Bu yazacağım olayları işe girdiğim andan itibaren değil, patronumla tanıştığım andan itibaren olacak.
Telefonu cebime atıp, henüz büyük ihtimalle yüzümü bile görmeyen, patronumun odasına gidecektim. Uzaktan buzulları aratmayan bakışları, sert yüz hatlarını gördükten sonra açıkçası hiç girmeden kaçmayı bile düşünmeye başlamıştım. Gerçekten düşünüyordum.
Odasının önüne geldiğimde, içeride ne olacağını bilmemenin gerginliği tüm vücudumu sarmıştı. Kalem eteğimi düzeltip, odasının siyah camlı kapısını tıklatarak içeri girdim.
Gri ve siyah tonun hakim olduğu masasında oturmuş, önündeki bilgisayarla bir şeyler yapıyordu. Yüzünü kaldırıp benimle göz-göze geldiğinde gerginliğimin kafama kadar çıktığını hissediyordum.
- "Beni çağırmışsınız efendim"
Sesimin tınısı gergin olduğumu bas bas bağırıyordu.
Gözleri yüzümde biraz oyalandıktan sonra bilgisayarına dönerek cevap verdi:
-"Ayakta dikilme dikkatim dağılıyor. Otur" Ne kadar kibar biriymiş cidden
Dediğini yaparak masasının önündeki koltuklardan birine oturdum ellerimi kucağıma koyup, bordo tonlarında olan ojemi soymaya başladım. Onun bilgisayarda işini bitirmesini beklerken, biraz sadece adını bildiğim patronum Emir beyi göz ucuyla incelemeye başladım. Üstünde kol kaslarını belli etse de çok dar olmayan siyah gömleğinin yakasını açmış, kollarını da dirseğine kadar katlamıştı. Özenle şekil verdiği belli olan kumralı kahverengi saçları, burdan gördüğüm kadarıyla açık kahverengi gözleri olan yakışıklı bir adamdı. Buz gibide olmasa iyiydi. Anlayacağınız, dışı sizi yaksa da içi beni dondurmuşdu.Bakışlarımı bu seferde odasına çevirip, odasını incelemeye başladım.
Odası siyah ve grinin buluştuğu tonlarda dekore edilmişdi. Siyah camla kapatılmış pencerelerden bir tanesi bile açık değildi. Bu adam böyle hiç mi boğulmuyordu yahu. Odasında limon ve nane kokusuyla beraber erkek parfümü kokusuda oturduğum yerde daha baskın geliyordu.-"Sen her şeye böyle meraklı mısın?" Geldiği sesiyle beraber, yine gerilsemde belli etmeden Bakışlarımı ona çevirdiğimde, bakışlarının yüzümde olduğunu gördüm.
-"Anlamadım ne demek istediğinizi." Daha konuşmamıştım bile ne merakı ulaa hayaat-"Neyse, konumuza dönelim. Sizin de bildiğiniz üzere Meral hanımın gidişi üzerine işlerim aksadı." Hem konuşuyor bir taraftanda elinde tutduğu kalemi döndürüyordu. Bende dediklerini anladığımı amacıyla kafamı sallıyorum. Tek yaptığım şey buydu evet
-" O yüzden de, Meral hanımın yerine yeni biri gelene kadar, onun işlerini sizin yapmanızı istiyorum"
Aslında bu o kadarda zor değildi Galiba yırttık be Ezgi
Neyseki, Meral hanım bana bunları öğretmişti onun sevinciyle beraber gülümsemeye başladım. Emir beyin bakışları gülümsememe takıldığını gördüm. Bakışlarını yüzüme çevirdiğinde gülümsediğimin yeni farkına vararak kendimi topladım.-"Tabi ki efendim. Merak etmeyin elimden geldiğince halletmeye çalışacağım. Şüpheniz olmasın" benim var gibi ama neyseeee
Kafasını sallamasıyla beraber bende ayağa kalkıp, odasından çıkacağım sırada, "Bakar mısınız bir?" Bakar mısınmış garsonmuyum ben?
Sesi ile beraber arkamı dönerek Emir beye baktım.Bana telefonunu uzatmış bir şekilde " telefon numaranızı kaydedip adınızı yazın. Size ulaşmak için" diyerek telefonu bana yeniden uzatdı.
Telefonu elinden alarak telefona numaramı tuşladıktan sonra ona geri uzatarak, odadan kaçtım.Bu günün verdiği gerginlikle şirketin kafeteryasına inip sert bir kahve alarak içmeğe başladım. Bu sırada içeriye Emir beyin yani patronumun bu şirketde tek arkadaşı olduğunu düşündüğüm, aynı zamanda da şirketin satış müdürü Alp bey kravatını çekiştire-çekiştire kafeteryanın içine doğru adımlamaya başladı. Beni görünce başı ile selamlaştıktan sonra hafifçe gülümseyerek önüne döndü.
Buzullardan yaranmış patronumdan farklı olarak, Alp bey daha samimi ve sıcakkanlı biriydi. Sahi bu ikisi nasıl yakın arkadaş olmuştu acaba?
Kahvemi bitirip, karton bardağı elimde büzerek, çöp kovasına attıktan sonra kafeteryadan çıkıp artık yalnız çalıştığım odama doğru yürümeye başladım.
Bilgisayarda artan işlerimi yapmaya başladım. Dosyaları okuyup, Emir beyin 1 haftadır imzalamadiğı dosyaları, bakılmayan projeleri ayırıp, raflara dizdim. Iki saatdan fazla bir süre geçmişti ki telefonuma gelen bildirimle çeklerin, dosyaların arasında kalan telefonumu bularak elime aldım.
Whatsapp-dan kayd edilmeyen bir numaradan gelen mesajların üzerine girdim.
-asistan hanım
- Yarınki toplantı saatlerini akşam on ikiye kadar bilmek istiyorum.Asistan hanım mi? Insan nezaket olarak ismimi sorar önce.
Adım Ezgi.-
Merak etmeyin. Halledeceğim-
*görüldü*Insan bir teşekkür eder be. Neyse artık şansımıza çıkana.
Numarasının üzerine tıklayarak, "PATRON 🧊" olarak ismini kayd ettim.Kalan işlerimi de hızlıca bitirerek eve gittim...
Merhabalar asklarim!
Sizin çokça gelen isteğiniz üzerine mesajlarımızı watpadde daha ayrıntılı şekilde paylaşmak kararı aldım.
Çok uzun olup sizi sıkmasın diye, gereksiz ve şirkete ait detaylarını çıkararak yazmaya çalıştım.
Umarım severek okursunuz 💌