10.

38 7 24
                                    

I.N'DEN

Niyeyse "sıçtım ağzınıza" bakışı atıyordu. Korkmalı mıydım?

"hırkamı almaya gelmiştim böldüysem özür dilerim"

Dediğinde içime su serpilmişti.

"gel al"

Demişti changbin. Cidden o çocuğa karşı aşırı nazikti. Ben böyle birini bulsam direk nikah basardım.

Çocuk hırkasını almış ve tam gidecekken changbin kolunu tutmuştu.

"gitme ya gel bizimle otur utanmanı gerektirecek bir şey yapmadık"

Dediğinde çocuk biraz daha changbin ile bakıştıktan sonra kalmaya karar vermişti. Changbin çocuğun kaldığını görünce 32 diş gülmüştü. Ben evleniyorum desem bu kadar sevinmez aq

"canım sevgilim benim"

Yine romantiklik midemi bulandırırken gözüm felix'e kaymıştı. Belki ben öyle görmüştüm bilmiyorum ama sanki kıskanıyormuş gibiydi. Bir ihtimal attığımız yalanın gerçek olma ihtimalini düşünsem de gerçek olmadığına kanaat getirmiştim. Doğru olsaydı şu an Burda yaşıyor olamazdım. Felix'i belki çok az tanıyor olabilirdim ama yeteri kadar tanıyordum.

._.

Sabah nasıl olduysa erken kalkmıştım. Bu bir mucize falan olabilirdi. Neredeyse erken kalktığım için kutlama yapacaktım ki fazla kaçar diye düşünmüştüm.

Madem erken kalkmıştım o zaman bir centilmenlik yapıp kahvaltı hazırlamalıydım. Ama bir sorun vardı. Ben yumurta kırmayı bile bilmiyordum. "ne olacak canım iki yumurta kırıp pişiricem. Yaparım bunu ben" diye düşünmüştüm. Keşke bir de düşündüğüm gibi olsaydı.

._.

Hazırladığım kahvaltıya tekrar bir göz atmıştım. Yokluğun içinde varlık tablosu bu olsa gerekti. Bulabildiğim her şeyi bir arada karıştırıp pişirmiştim. Görüntü pek iç açıcı olmasa da tadından ümitliydim. Eğer her biri ayrı iken güzelse birleşince daha bir güzel olur kafası ile çıkan kahvaltı jeongin'e gösterip göstermeme düşünceleri arasında gidip gelmemi sağlıyordu.

._.

"jeongin kalk be camış gibi uyuyorsun"

"he ne? Noldu? What is your name?"

O daha deminden uyku semesine İngilizce mi konuştu? bu günün 2. Mucizesini yaşarken yine mal gibi jeongin'in bana götünü dönmesi ile götü ile bakışmaya başlamıştım.

"la jeongin kalksana amk okula geç kalıyoruz"

"ne okulu tatil bu gün amk git yat"

Diyince bir an dona kalmıştım. Yıkılmıştım resmen. En son küçükken annem beni havaya fırlatıp tutamadığı için yere yapıştığımda bu kadar canım yanmıştı.

"sen ciddi olamazsın!?"

Beklediğim cevap gelmeyince hatta hiç cevap gelmeyince hızlıca telefonu açmış ve tarihi açmıştım. Cumartesi yazısını görünce ikinci kere yıkıldığımda yine mal gibi jeongin'in götü ile bakışmaya başlamıştım. İkidir Bakışıyoruz bana mı aşık acaba?

" jeongin ben okul var diye düşünüp kahvaltı hazırlamıştım ama..."

Yıkılışımı belli ettiğimde jeongin benim kahvaltı hazırlama fikrini imkansız bulduğundan hızlıca kalkıp karşımda sırık gibi dikilmişti. Dedim ya yumurta kırmayı bile bilmediğimden 1 kere bile kahvaltı hazırlamamıştım. Bu ilk ve tekti.

" şaka falan mı?"

İnanamamış gözlerle bana bakmıştı.
Kafa salladığımda koşarak mutfağa yarışmıştı. Umduğunu bulamayacağı için hafifçe sırıtmıştım. Madem ben hüsrana uğramıştım o da uğrasın.

Yanına gidip tepkinin baktığımda nasıl bir kahvaltı olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ölümden önceki son kahvaltı ile yarışırdı.

"ne var bunun içinde?"

"hmm şimdi, patates, yumurta azıcık ta kabuğu var, sosis, domates, salatalık, turşu, mayonez, sa-"

"tamam sus sayma. Daha çok sayarsan yeme isteğim yerle bir olucak."

Ben direk çöpe döker diye düşünürken en azından tadına bakacağını duyunca bir mutlu olmuşum var yaaaa. Gidip sarılmıştım o derece.

"cidden deneyecek misinnnn?"

"yani denerim"

Diyip tadına bakmak için masaya oturmuştu. Tadına baktığında...

._.

UMARIM YAPABİLMİŞİMDİR. YAZMA YETİM UÇUP GİTTİ BU SIRALAR. SEVMESENİZ ÖZÜR DİLERİM

şerefsiz ikizim    ı.n/jeonginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin