arkadaşlar muhtemelen çoğunuz fark etmişsinizdir, bu kurgu hongjoong merkezli bir kurgu. evet seongjoong var hatta bu bölümden sonra daha çok olacak ama şimdiye kadar okuyan okurlarım bana neden seongjoong yok diye sorduğu için bunu cevaplamak istedim
aslında seongjoong var ama küçük küçük ilerliyorlar. sonuçta daha öncesinde araları çok iyi değildi bir anda her şey iyiymiş gibi yazamam );
yani eğer slow ve bir karakter merkezli kurgu sevmiyorsanız okumayınn vaktinizden gitmesin
okumak isteyenler için, bir başka fakat son geçiş bölümü için iyi okumalar dilerim 💓
∆
"weren't you an old pal of mine?"
∆
birkaç yıl önce kim hongjoong'a gecenin ortasında park seonghwa'nın evindeki koltukta oturacaksın deselerdi eğer, hongjoong buna büyük bir kahkaha atar ve iyi bir şaka olduğunu söylerdi fakat tam şimdi, kendisi de az önce olanlara inanmakta zorluk çekiyordu. ciddi ciddi park seonghwa'ya sarılmış, ağlamış ve ona derdini anlatmıştı. bu gerçekten yeni bir şeydi. birkaç yıl önceki hâli bu duruma inanmakta zorluk çekerdi lakin şimdiki hâli bunu oldukça normal karşılamıştı.
"al biraz su iç."
seonghwa, mutfaktan getirdiği bir bardak ılık suyu hongjoong'un eline tutuşturdu ve mavi saçlının hemen yanına oturdu. klon kaybolduğundan beri -bu da yaklaşık 2,5 saate tekabül ediyordu- burada oturuyor ve sohbet ediyorlardı. en önemlisi, hongjoong her şeyi seonghwa'yla paylaşmış ve beraber bu konu üstüne baya bir düşünmüşlerdi.
"kim, şimdi sen bu jongin'den klonunu nasıl yok edeceğimizi öğrenmişsin ama sana yalan söylemediği ne malum?" siyah saçlı, koltukta bağdaş kurdu ve hongjoong'a baktı. "yani sonuçta bir zamanlar o da bir klonmuş, hemen güvenmemiz doğru mu?"
ah, evet. bir de bu vardı. hongjoong, jongin'in klon olduğunu anladığı an evden çıkmak için bir hamle yapmıştı ama jongin ona korkmaması gerektiğini, klon olsa bile artık bedenini iyi şeyler için kullandığını söylemişti. hiçbir klon jongin gibi bedeni ele geçirdikten sonra bu kadar iyi bir insan olmuyordu, aksine orta halli bir insan olarak hayatlarına devam ediyorlardı fakat jongin garip bir şekilde insanlara klonlarıyla nasıl savaşmaları gerektiğini öğretiyordu.
bu da nedensizce hongjoong'un jongin'e kısa sürede güvenmesini sağlamıştı. hem... jongin kendisine klonu yok etme büyüsünü bile öğretmişti. biraz zordu fakat üstesinden gelinmeyecek bir şey değildi.
"hemen güvenmek doğru mu orasını bilemiyorum ama jongin bana sonuç olarak kırık aynanın iki tarafı büyüsünü nasıl yok edeceğimi anlattı." hongjoong, hafifçe gülümsedi ve seonghwa'ya baktı. "bunu yapması klonları karşısına almasını sağladı muhtemelen. yani... ona güvenmek bana kötü bir şey gibi gelmiyor."
kırık aynanın iki tarafı. hongjoong'un başına bunları açan büyü. dünyadaki en tehlikeli büyülerden birisiydi fakat ortadan kaldırma yolu da vardı. jongin'in dediğine göre klon sahibi ve klon dışındaki birisi, kırık aynanın iki tarafı büyüsünü gerçek hongjoong'un gözlerinin içine bakarak okuyacak. eğer büyüyü gerçek kim hongjoong'un gözlerine bakarak okursa diğeri otomatik olarak yok olur. fakat, eğer ki yanlış kişiye bakarak okursa gerçek olan yok olur.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kait; seongjoong
Fanfictionhongjoong, kırık aynanın iki tarafı adlı latince büyüyü sesli bir şekilde okur.