BÖLÜM 6

547 30 107
                                    


.................1 ay sonra...............

Göz açıp kapayıncaya kadar geçmişti bir ay. Ve bu bir ay içinde o kadar çok şey olmuştu ki...

  O geceden sonra İlyas'ın ilk  işi Alparslan'a hesap sormak olmuştu. Ne kadar üstüne gitsede ne sakladığını söylememiş dayımın işleri deyip geçiştirmişti. İlyas buna her ne kadar inanmasada yeğeninin hayatta kalabilmesi için kimseye bir şey anlatmamış adresi Boran'dan öğrendiğini söylemişti. Boran bir şey anlamasa da bozuntuya vermeden arkadaşına ayak uydurmuştu.

   Tabi İlyas'ın ani evlilik kararı hem Çakırbeylilerde hem de Façalılarda deprem etkisi yaratmıştı. Bu duruma en çok sevinen Hayriye hanım hiç zaman kaybetmeden Ömür'ü istemiş ve Behzat'a rağmen  almıştı. Bu sebepten özellikle Çakırbeyli evinde son bir aydır bayram havası vardı. Bütün ev halkı çok mutluydu ama bir kişi vardı ki bütün bu olup bitenlerden hiç ama hiç hoşnut değildi, ve her fırsatta bunu dile getirmekten asla geri durmuyordu. Bu kişi tabiki de Alparslan'dan başkası değildi. Ama İlyas amcasının onu pek te kayla aldığı söylenemezdi.

  Façalı evinde ise durum tam tersiydi Behzat son bir aydır herkese her şeyi zehir ediyordu. Tabiki bu durumdan en çok etkilenen kuşkusuz ki Ferman'dı. Amcasının hiç bir dediğine itiraz etme hakkı olmayan Ferman bir aydır her gece Behzat ile meyhanede sabaha kadar arabesk dinliyor sabaha karşı da sızan amcasını mecburen odasına kadar taşıyordu.

    İlyas ise bu durumdan içten içe çok zevk alıyordu. Zaten Haşmet Ömür'ü kurtardığı için ilk günden beri İlyas'a büyük bir minnet duyuyordu ve bu durum Behzat'ı iyice delirtiyordu.

  Ömür'e gelince o tam bir bilinmezliğin içindeydi . İlyas'la başbaşa kaldığı zamanlar tam bir vicdan azabıydı ama neyse ki Behzat bu konuda ona çok yardımcı oluyordu neredeyse hiç yalnız bırakmıyordu. " Yarın bitiyor." diye geçirdi içinden. Yarın akşam düğün gününüydü. İlyas bir an önce olmasını istemişti bu durum Ömür'ün de işine gelmiş bu yüzden hiç sorgulamamıştı.

Ömür odasının penceresinden dışarı izlerken bütün bunları düşünüyordu. Bu düşüncelerin arasından Ferman çıkardı onu.

Ferman: Halam müsait misin?
  

Ömür: Gel halacım.

Ferman: Nasılsın?

Ömür: İyiyim birtanem sen nasılsın?

Ferman: Valla ben hiç iyi değilim.

   Ferman'ın bu tepkisine şaşırdı Ömür.

Ömür: O niye?

Ferman: Ne demek niye hala yarından sonra sen bu evde olmayacaksın. Sen gidince amcam hepten bana saracak.

  Büyük bir kahkaha attı Ömür.

Ömür: Senin bütün derdin bu mu?

Ferman: E az şey mi hala?

Ömür: Ben de sanıyorum ki yeğenim benden ayrılacağı için üzgün.

   Ferman Ömür'ün bu yalandan sitemine gecikmeden cevap verdi.

Ferman: Ben niye üzülecek mişim? Beni bırakıp giden sensin, sen üzül.

   Ferman'ın bu tatlı isyanına gülmeden edemedi halası.

Ömür: Boş boş konuşma hadi aşağıya yardım et bana sofrayı kuralım, son kez.

  Son söylediğini kinayeli söylemişti Ömür. Sonra da beraber akşam yemeğini hazırlayıp masanın etrafında toplandılar.
Haşmet çok yumuşak bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

Cehennem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin