Selaam 😍Biraz kısa oldu ama önümüzdeki bölümler bunu telafi edecek 🙈
Keyifli okumalar 😘
☘️☘️☘️
29. BÖLÜM
"Sakin olur musun?"
Zonan'ın öfkenin saf parıltılarını taşıyan gözleri, hışımla beni buldu. Sanki kötü bir şey söylemişim, sanki düşmanı benmişim gibi "Anlamadım!" dedi. Sesi sert, soğuk ve nefesimi kesecek kadar keskindi. Valinin evine girdiğimizden beri sakinleştirilemiyordu.
Odadakilerin yapamadıklarını yaparak kararlı adımlarla yanına yürüdüm ve tam önünde durdum. Gözlerini kaçırmıyordu ve karşısında ben değil de başkası olsaydı muhtemelen bu şekilde yürüdüğü, gözlerini ona dikip baktığı için boğazına sarılırdı. Zonan her ne kadar korkutucu olsa ve kalbim saniyede yüz altmış kez atıyor olsa da ben de gözlerimi kaçırmadım. Kararlı, soğuk ve en az onun kadar dimdik durdum. Babamdan antrenmanlıydım.
"Sakin olmanı söyledim," dedim, dişlerimin arasından. "Seni zorlamak istemiyorum, beni buna mecbur bırakma."
Zonan söylediğim şeyin ciddiliğini anlayamadı. Yüzünde tekrar ve tekrar yine şimşekler çakarken "Beni ne için zorlayacakmışsın?" diye sordu.
Ses tonu ve bakışları sabrımı zorluyordu. Ama odada Vera, Rhesel, Agrius, Vali Aisan, karısı Mire ve Gordion şehrine girdiğimizde aramıza katılan meşhur Maxim varken ona saygısızlık etmek istemiyordum. Dağlar adına, daha yeni kraliçe olmuştum. Tacımı bile henüz giyememiştim ve Zonan bu dakikadan beni istemediğim şeyler yapmak zorunda bırakacaktı.
"Şu anki duruma odaklan." Bu bir emirdi ve Zonan da bunu çok iyi biliyordu. "Sakin bir şekilde bunu çözelim. Ardından mümkünse Leydi Mire'yle zaman geçirmek istiyorum."
Mire ürkek sesle pencerenin yanında "Elbette majesteleri," diye mırıldandı. Zonan ayağa fırlayıp bağırmaya başladıktan sonra kimse bir daha koltuklarına oturamamıştı. Valinin evine de zaten gürültü patırtıyla girmiştik. Onların kral ve kraliçesi olmamız bu yaptığımızı haklı ya da doğru kılmıyordu. Misafir olarak bulunduğumuz yerde yeterince saygısızlıkta bulunmuştuk.
Zonan'ın dudakları büküldü. Geri adım atmayacaktı demek. "Söyler misin, elinde bu notla çıkıp gelen bir Frigga'lı diğer odada otururken ben nasıl sakin olabilirim?" Not hâlâ onun elindeydi. Bir buruşturuyor, bir havada sallıyor, bir yırtacak gibi oluyor ama bunu yapamıyordu.
"Söyler misin?" dedim ben de onunla aynı ses tonunda. "Bağırıp delirerek elimize ne geçecek?" kollarımı iki yana açtım. "Buyur! Avazın çıktığı kadar bağır, ortalığı ayağa kaldır, dilediğin gibi nasıl çözüyorsan çöz! Ama madem senin kurallarına göre oynuyoruz o halde ben de pisleçeceğim demektir!"
Sinirle güldü. "Karım için endişelenmek pisleşmek oldu demek! Sen buyur! Ne yapacağını fazlasıyla merak ediyorum."
Bana meydan okuyordu ha? Bunca insanın içinde öfkesine yenik düşüyor, benim kim olduğumu unutuyor ve bana meydan okuyordu öyle mi?
Nefesim hızlandı. Kalbim boğazımda atmaya başladı. Sıcaklığım artarken gözlerimde acımasız bir yanma ve batışma hissediyordum. Yapabilseydim, gözlerimden alev çıkarırdım. Nerede olduğumu tamamen unutarak "Bana imparatorluk sarayının kütüphanesine giderken ne söylediğini hatırlıyor musun?" diye sordum. Sesim tamamen kinayeli ve kendinden emin çıkıyordu. Dudağımın bir kenarı yukarı kalktı. Alayla ve öfkeyle güldüm. "Bana yalan söylemek istemediğin için soru sormamamı söylemiştin. Çünkü cevap veremeyeceğin sorular soruyordum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIMIN SESİ
FantasyIŞIĞIN ALEVİ SERİSİ 2. KİTAP (+18) "Serinin devamına görkemli bir düğüne, Şehvetli bir aşka Txerrea Krallığı'na Ve yeni ırklara yolcuk edeceksiniz. Nixavis ve Zonan beklenen düğünün ardından vakit kaybetmeden krallıklarına doğru meşakkatli bir yolc...