10. Bölüm

302 18 7
                                    

Selamm! Yeni bölümle geldim. Bu bölümlerde cinayet olayları üzerinde değil de daha çok ilişkiler üzerinde durmaya karar verdim. Gidişatta bazen ani değişiklikler yapabiliyorum. Her neyse. Satır aralarına görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın. Benim düşündüklerimin dışında sizler nasıl buluyorsunuz merak ediyorum. Yorumlarınızı okumayı çok isterim. Oy sayısı az, oy verirseniz çok sevinirim. Daha fazla uzatmayacağım. O halde, iyi okumalar...🖤🖤

******************************

Yüksek seste çalan telefonumla sıçrayıp gözlerimi açtım. Başımı sıradan kaldırıp telefonumu elime aldım ve aramayı yanıtladım.

"Duru, okulun kapısını açacağım, hazırlanın. Okula yarım saat içinde gelecekler. Acele etmelisiniz."

"Tamam, bir dakika ne?" Dememden sonra arama sonlandırıldı. Saat sabah beş buçuğa geliyordu. Cumartesi kütüphanede uyumuştum ve benden sonra da Aras uyumuştu. Birkaç saat sonra okulda bazı yerlere girmeye çalışıp olaylar üzerine konuşmuştuk. Geç saatlere kadar durduktan sonra uyumuştuk. Pazar günü de aynı şekilde geçmişti.

Şimdi de notçu bizi arayarak uyandırmıştı. Aslında telefon oldukça yüksek bir ses çıkarıyordu ama buna rağmen Aras hâlâ uyanmamıştı. Hafifçe dürterek onu uyandırdım.

"Günaydın Aras."

"Günaydın Duru." Deyip yavaşça gerinerek gülümsedi.

"Senin şu sabah uyanır uyanmaz gülümsemen normal değil. Her sabah böyle misin?" dedim şaşkınca."

"Hayır ama gözlerimi açar açmaz güne seni görerek başlayınca gülümsemek... Kim olsa yapardı değil mi?" Afallamıştım.

"Şey, sen... Yani, her neyse. Az önce notçu aradı. Birazdan okulun kapısını açacakmış. Hazırlanmamız gerekiyormuş. Acele etmemizi söyledi." diyerek her zamanki gibi konuyu değiştirdim.

"Sonunda eve gidebileceğiz. Şu sert sıralarda uyumaktan belimiz kırılacaktı. Doğru düzgün yemek bile yemedik." Ya kütüphane sırasına ya da sınıf sıralarına yatıp uyumak cidden biraz yormuştu.

"Maalesef." Dedim ve önden kalktım. Aras'ta hemen arkamdaki sıradan kalktı.

Notçunun bize hazırladığı tüm malzemeleri kısa bir içinde toplamıştık. Fazla bir şey yoktu. Elimizde kolayca taşıyabilirdik.

Sınıftan çıkıp okulu son bir kez kısaca turlayıp yalnız olduğumuzu anladıktan sonra okuldan çıkabilmiştik. Kapı gerçekten açıktı. Eşyalar hâlâ elimizdeyken bahçedeydik.

"Sonunda temiz hava alabilmek o kadar güzel ki..." dedim derin nefes alarak.

"Hiç aklıma gelmezdi üç gün boyunca okulda kalacağım. Üstelik yatılı kalmak! Sıralarda uyuduk düşünsene. Çok garipti. Şimdi doğru düzgün bir hava almak rahatlattı." Dedi Aras benim gibi havayı içine çekerek.

"Şu anahtarları nasıl alıyorlar hâlâ inanamıyorum. Baksana, notçu da katil de canı istediği zaman kapıları açabiliyor. Müdürün bundan haberi var mı acaba?"

"Olsa bu kadar rahat davranmazdı bence. Yine de anahtarların bu kadar kopyasının olması... Ayrıca katil notçuyu dinlemiş. Önüne çıksa bile öldürmüyor. Değer verdiği birisi olabilir..."

"Belki de her şeyin sırasını bekliyordur." Dedim yavaşça yürüyerek ve devam ettim. "Hadi gidelim artık. Ailen merak etmiştir, haber verdin mi?" Suratı biraz asılsa da toparlayarak konuştu. "Ailem... Hayır, onların problem edeceğini sanmam. Başıma bir şey geleceğini düşünmezler sanırım. Her neyse. Zaten bu..." derken bir noktaya gözü takılmıştı.

Lise DramasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin