Bölüm 3: Soğuk Sesli Prens

1.5K 110 70
                                    

CANHIRAŞ

"Hissedebilenlerle susarak da anlaşabilirsiniz."

Mario Levi

🫀

Bölüm 3: "Soğuk Sesli Prens."

Kapat kapılarını. Kapat, girmesin evine kâbusların. Kurban seçmesinler seni, sinsice aşktan vurmasınlar rüyalarını süsler gibi.

Kapat kapılarını...

Kendi evimde, yalnız hayatıma alışma serüvenimin dördüncü gününde, yorgun bakışlarla araladım gözlerimi. Uyanır uyanmaz soğuk tenime işlemiş, tüylerimi diken diken etmişti. Maalesef evimin kaloriferleri henüz yanmıyordu, bu yüzden biraz zor geçiyordu günler. Yine de şikâyetçi değildim. Dört gündür evimden dışarı bir adım dahi atmamış, oturma odası ve yatak odası arasında mekik dokumuştum.

Daha fazla bu soğuğa katlanamayacağımı hissederek üzerimdeki yorganı bir çırpıda attım üzerimden. Açıkta kalan ayaklarımı hızla yere indirerek parmak uçlarımı zemine değdirdim. Soğuk, tenime değer değmez vücudumda gezinmeye başlamıştı. Yataktan destek alıp ayaklandım ve evi düzenlerken oturma odasından yatak odama taşıdığım berjere ulaştım. Üzerindeki hırkamı alıp üstüme geçirdim ve kollarımı göğsümde kavuşturup içime doğru kapanarak ısınmaya çalıştım.

"Teyzemi arayayım da şu doğal gaz işini halletsin," diye mırıldanırken odamdan çıkıp koridora geçiş yapmıştım.

Karan'la tartışmamızın üzerinden geçen bu üç günde evimi iyice düzenlemiş, temizliğini zar zor da olsa yapmış, her şeyi yerli yerine koymuştum. Perdelerim üç gündür kapalıydı Karan'la yüz yüze gelmemek adına. Utanıyordum ondan.

Mutsuz bir yüz ifadesiyle ayaklarımı yere sürte sürte mutfağa ilerledim ve buzdolabının kapağını açtım. Sıcak bir süt içsem, içimin ısınmasına büyük faydası dokunacak gibiydi. Harelerim, üç gündür bitirmeye çalıştığım ve sonunda dibinde bir bardaklık süt bıraktığım şişeyi bulunca, avuçlarımı diz kapaklarıma yaslayarak süte doğru eğildim.

"Seni içeceğim ve sen de bana arkadaşımı geri vereceksin, tamam mı?" diye mırıldandım. Sütten bir karşılık almışçasına, "Güzel," diyerek kavradım şişeyi ve buzdolabının kapağını kapattım. Dolapların birinden cezve çıkarıp kalan sütün tamamını içine boşalttım, ocağa koyup altını yaktım.

Sütü kaynamaya bıraktıktan sonra kalçamı tezgâha yaslayıp beklerken içerinin karartısı ruhumu da bunaltmıştı. Daha fazla perdelerin kapalı kalmasına tahammül edemeyecektim. Hızlıca mutfaktan başlayarak oturma odasına kadar tüm pencerelerin ve balkon kapısının perdelerini açtım.

İçeriye sızan güneş ışığıyla derin bir nefes almıştım. Birkaç adımda mutfak ve oturma odasının tam ortasındaki balkon kapısını da iki tarafından tutup sonuna kadar açtım. Ahşap ve iki bölmeli bir kapıydı. Balkonum çok büyük olmasa da bir armut minder sığdırabilmiştim. İki kişi yan yana oturabilecek genişlikteydi. Yavaşça bir adım attım ve iki elimle tuttuğum kapıları bırakıp kendimi balkona attım.

Bedenim, hafifçe esen kış rüzgârının etkisiyle titrese de balkon korkuluklarına tutunduğumda tüm titremem geçti. Omuzlarımı kendime doğru çekmiş, derin bir nefes almış ve gözlerim kapalı bir şekilde serin havanın tadını çıkarıyordum. Sabahın bu saatlerini ve bu serin havayı seviyordum. Bana kendimi, daha önce hiç olmadığım yerlerde hissettiriyordu.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin