1_RUH AYİNİ

68 7 31
                                    

Hava alanında önümdeki insanlara aldırmadan yürürken insanlar bir ürpertiye kapılarak titiyorlardı. Çünkü onların içinden geçiyordum.

Mısır'dan dönüyordum ve bedenimi çok özlemiştim. Artık yemek yemek istiyordum.

Hayalet olmak konusunda pek bir  şey bilmiyordum ve onlara özel bir yemek olduğunu sanmıyordum. İlk zamanlarda içinden geçtiğim objeleri bile kontrol edemiyordum. Artık sadece istediğim şeylerin içinden geçiyordum.

En azından artık sandalyeye oturduğumda kendimi yerde bulmuyordum.

Ve gerçekten yemek yemeyi özlemiştim.

Aynaya baktığımda yüzümü görmeyi de...Bir fotoğrafta poz verdiğimde gülümseyen yüzümü görmeyi de... insan olmayı özlemiştim.

En çok da dedemi özlemiştim.

Umarım o iblis verdiği sözleri tutardı.

Havaalanı'nın çıkışındaki taksilere göz gezdirdim ve taksiye binen insanlardan evime en yakın yeri söyleyen kızın yanında durdum. Söylediği yer iki sokak ötedeydi ama yürüyebilirdim.

Kız arka koltuğa binince ben de ön koltuğa kapının içinden geçerek bindim.

Yol boyunca kafamı kapalı pencerenin içinden geçirip rüzgarı hissetmeye çalıştım.

Kadın taksiden indiğinde onunla beraber inerek sokaklarımda yürüdüm. Bir yıl önce bırakıp gittiğimden farklı olarak bir kaç müstakil ev daha yapılmıştı.

Evim en fazla üç katlı evlerin bulunduğu bir semtteydi. Sakince soluduğum havanın keyfini çıkararak yürüğüm yirmi dakikanın sonunda bordo badanalı evimin önüne gelmiştim.

Derin bir nefes alarak kendimi hazırladım ve demir kapıyı ittim. Kapı gıcırdayarak açıldığında bahçeye inen iki basamağı atlayıp kapıya geldim. Zili çalmak için bile çaba sarf etmem gerektiği için direk kapıdan geçerek kendimi salonda buldum.

Benim salonum. Gariban bensiz kalmış salonum.

'Kaç!'

Kaşlarımı çatarak kimin seslendiğini anlamak için etrafa bakındım ama kimse yoktu. Derin bir nefes alıp duyduğumu zannettiğimi düşündüm.

"Ah, demek geldin samyeli." Merdivenlerden zarifçe süzülerek inen kendime baktım. O bedenimi almış olan o iblisti. Benim aynımdı ancak ruhu bir günahkârdı.

"Seni gördüğüme sevindiğimi söyleyemem," derken, o merdivenleri inerek önümde durmuştu. Gözlerimi gözlerine dikerek "Bedenimi geri ver." Dedim.

Direk konuya girelim canım, maksadımız kimse yorulmasın.

Gülümsedi ve ben nasıl dudaklarımın kıvrıldığını hatırladım. Bir insan nasıl gülümsediğini unutmak zorunda kalmamalıydı. Özlemim can yakıcı bir boyuta ulaşmıştı.

"İstediğim her an bunu yapabilseydim, sana muhtaç olmazdım fani insan." Kaşlarımı çatarak,"söz verdin!" Diye tısladım. Duygularını saklayabilen bir insan olmamıştım asla. Tüm özlemim iblisime öfke olarak yansıyordu.

Gülerek ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı ve bir adım geriledi "Sakin ol, Samyeli. Bu gece boyutların sihrinin birleşerek çember oluşturduğu o gece. Saat tam on iki'de ayini gerçekleştirdiğimiz o yerde olursak sana bedenini geri verebilirim." Sağ kolunu indirerek daha önce bana ait olmadığını bildiğim saate göz attı.

"Yani iki saat sonra,"  bana baktı, "hadi çıkalım." Diyerek vestiyerden anahtarları alıp kapıya ilerlediğinde ben çoktan içinden geçerek dışarıya çıkmıştım.

RUH KAPANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin