VARİS KRAL 7. BÖLÜM

99 14 1
                                    




Selam güzel okurlarım 😍

İmparatoru özlediğinizi düşünerek ondan bir bölüm getirdim size 🌷

Keyifli okumalarınız olsun 🙋🏼‍♀️

Oy vermeyi unutmayın ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen görüşleriniz benim için çok önemli 🙏🏻🙏🏻✨


☘️☘️☘️



Güneş doğmaya başladı birden

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Güneş doğmaya başladı birden. Belki de birden değildi. Zaman, gözlerinden boşanan yaşlara karışmış ve muhtemelen anlamını yitirmişti.

Güneş doğuyordu, evet.

Işık huzmeleri, sık ağaçların, dalların arasından ormana doğru akıyordu. Uçan bir kelebeği sergiliyordu. Öten kuşlara mesken tutuyordu. Güneş, ormanın içinde bir balerin gibi salınıyordu.

Baktı Miranris. Islak kirpiklerini kırpıştırarak baktı. Huzmeler yüzüne sürünürken baktı. Yüreğini gıdıklarken baktı. Bir şeyler dağılıyordu içinde. Öte yana bu yana kaçışıyor, ışığa yol açıyordu. Belki de ışık onları kovuşturuyordu. Her ne ise... bir şeyler oluyordu. Geniş, kaslı gövdesi usulca havaya kalktı. Ciğerlerine taze otun, ağaç yapraklarının, ağaç diplerindeki orkidelerin kokusunu çekti. Sahi, orkide kokar mıydı? Cevap ne olursa olsun alıyordu kokuyu, Miranris. Orkidelerin kokusunu bile alıyordu.

Bir hışırtı oldu. Usul usul, korkak atılan adımlar. O tarafa döndüğünde bir tilki gördü. Uzun burunlu, sivri gözlü bir tilki. Korkmuş görünüyordu, rahatsız olmuş, telaşlanmış. Sanki "Burada ne işiniz var?" diyordu, bakışlarıyla. Kahvaltısını mahvetmişlerdi, hayvanın. Tilki her ne kadar sinir olsa da korkusu ağır bastı ve Miranris'in gözlerinin içine bakarak bir iki adım geriledi. Sonra arkasına dönüp topukladı ve sık ağaçların, eğrelti otlarının arasında gözden kayboldu.

Hemen o anda bir kuş öttü. Sesi, ipek bir çarşaf gibiydi. Hoş bir melodi, ruhunu besleyen bir müzik gibi. O daldan bu dala kondu.

Her şey ağırlaştı birden. Sesler yavaşladı, hareketlilik durdu, güneş ışıkları ağır ağır titredi. İçinde dağılan şeylerin ne olduğunu şimdi anlamıştı, Miranris.

Güneş doğmuştu. Ve Miranris görüyordu. Görüyordu!

Kalbini saran o kara fırtına bulutları dağılmıştı. Yerini, bu ormana serilen güneşe bırakarak. Görüyordu. Duyuyordu. Hissediyordu.

Sonunda.

Hissediyordu.

Tekrar nefes aldı. Yine duydu aynı kokuları. Duyabildi. Göğsü boşalmıştı, sanki. Yıllarca taşıdığı ağırlık, burnunun ucuna kadar gelen kelebek gibiydi. Hafifti. Hâlâ oradaydı bir şeyler gerçi. O yokluk bitmemişti. Bitemezdi de. Ama güneş geri gelmişti. Aşk. Geri gelmişti.

TILSIMIN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin