7. Bölüm

542 65 8
                                    





Bu bölüm Tuvana'dan! Tuvana'yı ilk yazmaya başladığım andan itibaren çok seviyorum. Umarım siz de seversiniz ❣️

Keyifli okumalar 😘


☘️☘️☘️


7. BÖLÜM


- TUVANA - 


Gelen bayraksız misafirlerime baktım.

Kar cadılarının ya da diğer cadıların bu zamana kadar bayrak taşıdıkları görülmemişti. Onların da kendilerine göre yerleşim alanları ve birbirlerini yönetme şekli olsa bile krallıklara ve imparatorluğa sonsuz, içten bir itaatle bağlıydılar.

Üç kar cadısına ve kadehlerimize sıcak üzüm şarabı dolduran yardımcılarıma baktım. Ellerini çabuk tutup çadırdan çıkmaları için sessiz bir uyarıydı, bu.

Neyse ki bakışlarımı anlayarak sıcak şarapları hızla doldurup ufak bir reverans eşliğinde çadırı terk ettiler.

Dünyanın bu kadar kuzeyinde rom dışında başka bir içecek içecekseniz, bunun sıcak olmasına dikkat etmeniz gerekiyordu. Roiantların geniş ve uzun bedenlerindeki yağ tabakası onları ancak ölmemek için soğuktan koruyabiliyordu. Rom ise soğuğa karşı bir nevi uyuşturucuydu.

Kar cadılarının okçu başı Aediral Ellurmaga, sıcak şaraptan yudumu alır almaz yüzünü buruşturdu. "Gökler adına! Bu da ne böyle?"

Kar cadısı liderinin sağ kolu Beltza homurdanarak "Kibar ol," dedi, okçuya.

Aediral arkasına yaslanıp "Bardağındakinden bir yudum aldıktan sonra da böyle diyebilecek misin, acaba?" diye homurdandı.

Beltza Ellurmaga okçuya cevap verme gereği duymadan gözlerini devirdi ve masanın üzerindeki bardağına uzandı. Buz mavisi parmaklarının arasındaki kadehi dudaklarına götürür götürmez yüzü buruştu ama belli etmemek için öksürerek bardağı masaya geri bıraktı.

Yüzüme yorgun bir gülümseme yerleşti. Eğer bu davetsiz misafirler bir anda çıkıp gelmeselerdi şimdiye biraz kestiriyor olacaktım.

Şarabımı yudumlarken onların aksine yüzümü buruşturmadım. Gözlerime ulaşan gülümsememle "Herkes sizin gibi soğuğu hissetmeyen bir yeteneğe sahip değil, Aediral," dedim. "Biz roiantlar yalnızca bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerimiz bakımından insanlardan farklıyız. Üşüme duyularımız son derece çalışır durumda."

Aediral, beni şöyle bir süzdü. Gözbebekleri tüm kar cadılarında olduğu gibi kar kristali rengindeydi ve parlıyordu. "Diğer roiantları bilemem ama senin üşüme duyularının epey açık olduğu aşikâr."

Kar cadısı liderinin sol kolu Tenebrihan okçunun hemen yanında oturduğu için ilk müdahale ondan geldi. Aediral'ın ayağına bastıktan sonra "Kapa çeneni," diye tısladı.

Bu esprilere alışıktım. Aksi halde dört yüz altmış yaşıma zor gelirdim.

Aediral cevap olarak gözlerini devirmekle yetindi. Beltza söze girerek "Onun kusuruna bakma," dedi, zarif bir sesle.

Kar cadıları halkı zarif olmasıyla bilinirdi. Ancak savaşçıları – Aediral gibi – onlar farklı bir özden yapılırdı. Bu yüzden kar cadılarının bedenleri yalnızca buz mavisi renginde değildi. Tıpkı bir inek gibi benekli olurlar, çam yeşili benekleri onların savaşçı olduğunu belli ederdi. Bu yüzden olsa gerek diğer kar cadılarına göre daha huysuz olurlardı.

Beltza'ya dönerek konuyu tamamen önemli olana çektim. "Bu ziyareti neye borçluyum, diye sormak isterdim. Fakat sanırım biliyorum."

Beltza Ellurmaga gözlerini açıp kapadı. "Şarkı söylendi," derken sesi az öncekine göre daha yumuşaktı.

TILSIMIN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin