önceki bölümü okuyup okumadığınızı kontrol edin lütfen.
iyi okumalar dilerim 🐥
∆
"we were good."
∆
seonghwa, evinin alt katından gelen telefon konuşması sesleriyle gözlerini usulca açtı. beyaz örtüsünü üstünden hafifçe ittirdikten sonra yatakta doğruldu ve birkaç saniye kendine gelmeyi bekleyerek gözlerini penceresinden dışarıya dikti. dün gece, hongjoong uyuduktan sonra da ayakta kalmış ve çok geç saatte uyumuştu. bundan dolayı hâlâ uykusunu alamamış, vücudunu uykuya muhtaç bırakmıştı.
yine de dün gece yaptığı şeylerden hiç pişman değildi. hongjoong için her şeyi yapardı. yani, uykusuzluk bunun yanında hiçbir şeydi.
usulca yataktan kalktı ve lavabodaki sabah rutinini hallettikten sonra uyuşuk adımlarla merdivenlerden aşağı indi. hongjoong'un hararetli şekilde yaptığı telefon konuşması hâlâ kulaklarına geliyordu.
"hongjoong?" son basamaktan, amerikan tarzı mutfağın içinde bir o yana bir bu yana yürüyen hongjoong'a seslendi. seonghwa'yı gören çocuk, eliyle bir dakika işareti yaptı ve konuşmasına devam etti.
"tamam, tamam. geleceğim okula. hayır, o yüzden değil. hasta da değildim, sadece ara vermem lazımdı, raporumda yazıyor." hongjoong'un bu konuşmasından, okul müdürüyle konuşuyor olduğunu çıkartan seonghwa, usulca mutfağa adımladı ve tezgaha yaslanarak ellerini göğüsünde kavuşturdu.
"peki, iyi günler dilerim. bugün bütün sınavları vereceğimden şüpheniz olmasın." mavi saçlı, telefonu kapattı ve derince bir iç çekerek kendisini sandalyeye bıraktı.
"okula dönmeni mi istiyor?"
hongjoong, hafifçe başını salladı. "evet, sınavlarımı vermemi istedi. rapor sürem de bitmişti zaten, bir nevi haklı ama okula dönmek istemiyorum."
seonghwa, düşünceli şekilde hongjoong'un yüzüne baktı. birkaç saniye sessizlik ardından gülümsedi. "bence okula dönmeliyiz. eminim pek bir şey olmayacak."
hongjoong, göz devirdi. bu oldukça normal bir tepkiydi. yani tanrı aşkına, elbette okula dönünce bir şeyler olacağını biliyordu.
"birincisi dönmeliyiz değil dönmeliyim olacak. senin raporun hâlâ devam ediyor, seonghwa. resmen bacağını kırıp tendonunu yırttı. kesinlikle bir yere gidemezsin." hongjoong, seonghwa'ya baktı ve güldü. "ayrıca eminim bir şey olacak çünkü okulda hâlâ yeosang ve diğerleri var."
"haydi uzatma gidelim. ben de sınavlarımı veririm." seonghwa, sandalyedeki hongjoong'un bileğini tuttu ve mavi saçlıyı kaldırdı. "hem... okulda bir şey olmayacağına dair söz veriyorum."
"tutamayacağın bir söz."
seonghwa, tek kaşını kaldırdı. "sana klonunu yenmeden önce de özgürlüğünü istediğimi söylemiştim, buna sadece klonu yenmek dahil değildi. okul da dahildi."
"çok emin konuşuyorsun..." hongjoong, omuz silkti. gerçekten seonghwa'nın nasıl bu kadar emin olduğunu hâlâ anlamıyordu. sonuçta evet, klonu yenmişlerdi fakat okul sorunu kenarda kocaman duruyor, göze oldukça batıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kait; seongjoong
Fanfichongjoong, kırık aynanın iki tarafı adlı latince büyüyü sesli bir şekilde okur.