önceki bölümü okuyup okumadığınızı kontrol edip bir de bu bölüme bolca yorum atarsanız çok sevinirim. yorum okuyunca yazma isteğim tavan yapıyor 🤭
iyi okumalar dilerim
∆
"we might just bring some heaven to hell."
∆
yaptığı onca araştırma sonrasında kim hongjoong, elbette ki kendisine biraz faydası dokunacak bir ipucu bulmuştu fakat işe yarayıp yaramayacağından emin olmadığı için o fikri zihninin bir köşesine atıp tozlanmasına izin vermişti. şimdiyse o fikre seonghwa'ya kanıtlaması gereken bir klonu olduğu için tekrar ihtiyacı olmuştu -ki hongjoong, sırf bu yüzden tam şu an hiç tanımadığı, paralel evren hakkında bir kitap yazmış bir adamın kapısının önünde duruyor, zile basıp basmamak arasında gidip geliyordu.bu adam, bir paralel evrenden diğerine geçmenin mümkün olduğu hakkında birkaç makale yazmış, insanların oldukça ilgisini çekmişti. kısacası hongjoong'un şu durumdan kurtulabilmesi için parlak bir anahtar gibiydi. bundan dolayı mavi saçlı, derince bir iç çektikten sonra zile basmış ve illegal bir yöntemle dünden beri adresini bulmaya uğraştığı adamın kendisine sinirlenip dava açmaması için içinden dua etmeye başlamıştı.
birkaç dakika bekleyişin ardından kapı açılmış, arkasından hongjoong'u oldukça şaşırtacak derecede genç birisi çıkmıştı. adamın yüzünü görmediği için onu gerçekten 50-60 civarı bir yaşta düşünmüştü lakin karşısındaki çocuk taş patlasa kendisinden birkaç yaş büyüktü.
adam, daha doğrusu çocuk, siyah saçları ve saçının önündeki minik bir sarı tutamla oldukça hoş görünüyordu. gözüne taktığı şeffaf dinlendirici gözlük de hongjoong'un karşısında ona tek kaşını kaldırıp bakan çocuğu oldukça zeki gösteriyordu.
"kime bakmıştın?" çocuk, omzunu kapı pervazına yasladı ve hongjoong'u süzdü. "seni tanıdığımı düşünmüyorum."
mavi saçlı, söze nasıl gireceğini bilmediği için birkaç saniye sessiz kaldı fakat bu karşısındaki kişinin sabrını zorladığı için sessizliğinden vazgeçerek hafifçe öne eğildi. "başım biraz belada ve yardımınıza ihtiyacım var." hongjoong, vücudunu dik konuma getirdi ve mahçup sekilde isminin internette yazdığı gibi kim jongin olduğuna emin olduğu çocuğa gülümsedi.
"hayır lise fizik projene yardım edemem başka birisini bul." jongin, kapıyı kapatmaya yeltenince hongjoong panikledi ve ayağını kapı arasına koyup jongin'in kapıyı kapatmasını engelledi. tabii bu biraz acımıştı, yalan söylemeye gerek yok.
"proje falan değil..." hongjoong, derince bir iç çekti ve gözlerini zemine sabitledi. "hayatım ciddi anlamda mahvoldu. bana inanır mısınız bilmiyorum ama bu konuda makale ve kitaplar yazdığınız için inanırsınız diye düşünüp geldim."
jongin, ellerini göğüsünde birleştirip hongjoong'u bir kere daha süzdü. ardından birkaç saniye sessiz kaldı. sanki zihninde hongjoong'un ne kadar ciddi olup olmadığını ölçüyor gibi görünüyordu. bu derin sessizlik tam 120 saniye sonunda jongin'in kapıyı sonuna kadar açıp eliyle hongjoong'a içeriyi göstermesiyle sona erdi.
"geç bakalım, derdini dinleyeyim. ilgimi çekti."
hongjoong, gülümsedi ve ayakkabısını beş yaşındaki çocuk edasıyla çıkartıp içeri girdi. jongin'in ona hangi odaya geçmesi gerektiğini söylemesini beklerken evi hafifçe süzme şansı yakaladı. aslında, bir gencin yaşadığı bir eve göre inanılmaz temizdi. kim jongin, genç yaşında binlerce satan bilim yazarı olduğu için evin tek dağınık yeri kapısının yarısına kadar açık olduğu çalışma odasıydı ve her yerde kitap vardı. yerlerde bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kait; seongjoong
Fanfictionhongjoong, kırık aynanın iki tarafı adlı latince büyüyü sesli bir şekilde okur.