yürüdük. Hayallerimizi bulmak için kaybolduk. Kendimizi kaybettik.
Hava kararmak üzereydi. Hala yürüyorduk. Konuşmuyorduk. Hiç konuşmamıştık. Sadece dinledik. Caddenin alt sokağına geldiğimizde kulaklığı çıkarıp ona uzattım şarkıyı kapatıp kendi kulaklığını da çıkardı ve kulaklıkları cebine koydu. Hiç bir şey söylemeden yanından ayrıldım. Benim tersi istikametime doğru koşmaya başladı. Bende koştum. Bana birkaç saatliğine unutturduğu acılarımı, üzüntülerimi tekrar yakalamak için koştum.
***
Evde gergin bir ortam olsun istemiyordum. Sonuçta bana bunları babam kaldıramayacağım için anlatmamıştı. Babamı tanıyorsam kendini suçlu hissedip susacaktır. En iyisi hiç bir şey yaşanmamış gibi yapmak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARMUT
Aktuelle LiteraturYorgunum. Gelme! Dik bir yokuşsun sen, çok sigara içiyorum güzelim ben. Gelme.. Nursen Yıldırım.