1.3

6.2K 269 14
                                    

BÖLÜM 13

"Gökbörü timi, helikopter bin!" komutum ile birlikte tim sırayla helikoptere bindi. Onlar binince albaya selam verip, ben de bindim ve helikopter havalandı. Son olanlardan sonra iki gün geçmişti. Şimdi ise göreve gidiyorduk.

Uzun süredir peşinde olduğumuz bir grup teröristin köyde saklandıkları doğrultusunda bir istihbarat almıştık ve hızla harekete geçmiştik. Önceliğimiz sivilleri güvenli bir bölgeye alıp, diğerleri ile sonra ilgilenmekti.

Ben kafamda bir taslak çıkarırken havacı asker geldiğimizi haber verdi. Helikopter ağaçların sıklığından zemine inemeyince yere yaklaşabildiği kadar yaklaştığında, hepimiz sırasıyla atladık. Buradan sonra yaklaşık iki kilometre yürüyecektik.

...

Köye yaklaştığımızda genelde sessizlik hâkimdi; birkaç kedinin kavgası, horozların tavukları kovalaması hariç. Etrafı incelemeyi bırakıp time komut verdim. "Hasan abi, Fuat ve Emrah siz sivilleri kontrol edin. Fehmi ve Serdar ikiniz şu ilerideki tepelik kısma konumlanın. Gelen giden var mı haberdar edin. Kuzey ve Erhan siz de şu taraftaki evleri kontrol edin. Emre sen benim-" ne dediğimin farkına varıp gözlerimi yumdum. Timde de bir sessizlik oluştu.

Derin bir nefes alıp devam ettim. "Kara yüzbaşım, sen benimlesin. Biz de diğer taraftaki evleri kontrol edeceğiz. Dikkatli olun, aksi bir durumda burnunuz bile kanamayacak. Anlaşıldı mı?" hepsi bir ağızdan 'emredersiniz komutanım' dediler ve dağıldılar.

...

Köyde hiçbir iz bulamadıktan sonra, Kara ile birlikte toplanma alanına doğru yürürken telsizden Fuat'ın sesi duyuldu: "Komutanım, şüpheli bir ev bulduk."

"Dinliyorum aslanım."

"Çift katlı, müstakil, pembe renkli bir ev. Kapısında iki tane adam bekliyor. İkisi de silahlı ama çok iyi gizlemişler, çiftçi gibi görünüyorlar. Eski bir ev, ahırların olduğu tarafta kalıyor. Bu tarafa yaklaştığınızda ev dikkatinizi çeker zaten komutanım."

"Tamamdır, izlemede kalın. Geliyoruz." ardından diğerlerine hitaben konuştum. "Gençler Fuat'ın dediği yerde toplanıyoruz. Gelirken etrafı kolaçan edin. Bu arada Serdar ve Fehmi siz yerinizde kalın. Aksi bir durum olursa iletirsiniz." hepsi beni onayladığında Kara ile birlikte Fuat'ın bahsettiği yere, temkinli bir şekilde yürümeye başladık.

...

"Bunlar nasıl bu kadar kalabalık? İt eniği gibi ürüyorlar!" yaklaşık yirmi dakikadır çok sert geçen bir çatışmanın içerisindeydik ve ateş o kadar sıktı ki, kafamızı çıkaramıyorduk.

Bir de o yetmezmiş gibi içeriden bir ton adam çıkmaya devam ediyordu. Telsizden gelen sese cevap vermek için kayanın arkasına çekildim. "Komutanım mühimmatımız yok. Tuzağa düştük!"

"Fuat bana telsizi getir çabuk." Fuat'ın yanıma gelmesi için koruma ateşi açtık. Fuat yanıma gelince sırt çantasındaki telsizi alıp albayla iletişime geçtim. "Alaca, burası Gökbörü." telsizden hışırtılar geldikten sonra bir ses yükseldi: "Gökbörü, Alaca dinlemede."

"Kartalla acilen konuşmam gerekiyor."

"Kartala aktarıyorum Gökbörü."

"Gökbörü, burası Kartal. Dinlemedeyim."

"Çukura düştük, çıkamıyoruz, ipimiz yok. İt sürüsü de çoğalıyor. Bizi çıkartacak birilerini gönderme şansınız var mı?"

"Bizim çocukları gönderiyorum şimdi. İp ve kol gücü için yardımcı olurlar size."

"Tamamdır Kartal, teşekkür ederim." telsizle konuşmayı bitirip çatışmaya geri döndüm. "Kaç şarjörünüz kaldı?"

"Komutanım benim ve Fehmi'nin toplam üç tane kaldı."

"Benim ve Kuzey'in de son iki şarjör komutanım."

"Benim de bir kaldı komutanım." diğerlerinden ses gelmeyince sözümü yineledim: "Hasan abi ve Emrah sizin kaç şarjörünüz kaldı?" yine ses gelmeyince Kuzey'e seslendim: "Kuzey aslanım, bizimkileri görebiliyor musun?"

"Başarısız komutanım."

"Hay böyle işe."

"Fehmi, aslanım oraya en yakın sensin. Dikkatli bir şekilde git ve bak. Durumu en hızlı şekilde bildir."

'Emredersiniz komutanım' dedi ve ayağa kalkmak için hareketlendi. Biz deona koruma ateşi açtık. Hızla eğilerek koşmaya başladı. Yanı başımdaki Kara, gerildiğimi hissetmiş olacak ki konuşmaya başladı: "Sakin ol." o da biliyordu; gerçeği biliyordu. Çünkü gökyüzü çok parlaktı bugün. Sanki, şehidini sonsuza kadarağırlamak için yakmıştı ışıklarını. Sonra bir silah sesi duyuldu.

O kurşun, namludan çıkarken nefesimi tuttum, kulaklarımı kapattım, gözlerimi yumdum. Hâlbuki onuda sıradan bir mermi sesi sanıyordum ilk başta, benden dostumu, çocuklarından babasını ve timimden bir askerimi gökyüzüne göndereceğimi düşünmemiştim. Telsizden Fehmi'nin sesinin gelmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. "Şehidimiz var komutanım..."
...

Merhaba, umarım bölümü beğenmişsinizdir.

İlerleyen bölümlerde görüşmek üzere.

Sağlıkla kalın.

EMRET KOMUTANIM! (KİTAP OLDU!!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin