0.1

27.1K 768 19
                                    

BÖLÜM 1

"Kıdemli yüzbaşı Deniz Ateş, emredin komutanım!"

"Yüzbaşı, acil şekilde karargaha gelmen gerekiyor. Benim mühim bir işim çıktı, karargahtan ayrılmak zorundayım."

"Emredersiniz komutanım."

"Buraya gelmen için on beş dakikan var. Geldiğinde mutlaka bana görün." Albay benim bir şey dememe kalmadan telefonu kapattı. Ben de telefonu yatağa attım.

Akşamdan kalmaydım ve gerçekten başım feci ağrıyordu. İzin günümde iş çıktığı için istemeye istemeye ayağa kalktım. Banyoya girip, işlerimi hallettim ve hızlıca kamuflajlarımı, ardından da postallarımı giyindim. Motor daha hızlı bir tercih olur diye düşündüğüm için motorumun anahtarlarını cebime attım ve koşarak evden çıktım.

...

Yaklaşık altı dakika sonra karargahtaydım. Hızlı adımlar eşliğinde albayın odasına ilerledim ve kapıyı çaldım. Onay gelince içeriye girip, tekmil verdim. "Rahat asker, geç otur." rahata geçtim fakat oturmadım. Kafam feci haldeyken, ceza almak en son istediğim şeylerden bir olurdu. Albay, "Otur kızım!" diye gürleyince, hızlıca masasının önündeki koltuğa oturdum.

"Şimdi yüzbaşı, görevde üç tim var, onlarla iletişim kuracaksın. Aksi bir durum gerçekleşirse istihbarat merkezinden yardım alabilirsin. Timlerin komutanları ile irtibat gerçekleştiğinde: istihbarattan Alkım, seninle iletişim kuracak. Sana güveniyorum, güvenimi boşa çıkartma." dedi ve ayağa kalktı. O kalkınca ben de hızlıca arkasından ayağa kalktım. Birlikte odadan çıktık. Selam verip, içtima alanına doğru ilerlemeye başladım.

Yolda ilerlerken timimden başçavuş Hasan abiyi gördüm. "Günaydın abi, bakıyorum erkencisin."

"Erkenci olsam keşke abim ama bizimkiler nöbeti bana kilitleyip gittiler. Üstelik toplanıp, yemeğe gitmişler." Kısık sesle bir kahkaha attım. "Takma abi sen kafana, sorarım ben şimdi hesabını."

Cebimden telefonumu çıkarıp, timimin şebeği Serdar'ı aradım. Telefon bir, iki kez çaldıktan sonra açtı, yaklaşık on saniye konuşmadı ve ardından bir hışırtı sesi geldi kulağıma. "Serdar!"

"Teğmen Serdar Doğulu, Kayseri, emret komutanım!" telaşlı sesini duyunca, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Seni ve timi on dakika içerisinde içtima alanında hazır bir şekilde bulmak istiyorum. Bir saniye bile geç kalmayın, yakarım."

"Emredersiniz komutanım." dedi korku ve endişeli bir ses tonuyla. Ardından telefonu kapattım ve yüzümdeki tebessümle Hasan abiye döndüm: "Sağ ol abim." dedi. "Sen de sağ ol abi. Neyse gel gidelim, gelirler şimdi."

Beraber ağır adımlar eşliğinde oyalanarak içtima alanına yürüdük. Aradan geçen on dakikadan sonra içtima alanına ulaştık. Alana vardığımızda bütün tim oradaydı. Hasan abi de yanımdan ayrılıp, sıraya, yanlarına geçti. Aralarından en rütbeli olan Emre bir adım öne çıktı ve konuştu: "Bir yüzbaşı, iki teğmen, bir asteğmen ve dört astsubay emir ve komutlarınıza hazırdır komutanım."

"Rahat, birkaç söz geldi kulağıma..."

...

Umarım ilk bölümü beğenmişsinizdir.

İlerleyen bölümlerde görüşmek üzere.

Sağlıkla kalın.

EMRET KOMUTANIM! (KİTAP OLDU!!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin