24. Bölüm

17 7 2
                                    

Birkaç gündür hastaneden çıkınca beraber yürüyoruz, sohbet ediyoruz. Ve bu günün en sıkıcı saatlerini bile daha çekilebilir yapıyor. 

Bugün biraz geç gelecekmiş. Ben de evime gittim. Ev sahibini hâlâ görmemiştim, ne garip. Eve baktım en son ne zaman temizlediğimi hatırlamakla zorlandım. 

İlk taşındığım zaman temizlemiştim ve çok kirlenmişti. Bu benim pekte umrumda değildi. Böyle pis kalmaya devam edecek. 

Kapı çaldı,  kalktım, açtım. Karşımda onun yüzünün olması beni mutlu etmişti. Artık bu sonsuz boşlukta bir başıma değildim. Onu seviyordum. Kapıyı açınca içeriyi gördü.

  "Ne güzel bir evin varmış." Dedi.

  "Tabii, ne demezsin"  yine bir süre yürüdük. 

Onunla sohbet etmek çok güzeldi. Tek kötü yanı zaman çok hızlı geçiyordu, hemen bitiyordu. Biraz yürüdükten sonra ayrıldık. Evde hiçbir şey yoktu, bu yüzden markete gittim.

Sonra birini gördüm. Ama o olamazdı, bu imkansızdı. Tekrar baktım ve tekrar. Bu imkansızdı ama oydu işte. En son yemekhanede gördüğüm gözler o gözlerdi. Daha dikkatli baktım. Belki de ona çok benzeyen biriydi. 

Yan dönünce yanağındaki yarayı gördüm. Damarlarımda akan kanın soğuduğunu hissettim. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. 

O, ölmüştü ama şimdi karşımdaydı. Bu nasıl olabilirdi. İnsan insana benzer ama o aynısıydı, yanağındaki yarıya kadar. Biraz yaklaştım, daha dikkatli baktım. Lucas'dan en ufak bir farkı yoktu. İçimde yaşadığım duyguların yüzüme yansıdığından veya gözlerimi ona dikmiş baktığımdan sordu;

  "Bir sorun mu var?" O gözler Lucas'ın gözleriydi, bu gülümseme onun gülümsemesiydi ve bu ses onun sesiydi. 

  "İyi misiniz?" 

  "Acaba… Adınız Lucas mı?" Sesim titriyordu

  "Hayır değil"

  "Peki… beni bir yerden tanıyor olabilir misiniz?" Daha dikkatli baktı

  "Tanımıyorum." Bir süre konuşmamı bekledi. Ben bir şey demeyince gitti. Bu kadarı tesadüf olabilir miydi? Belkide beynim beni kandırıyordu. Yoksa delirmiş miydim. 

Aldıklarımı bıraktım ve eve gittim. Uyumaya çalıştım belki uyursam daha düzgün düşünebilirdim. Uyuyamadım sabah olunca kalktım. Aynada gördüğüm yüz hayalet görmüş gibiydi. Peki ya gördüğüm neydi? Lucas ölmüştü. Ama gördüğüm çocuk ona o kadar çok benziyordu ki, hayır benzemiyordu aynısıydı. İnsan bir başkasının bu kadar aynısı olabilir miydi? 

Onu hiç tanımıyordum ama gözlerinden tedirgin olduğunu anlayabilmiştim. Hiç göz kırpmamıştı, çünkü o tedirgin olduğunda göz kırpmazdı. Kafam çok karışıktı, nasıl olmasın ölen arkadaşımı bir markette görmüştüm. -ölen arkadaşımı görmüştüm- onu gördüğümden nasıl bu kadar emin olabiliyordum. Başka ihtimal var mıydı, bu kadarı tesadüf olabilir miydi? Olmak zorundaydı çünkü o olması imkansızdı. 

Evden çıktım, zaman geçti, yerleri temizledim ama kafamın içini temizleyemedim.

                                                     ***

Sonunda uzun bir gün bitmişti. Son derece yorgundum. Hastaneden çıkarken o yanıma geldi.

  "Merhaba! Bugün nereye gitmek istersin tatlım?"

  "Bugün biraz yorgunum, eve gitsek?"

  "Nasıl istersen, iyi misin? Kötü görünüyorsun.

  "Bilmiyorum ki" Bilmiyordum, sorunda buydu. Bilseydim eğer, böyle olmazdı.

Çoban YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin