14. Bölüm

432 66 5
                                    




Düğünün en sevdiğim bölümlerinden biri 😍
Keyifli okumalar 😘

☘️☘️☘️



   14. BÖLÜM


Büyük salona adım attığım anda nefesler tutuldu. Giydiğim kıyafet o kadar cüretkârdı ki insanların yüzleri beni gördükleri anda allak bullak oldu. Takdir edercesine gülümseyenler dışında yüzlerde yalnızca şaşkınlık vardı. Saf şaşkınlık.

Txerrea halkı, nefeslerini tutarak salonun büyük orta alanının gerisindeki kürsüde, ellerini arkasında kavuşturmuş krallarına baktı. Ama kralın yüzü renk vermiyordu. Ona şöyle bir bakıp bakışlarımı hemen Via'ya çevirdim. Ortadaki boş alanda beni bekliyordu ve benim gibi peçesinin ardından bana bakıyordu.

Üzerimize giydiğimiz kıyafetler, renkleri dışında aynıydı. Geleneklere uygun, fakat daha özgün. Bugün için çalışmıştık. Herkesten gizli. Gözlerden uzak. Yalnızca ikimiz ve Via'yla beni eğiten Leydi Rena.

İnce, yumuşak kumaştan yapılma tek askılı, göbeği açık bir bluz giymiştik. Sağ omzu ve göbeği tamamen açıktı. Bluzun sırt kısmı spiral şeklinde kıvrılarak kıyafetin eteğine bağlanıyordu.

Etek, üstünden daha da cüretkârdı. Aynı renk ve kumaştan yapılma eteğin külot hizasından başlayarak inen, iki bacağı tamamen açıkta bırakacak şekilde kesilmiş iki yırtmacı bulunuyordu. Kumaş, bacaklarımızın arasından inerek yere kadar sürünüyordu. Eteğin devamı kalçayı kapatacak şekilde yırtmaçsız ve dümdüzdü.

İkimizin kıyafeti de birbirlerinin tamamen aynısıydı. Benimki saçlarımın bir kısmıyla uyumlu ateş kızılı, Via'nınki ise gün batımı turuncusuydu.

Üzerimizde imparatorluğa ait kültürel takılar bulunuyordu. Her yerimizde sallanan, zümrüt ve özel elmas taşlardan yapılma takılar vardı. Boyunlarımızdan başlayıp göğüs arasından geçerek çıplak göbeklerimizin altında kemer gibi duran takı, altın renginde ve kalındı. Saçlarımıza yayılmış, alınlarımızdan bir damla şeklinde sarkan, zümrüt taşlıydı. Elbiselerimizle aynı renkteki tül peçelerin üzerinde altın, zümrüt ve kırmızı elmastan yapılma, salkımlar halinde bir başka takı vardı. Parmağımdaki, ayak ve el bileklerimdeki, üst kollarımdaki takıları sayamıyordum bile.

Bu kadar takıp takıştırdıktan sonra güzel olacağımı hiç düşünmezdim. Takı seven Via'ydı. Normal zamanda bile şırıl şırıl gezerdi. Bense sadece yüzükleri severdim. Parmaklarımın her yerinde farklı yüzükler olurdu. Ama bugün sadece Zonan'ın evlenme teklifi ederken taktığı nişan yüzüğüm vardı. Az sonra da ikimizin de parmağında olacak olan evlilik yüzüğü.

Topuklularımın çıkardığı tok sesten hoşlanarak ağır adımlarla salonun ortasına doğru yürümeye başladım.

Kimseye bakmadım. Gözlerim hedefine odaklı bir aslan gibi tek bir noktada: Via'daydı. Leydi Rena bu kadar açık giymek konusunda ikimizi uyardıysa da pek aldırmamıştık. Bir erkek üstsüz şekilde bu salona girecek olsa insanlar bunun bir kostüm olduğunu düşünerek üzerinde bile durmazdı. Bizimki de kostümdü. Kendi düğünümü cesurca, cüretkârca, tam olarak istediğim şekilde açacaktım.

Avoria'daki çoğu krallıkta ve imparatorlukta düğünlerin açılışları olurdu. Bu açılışları gelinler yapardı. Çoğu geleneğe göre düğünler gelinlere aitti. Büyüdükleri evden ayrıldıkları, bambaşka bir hayata adım attıkları, kadına dönüştükleri bu düğünlerde söz sahibi onlardı. Düğünün açılışını yaparlar, aileleri tarafından kutsal duayla sarmalanırlar ve en son evlilik yemini ederlerdi.

Bu her krallıkta bu şekilde yürütülmüyordu. Avoria'da ataerkil krallıklar da vardı elbette. Tıpkı kraliçesi olacağım Txerrea gibi.

Bana gülümseyerek bakan vaftiz kardeşime aynı can alıcı gülümsemeyle karşılık verdim. Eh. Txerrea buna alışsa iyi ederdi.

TILSIMIN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin