24. Bölüm

448 67 4
                                    





Bu bölüm, öncekinin devamı olduğu için +16 uyarısı geçerli.

Keyifli okumalar canlarım 😘



☘️☘️☘️


24. BÖLÜM


*NİX*


Anında kafamı çevirdim. Gözlerim büyürken yanlış duyduğumu sandım. Eh, tabii. Zonan'ın hareketleri o kadar baştan çıkarıcı ve alışılmadıktı ki sonunda olmayan şeyleri de duymaya başlıyordum.

Kuru dudaklarımı kıpırdatarak "Anlamadım. Ne dedin?" diye sordum. Yanlış duyduğumdan emin olmam gerekiyordu.

Zonan'ın yüzüne usulca bir gülümseme yerleşti. Hayır! Göz kenarları kısılırken güzel dudaklarındaki gülümsemeyle "Birinci komutan sensin," dedi.

Önce gülecek gibi oldum ama yapamayınca "Yok canım," diyerek zorla soludum. Sonra kahkaha attım. O kadar yapmacık bir kahkahaydı ki kendim bile güldüğüme inanamamıştım. "Ben ve Txerrea komutanlığı mı?"

Zonan gülümsese de benim aksime oldukça ciddiydi. "Evet."

Ses tonu sertçe yutkunmama ve sahte kahkahamın boğazımda düğümlenmesine neden oldu. "Affedersin ama neden ben?"

Kolumun üzerine az önce yaptığı gibi su döktükten sonra diğer bacağımı da kaldırdı. Dokunuşları artık daha sert ve sabırsızdı ama buna bile odaklanamıyordum. Cevap vermeyince bağırarak "Ben komutan falan olamam!" dedim. "Aklını mı kaçırdın?"

"Ah," diye hırladı, Zonan. "Öyle harika olursun ki sen bile şaşırırsın."

Bu sefer gerçekten güldü. "Bak işte onda haklısın. Gerçekten ordularına komutan olduğumda kendime aynadan bakıp bakıp gülerim."

Gözlerini devirdi. "Abartma, Nixavis."

Bacağımı hızla kendime çekip oturur pozisyona geçtim. Bunu o kadar hızlı yapmıştım ki Zonan'ın beni durdurmaya zamanı olmamıştı. "Ben kraliçeyim, tamam mı? Krallar ve kraliçeler ordu komutanı olmazlar, bunu biliyorsun!"

Gözlerini kısıp gözlerimin içini delip geçti. Ama bakışlarımı kaçırmadım. Sanki aramızda bir meydan okuma, bir soğuk savaş başlamıştı. Başını öyle olsun der gibi yana eğdi. O kadar uzun süre o şekilde durup baktı ki sonunda sıkılıp çıplak oluşumu umursamadan ayağa kalktım.

Beni suyun içinden görmesi başka bir şey, ayakta görmesi bambaşka bir şeydi. Utançtan ölecek gibi olup, düşünmeden hareket etme özelliğime lanetler okusam da Zonan'a içimde yaşananları belli etmemeye çalışıp bir bacağımı küvetin dışına atarak ıslak zemine bastım.

Zonan anında kolumu tutup beni durdurdu. "Bir yere mi gidiyordun?"

"Evet," dedim, ona bakmadan. "Aldığı kararları saklamadan söyleyen biriyle zaman geçireceğim. Senin aksine."

Txerrea'nın komutanı olmak da ne demekti? Birinci komutanı! Ben kraliçeydim. Hem kraliçe olup hem komutan olamazdım. Bu duyulmuş şey değildi. Hem olsa bile Txerrea ordusu beni bir kadın olduğum için kabul etmez ve ciddiye bile almazdı. Bu, neresinden bakılırsa bakılsın korkunç bir fikirdi.

Zonan iç geçirdi. "Ben henüz yıkanmadım."

Ona kısa bir bakış atıp kolumu ondan kurtarmaya çalıştım. "Bana ne?" Bundan bir anlam mı çıkarmam gerekiyordu? Hem üstü başı gayet temizdi. Nasıl yıkanmamıştı?

"Bana yardım etmeni istiyorum."

"Ben istemiyorum."

Zonan kolumu bırakmadan bir adımda yanıma gelip önümde durdu. "Seni bırakmadığım sürece gidemeyeceğini biliyorsun."

TILSIMIN SESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin