16.

33 6 6
                                    

JEONGİN'DEN

hızlı hızlı nefes alış verişlerim, bir türlü durmayan gözyaşlarım, bir türlü bitmeyen hıçkırıklarım ile sefil bir halde lavabonun kenarına yaslanmıştım. Yarım saattir ağlıyordum. En güvendiğim kişi yakmıştı canımı. Benimle barışmak için uğraşan kişi "iğrenç" demişti bana. Hayatımın her anında (kısmen) olan kişi sevdiğim kişi ile sevgili olup flörtleşmişti. Beni dinlemeden yargılamıştı.

Her şey üst üste gelmişti. Dayanamıyordum. Canım acıyordu. Hak etmiyordum bunları.

Nefes alış verişlerim iyice derinleşmiş hatta arada nefes bile alamadığımı fark etmiştim. Etraf bulanıklaşıp netleşiyordu. Kusma isteği gelmişti.

Koşup klozetin için doğru kusmuştum. Zaten doğru dürüst Bi bok yemiyordum. Bu gün de felix'in zoru ile yediğim kahvaltıyı da burada kusmuştum.

Bir kaç gündür böyle çökmüş bir şekildeydim. I.n rahatsız etmesin diye de felix ile eşyalı ev kiralamıştık.

Ki zaten aramamış hiç. Diyorum ya onda kalp denen bir şeyden eser yok. O kalpsiz bir canavardan farksız. Sadece kendini düşünen biri.

Düşüncelerim sürekli kusmam ile kesilirken felix kusma sesimi duymuş ve yanıma gelmişti.

"jeongin! jeongin! İyi misin?"

Koşup yanıma gelmişti. Çökmüş halim ile göz göze gelmişti. Acıyarak bakmış ve sonrasında beni kendine çekip sarılmıştı.

"özür dilerim jeongin. Onun adına ben özür dilerim..."

Sessiz ve titrek sesi ile söylemişti bunu. O kadar acı çıkmıştı ki sesi kalbimde bir acı daha hissetmiştim. Herkese yük oluyordum. Yapabildiğim tek şey buydu. Birilerine yük olmak. Belki de ı.n haklıdır. Ben iğrenç bir insanımdır.

" jeongin bırakma kendini lütfen. Seni böyle görmek canımı yakıyor"

Yine sessiz ve bir o kadar narin çıkan sesi ile bana yalvarıyordu. İsteyeleyek yapmıyorum ki be felix. Şansım olsa ben de hep mutlu olmak, hep gülmek isterim. Ama olmuyor be

"gel üstünü değiştirmeye gidelim. Ben bir şeyler hazırlayayım sen ye"

Demiş ve nazikçe benden ayrılıp beni kaldırmış ve odama getirmişti. Ben ise tek bir şey söylüyordum

"yemek istemiyorum... Acı istemiyorum... Yemek canımı yakıyor"

Kontolsüzce çıkan cümlelerim ne kadar da saçmaydı değil mi? Canımı yakan yemek değil ı.n'di. Onun o saçma davranışlarıydı. Onun o pislik oluşuydu.

._.

"Changbin, jisung ve minho geliyormuş. biraz kafa dağıtırsın olur mu?"

nazikçe benim rahatsız olup olamayacağımı soruyordu. Biraz da olanlardan uzaklaşıp az da olsa mutlu olmamı istiyordu.

"..."

"istemiyorsan söyleyeyim gelmesinler"

Diyip elini telefona attığında elini tutmuştum.

"gelebilirler. Hem hem...."

"hem ne jeongin?"

yine narince çıkan sesi ile söyleyip söylememe konusunda tereddüt etmiştim. Ama söylemeliydim. Belki bana akıl verirdi.

" ı.n'i merak ettim... "

İlk başlarda yüksek çıkan sesim sona doğru sessizleşince kendimden utanmıştım. Benim ağzıma sıçan kişiyi merak ediyordum.

"jeongin"

Yine o acıyan gözlerle bana bakmıştı. Bana acımakta haklıydı. Beni bu hale getiren kişi iyi mi diye merak ediyordum.

"sence o da beni merak ediyor mudur lix?"

"yapma böyle jeongin "

"sence o da üzgün müdür?"

"bilmiyorum jeongin. Sanırım pişmandır yani öyle umuyorum"

Acı ile gülümsemiştim. Felix bile ne diyeceğini bilmiyor, sanki o bile ı.n'in ne yapacağını kestiremiyordu.

"bunları şimdilik boşverelim olur mu? Sadece mutlu olmaya odaklan. Bunu sonra halledeceğim"

Bana karşı aşırı nazik ve narin davranıyordu. Üzülmem onu çok etkiliyordu. Bu halim felix'in Bile canını yakıyordu.

Sonra kapı çaldı. İçeri changbin ler girmiş ve benim sefil halimi görmüş, yine o acıyan gözlerle bana bakışlardı.

Biraz sohbet etmişler benim de aklım orada olmasa bile dinlemeye çalışmıştım. Hepsi gülüp espri yapmışlardı ama ben Bi kere bile gülmemiştim. Sonra changbin bir kaç Dakika beni izlemişti.

"jeongin seninle konuşabilir miyiz?"

Hepsi dikkatini changbin ve bana verince donuk bir şekilde changbin'i onaylanmıştım.

Bi odaya geçmiştik ve onu dinlemeye başlamıştım.

"ben şey diyecektim..."

._.

HİKAYEYİ OKUYAN BİRİ VARDI O DA OKUMAYI BIRAKTI DHŞDBDŞDBÇFNX

şerefsiz ikizim    ı.n/jeonginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin