ben o içinde cesetler yüzen nehirden çıktım
son kez dün akşam kıyıdan ayaklarımı suya sokup bacaklarıma değen ölü bedenlere fısıldadım
taşlaşmışım, belki de haklıyım
kırmayı istemediğim bir insanı parça parça dağıttım
yargıladığım önceki acılarımın ahını böyle aldım
ben de bir parça kötü, bir parça yalandım
şimdi sudan çıkmış balık gibiyim bayım,
akmakta olan zamana yetişmeye çalışmaktayım
tepkisizlikten kurumuş dudaklarım,
göz pınarlarımı hüznümle yıkarım
yapmam dediğim ne varsa yaptım
penceremden insanların hiçbir şey olmamış gibi devam etmesini seyrederken,
nasıl böyle hiçbir şey olmamışcasına gülebildiklerine şaşırırım
benim limanıma bir gemi gelmişti oysaki
yorgun geminin güvertesini birlikte toplamıştık
su alan deliklerini umutla yamamıştık
dün gece o gemi kalktı bu limandan
liman yine yalnız kaldı ona gürültü ve ağırlık yapan insanlarla
o liman halbuki alıştıktı zaten yalnız başına yanmaya
ama ona umut olan o geminin yamalı yerleri su aldı dün gece
dün gece o gemi, denizinin derinliklerine gömdüğü çapayı çekip, terk etti limanı
dün gece o liman bir kere daha yandı
o gemi biraz uzaklaşır uzaklaşmaz yamalı yerlerinden su aldı
battı denizin derinlerine
seyretti liman kaybedişi, yeterince kaybetmemiş gibi
işte insanlar, bugün o limanı umutlarının çürüdüğü yerden tekrardan hüzün sardı
limanın kasveti, sisi onu boğdu kendi ateşinde
söndürmedi, harladı
gemi denizinin en derinlerine batarken limana verdiği sözleri de yanına kattı
kandırıldı liman.
oysaki inanmak istememişti mutluluğa zaten
ama baharı hissetmişti birkaç zaman boyunca
inançlarından kırıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI
Novela JuvenilBir varmış, bir yokmuş... Bir ayçiçeği tarlası varmış. Tam tepesinde tüm ihtişamıyla Ay, gökyüzüne birer çiçek gibi serpiştirilmiş pasparlak yıldızlar ve sabah olduğunda ufkundan doğup tüm ışığıyla ayçiçeği tarlasını besleyen Güneş. Tarlanın ortasın...